Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

87 YILDIR KAPANMAYAN HESAP!

''Marika dört kilo pirzola aldı ama parasını getirmedi'' Bu bir duvar yazısı... Bakkal Mihalis Efendi borcunu tahsil edemeden gitti...

Bugün Kırklareli - Demirköy’e bağlı olan Hamdibey Köyü, Mübadele’den önce, 1900’lerin başında bin haneli zengin bir Rum kasabaydı. O zaman buraya “üç manastır arası yer” anlamında Trulya derlerdi; Bunlar Küçük Manastır, Büyük Manastır, Demirköy Manastırı’ydı. Trulya’da çok büyük bir kilise ve iki su değirmeni bulunuyordu. Yaptıkları kanallar sayesinde değirmenin suyunu heba etmeyip köyün içine sevketmişlerdi. Kadınlar kış başı - yaz sonu su başında toplanıp kilim, yatak - yorgan içi yıkarlardı. Yollar Arnavut kaldırımıydı, sığır, domuz, koyun, keçi, hatta kanatlı hayvanlar dahi kasabaya sokulmaz, ancak kırda ahır ve çiftliklerde beslenirdi. O yüzden Trulya’da ne sivrisinek ne karasinek olmaz, hiç çamur bulunmazdı.

Haliyle ahalinin işleri yolunda keyfi yerindeydi. Geçim kaynakları çeşitliydi: Kereste ve odun-kömürü Istranca ormanlarından geliyordu. Balcılık, ipekçilik, kilimcilik, hayvancılık, bağcılık, şarapçılık gibi çeşitli iş kollarında üretimleri vardı. Kasabada her evin alt katı mağazaydı. Üst katta yaşanır, alt katta para kazanılırdı.

Trulya esnafının çok hoş bir âdeti vardı: Alacaklarını, vereceklerini duvara yazıyorlardı. Muhasebe defterleri dükkânların kapıları, sıvalarıydı. Bu sayede herkes kimin alacaklı kimin borçlu olduğunu bilirdi. Büyük bir tesadüf eseri bunlardan birkaç satır günümüze kadar gelebildi.

Bugün eğer yolunuz bu kuş uçmaz, kervan geçmez köye düşerse, orada bakkal Mihalis Efendi’in duvarında 87 yıllık “çetele defterini” görebilirsiniz: “Niko canın çıkmasın, süt yine eksik.”, “Vasiliki bir çeki un aldı, çeyreğini ödedi”, “Marika dört kilo pirzola aldı ama parasını getirmedi!” Demek o zaman bakkallar kasaplık da yapıyormuş. Evin ön cephesinde iki pencere arasında ise daha özenli olarak şunlar yazılı: “Mihalis'in evi, Bay Nikola İ. Yannaku usta sayesinde, Pazar günü 29 Haziran 1891’de tamam oldu”.

1924’te Trulya’nın Rum ve biraz da Bulgar’dan oluşan ahalisi gittikten sonra buraya önce Arnavutluk’tan Rızvan Yabaş ailesi ve akrabaları yerleştirildi. Bir yıl sonra Sırbistan’nın Senica kasabasının Kladnica köyünden gelenler oldu. Aynı yıl Romanya Tutrakan kasabasından Süleyman Çotuk ailesi ve Bulgaristan’dan İbrahim Delioğlu ailesi iskân edildi. Böylece bin hanelik kasaba, 200 hanelik bir köye dönüştü. 1960’tan beri nüfus kaybeden Hamdibey köyünün günümüzdeki durumu maalesef içler acısı...


NTVMSNBC  12.08.2010

Facebook ta paylaş

 
 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

 

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.