KİTAPLAR KRİZ HİSSETMEDİ!
Kitap Fuarı’nın bu yılki konusu 68 öğrenci hareketiydi... Korkulan olmadı; ekonomik kriz ziyaretçi sayısını ve kitap satışlarına yansımadı. Yayıncılardan bir bölümü fuarın giderek siyasileştiği, dinci yayınların ağır bastığı kaygısını taşısalar da...
550 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katıldığı 27. İstanbul Tüyap Kitap Fuarı’nda panel, söyleşi ve şiir dinletileri gibi 282 etkinlik düzenlendi. İmza günlerinde 750 yazar imza günlerinde okurlarıyla buluştu. Bu yıl “1968: 40 Yıl Önce, 40 Yıl Sonra” temasıyla düzenlenen fuara 323 bin kişinin katıldığı açıklandı. Özellikle ÖSS ve OKS’ye yönelik dersanelerin ve test kitaplarının standları yoğun ilgi gördü. Ekonomik krizin fuara yansımaları konusunda ise farklı görüşler vardı. Agora Yayınları’ndan Osman Akınhay, fuarın ticari olarak beklentileri karşılamadığını, Türkiye’nin genel kültürel atmosferindeki lümpenleşme ve İslamileşmeyle bağlantılı olarak okur kalitesinin düştüğünü söyledi. Tüyap Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu ise krizin yansımalarını önümüzdeki yıldan itibaren görebileceklerini, kitap alma alışkanlıklarında da değişiklikler olabileceğini söyledi. Yayıncılar Birliği’nden Metin Celal de “Okur profili daha çok genç kızlardan ve muhafazakâr kesimden oluşuyor. Bu bir gerçek çünkü onlar da okumak, öğrenmek ve dünyaya açılmak istiyorlar” dedi.
Osman Akınhay (Agora Yayınları)
OKUR KALİTESİ DÜŞÜYOR
TÜYAP Kitap Fuarı, fuarın ticari yönüyle bu yıl yayıncıların beklentilerini karşılamaktan oldukça uzak kaldı. Bu fuarın önceki fuarlardan daha önde gelen özelliği olarak vahim tarafı okur kalitesindeki düşüşün Türkiye’nin genel kültürel atmosferindeki lümpenleşme ve İslamileşmeyle bağlantılı olarak daha fazla irtifa kaybetmesidir. Entelektüel olarak, bilgi arayışı içinde olan, aydınlanma arzusu taşıyan okurların sayısının giderek parmakla gösterilecek kadar azalması oldu. Benim için acı yönü budur. Bu sadece bu sene tek başına ortaya çıkan bir şey değil. Geçen yıllardan itibaren azalarak geliyor.
FUARA TÜRKİYE’NİN SİYASİ ATMOFERİ YANSIYOR
Aslında daha ayrıntılı olarak Türkiye’nin siyasi karar vericilerinin, siyaseten Türkiye’yi dünyanın neresine oturtmak istedikleriyle bağlantılı bir gelişme. Açıkça gördüğümüz üzere 2005 başından itibaren benim görebildiğim özellikle 2005 Nevruzu ardından başlayan, Mersin’deki bayrak olayından sonra tırmandırılan milliyetçilik, linç, çatışma ve şiddet ortamının getirdiği bir nokta burası. Geçen yılda 1 Mayıs gösterisinin yasaklanması ve bunu protesto eden gösterinin zorla dağıtılmasının ortaya koyduğu üzere Türkiye’de İslamileşme bayraktarlığında bir siyasi otoriterizmin yolları döşenmiş durumda. Son bir iki aydır tartışıldığı gibi kapatma davasının sonuçlanmasından sonra Tayyip Erdoğan’ın yeni yönelimi de çok açık bir şekilde devlet partisi olma yönünde. Artık çığ gibi büyüyeceği tahmin edilebilen dünya krizinin dünya siyasetine yansımalarıyla birlikte Türkiye’nin artık Ortadoğu ülkesi olma eğilimi belirginleşmiş durumdadır. Bunun doğrudan sonuçları bunlar. Kısa ve orta vadede yanılmış olmayı çok isterim ama durumun iyi yönde gelişme göstereceğini açıkçası hiç düşünemiyorum. Dolayısıyla TÜYAP’taki durum Türkiye’nin siyasi atmosferiyle bağlantılı.
PARA VE İKTİDAR DİNCİ YAYINEVLERİNDE
TÜYAP’ta bu fiyatları artık entelektüel yayıncıların, sol yayıncıların taşıması giderek imkânsız hale geliyor. Dolayısıyla da şu an para ve iktidar, dinci ve sağcı yayınevlerinde olduğu için doğal akışı içerisinde zaten bizim o fuarlara katılamamamız gibi bir sonuç doğuracaktır. Fakat fuarın piarı da her zaman için sol düşünce üzerinden yapılır. Bu bir tek kültür dünyası için geçerlidir.
KİTAP KÜLTÜR ÜRÜNÜ OLDUĞUNDAN TARTIŞILIYOR
Fuarlar zaten bildiğimiz üzere ticari girişimlerdir. Dünyada açılan ilk fuarlarda 19. yüzyılın ikinci yarısında sanayi fuarlarıyla açıldı. Bu biraz da kapitalizmin kendi gelişimindeki bir sıçrama noktasıdır. Dolayısıyla, dünyanın her tarafında sanayi fuarlarının bayraktarlığında her türlü ticaret fuarı açılır. Ben Frankfurt Kitap Fuarı konusunda da görüşlerimi söylemiştim. Bu fuar da birtakım siyasi tartışmalara neden oldu. Tâbii ki herkesin itiraz hakkı vardır. Fakat Frankfurt fuarının da bir siyasi gösteri alanı olarak abartmanın da manası yoktur. Nerden baksanız ziyaretçilerin bile kısmen son iki günde gelebildiği bir ticaret fuarıdır. Yayın hakları satılır, konuk ülkenin seçilmesi, toplantıların, panellerin yapılması aynı şekilde işin gösteri ve reklam kısmıdır. Abartmamak gerekir. Dolayısıyla ticari fuarları da siyaseten abartmanın manası yok. Bilişim, tekstil, ayakkabı fuarlarında bu tartışmalar yapılmıyor. Kitap bir kültür ürünü olduğu için bu tartışmalar yaşanıyor. Bu yönü var ama bu yönü de tek başına fuarın ülkedeki genel durumunun dışında değişebilecek bir durum değildir.
Deniz Kavukçuoğlu (TÜYAP Koordinatörü)
İSLAMİ YAYINEVLERİ ARTTI AMA BELİRLEYİCİ DEĞİL
Bu sene fuara 323 bin ziyaretçi geldi. Bunu da şuna bağlıyoruz: Geçen sene fuar 29 Ekim tatilini içine almıştı. Tatil günleri üst üste gelince ziyaretçi sayısında artış oluyor. Bu yıl özel bir tatil günü yoktu. Kitap Fuarı’nda krizin etkisini gördük diyemeyiz. Kitap sektöründe bir etkiden söz edecek olursak bu herhalde önümüzdeki yılın ilk üç ayından itibaren kendisini göstermeye başlayacaktır. Çünkü neticede kitap tüketim ürünüdür. Özellikle de kitap okuyan, okumuş yazmış kesimler orta sınıftan olduğu için kriz daha kitaba yansımadı. Türkiye’de ki toplumsal değişime, yaşanan sürece bağlı, aynı zamanda esas belirleyici olarak fuara katılan yayınevleri okur profilini belirliyor. Biz başından beri 27 yıllık süre içerisinde her inançtan, her görüşten, her ideolojiden yayınevlerine yer verdik. Fakat o zamanlar en başlarda daha güçsüz olan bazı yayınevleri bu süreç içerisinde güçlendiler ve çok sayıda kitap üretir oldular. Dolayısıyla İslami kesimlerin okurları da yayınevlerindeki büyümeye bağlı olarak büyüdü. Böyle bir şey var fakat fuarın geneli ele alındığında bir profil değişikliğine yol açtı denemez. Toplumdaki gelişmişlere bağlı olarak, fuardaki kitap alma alışkanlıklarında da değişiklikler söz konusu olabilir. Ama bu belirleyici değildir.
SADECE EDEBİYAT KİTABI OLACAK DİYE BİR ŞEY YOK
Bizim fuarımız bir okur fuarı, dünyadaki bütün okur fuarlarında aynı durum söz konusudur. Toplumun hangi kesiminde, ne tür bir kitap talebi varsa yayıncılarda o talebi karşılamak için kitap arzında bulunurlar ve arz ettikleri kitaplarda dolayısıyla kendisine bir alan bulur. Biz de bir saplantı var Frankfurt’la Türkiye’yi karşılaştırmak gibi. Frankfurt Kitap Fuarı çok profesyonel, hedef gruplarına yönelik, telif ajanslarına, yayınevlerine, kitapevlerine yönelik bir fuar. Orada tüketici yok. Biz de doğrudan doğruya yayınevlerinin ürettikleri kitapları okurla buluşturmak için projelendirilmiş bir fuar. Dolayısıyla bizim kitap fuarımızda farklılıklar olacaktır. Ama yurtdışındaki okur fuarlarına baktığımız zaman benzerlikler gösterir orada bir farklılık yoktur. Bizde spesifik, tematik yayınevleri tabii ihtiyaca bağlı olarak daha büyük gözüküyorlar. Dersanelerin yayınevleri gibi bu da doğaldır. Bu ihtiyaca göre olan bir şey. Bizim kitap fuarının öyle bir iddiası yok. Bu fuarda sadece kültür kitapları, sadece edebiyat kitapları olacak diye bir şey yok. İhtiyaç gerektirirse örneğin bahçe bakımı, havyan bakımı gibi alanlarda da talep varsa yayınevleri bu talebi karşılayacaktır.
GENÇLER “68’LİLER NE YAPMIŞLAR” DİYE MERAK EDİYOR
Bu sene fuarın teması “1968: 40 Yıl Önce, 40 Yıl Sonra” idi. Son yıllarda hiçbir tema bu kadar çok ilgi çekmemişti. Demek ki insanlarda 68 merakı var, tabii o dönemi yaşayanlar da nostalji yaşadılar fuarda. 68’in bilinen isimleri fuara konuşmacı olarak katıldı, dinleyicilerin bir bölümü de o kuşaktandı. Onlarda aynı havayı soludular. Bir de şimdiki gençler tabii ’68’li abilerimiz neler yapmışlar? Nedir bu 68’ diye çok yoğun ilgi gösterdi. Ben de bir 68’li olarak altı panele katıldım. Panellerin ilgi yoğunluğu açısından çok güzel geçti, biz çok memnun kaldık. Tabii hafta arası doğal olarak hafta sonları gibi kalabalık olmuyor ama hafta içi de gayet iyiydi. Bu sene bizim eş zamanlı olarak düzenlediğimiz Sanat Fuarı’na özellikle Mehmet Aksoy’un devasa heykelleri bir görkem kazandırdı. Sanat Fuarı da geçen yıllara oranla öne çıktı.
Metin Celal (Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri)
MUHAFAZAKÂR OKUR DÜNYAYA AÇILMAK İSTİYOR
İstanbul Kitap Fuarı her geçen yıl gelişiyor, ulaşım imkânlarının artması da iyi bir gelişme. Fuar ekonomik krizden etkilenmedi, okurlar en azından fuara gelerek ilgilerini gösterdiler. Benim gördüğüm kadarıyla okur profili daha çok genç kızlardan ve muhafazakâr kesimden oluşuyor. Bu bir gerçek çünkü onlar okumak, öğrenmek ve dünyaya açılmak istiyorlar. Okurların bir tercihi var. Bu yıl daha çok Ergenekon’la ilgili, çeteleşmelerle ilgili kitaplara ilgi vardı. Orhan Pamuk’un ‘Masumiyet Müzesi’ romanı yine çok satan kitaplar arasındaydı. Ekonomik krizden sonra insanların yeni siyasi arayışları var. O arayışlar içerisinde de anladığım kadarıyla çok ihmal edilen sol düşünce önemli bir yer kaplıyor. On nedenle de liberalizmi eleştiren kitaplara da ilgi gösterdiler.
YAYINCILIĞIN BÜTÜN RENKLERİ FUARDA
Dersane yayınevleri fuara daha önce de katılıyordu. Dershane kitapları da yayıncılığın bir kolu. O kitaplar için gelen okurlar var özel olarak, zaten öyle olmasa yayınevi orada olmaz. O açıdan ben bunun olumlu olduğunu düşünüyorum. Önemli olan yayıncılığı bütün renkleriyle oraya yansıtmak ve katılımı sağlamaktır. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı bunu başarıyor. Orada olmayan hemen hemen hiçbir yayınevi yok. Her türde, her konuda kitap var. Olması gereken de budur. Çok büyük bir kitleye hitap edecekseniz, her konu olmalıdır. Edebiyatın yayıncılıktaki payı çok büyük bir rakam değildir.
68’LİLER ANILARINI YADETTİLER
Fuarda 68’i yaşamış olan büyüklerimiz anılarını yadetti. Genç okurlar özellikle o yılları öğrenme arzusunda. Zaten birinci elden de bilgiler aldılar. Bence iyi bir tema seçilmiş. Füruzan’ın onur yazarı olması da iyi bir tercih olduğunu düşünüyorum. Ekonomik krizden sonra insanların yeni siyasi arayışları var. O arayışlar içerisinde de anladığım kadarıyla çok ihmal edilen sol düşünce önemli bir yer kaplıyor. On nedenle de liberalizmi eleştiren kitaplara da ilgi gösterdiler.
Sanatsal Haber 12.11.2008
|
|
|