Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

OZZY OSBOURNE’Yİ ON BİN KİŞİ İZLEDİ

62 yaşındaki heavy metal efsanesi Ozzy Osbourne enerjisiyle gençlere taş çıkarttı. Kuruçeşme'de yıllarca unutulmayacak bir konsere imza attı.

1968’de üç arkadaşıyla birlikte Black Sabbath’ı kurduğundan beri dur durak bilmeden dünyayı turlayan Ozzy’nin bugüne kadar Türkiye’ye uğramamış olması bir ayıptı, 30 Eylül Perşembe günü Kuruçeşme Arena’da bu ayıbı kapattık. Şov namına belki de hiçbir şey yoktu sahnede. Ne şaşalı bir ışık şovu, ne bir lazer, ne canavarlar, ne dansçılar, ne de konfetiler... En ufak bir dekor, sahnenin arkasında Ozzy logolu bir perde bile yoktu.

Sahnede Osbourne tarihinin en ünsüz ve eskilere kıyasla en karizma yoksunu sahne grubu vardı. Kısacası şov yoktu ama o sahnede dünyanın en iyi şovmeni vardı. Öyle bir şovmen ki, yıllardır hiç bıkmadan tekrarladığı “Siz bir numarasınız”, “Sizi duyamıyorum” gibi klişelerle 10 bine yakın rockseveri iki saate yakın süre avucunun içinde tuttu, bir saniye bile sıkmadı. Babanın enerjik hareketleri ve beklenenden çok daha iyi olan vokal performansı herkesi mutlu etmeye yetti.

Tezahürat yaparak çıktı
Konser ön grup Kırmızı’yla başladı. Myspace, BKM ve Sony iş birliğiyle yapılan ve hayli tartışma yaratan bir yarışmanın galibiydi Kırmızı. Performansları iyiydi ama bir beste dışında hep cover çaldılar. Bir cover grubu ancak Türkiye’de, bir rock efsanesinin ön grubu olabilir herhalde! Neyse, saat dokuza doğru bir ses gelmeye başladı, Ozzy sahne arkasından amigo gibi bir futbol tezahüratı söylüyordu. Eğlence orada başladı işte.

Daha sonra intro olarak ‘O Fortuna’ başladı. Derken Ozzy ‘Bark at the Moon’a girerek muhteşem konsere start verdi. Ozzy konser boyunca ‘Shot in the Dark’, ‘Mr.Crowley’, ‘Mama I’m Coming Home’, ‘I Don’t Know’, ‘Crazy Train’, ‘I Don’t Wanna Change the World’, ‘Let Me Hear You Scream’ gibi hitlerine yer verdi, ‘Paranoid’, ‘Iron Man’, ‘War Pigs’ gibi Black Sabbath klasiklerini de ihmal etmedi. ‘Fairies Wear Boots’ ve ‘Rat Salad’ gibi nispeten az bilinen Sabbath hazinelerini ortaya çıkarması şahane oldu.

Ezeli rakibe selam
‘Killer of Giants’ ve ‘Flying High Again’ de güzel sürprizlerden oldu. Ama en güzel sürpriz ‘Road To Nowhere’den önce Ozzy’nin bu şarkıyı Ronnie James Dio’ya adaması oldu. Bilindiği üzere, 1980’de Black Sabbath’ın vokalistliğine getirilen Dio ile Ozzy arasında ezeli bir düşmanlık vardı. Hatta 80’lerde Ozzy’nin konserlerinde Ronnie isimli bir cüceyi sallandırdığı söylenir! 2008’de Dio’ya mide kanseri teşhisi konulunca Osbourne ailesi Dio ile barıştı. Bu ithaf pembe dizileri aratmayan ezeli düşmanlık, ebedi rekabet ilişkisini izleyen heavy metal dünyasının vatandaşları için göz yaşartıcı etkiye sahipti.

Ozzy’nin ünsüz diye bahsettiğim orkestrasından ayrıca bahsetmek lazım aslında. Ozzy’nin grubundan Randy Rhoads, Jason Newsted, Rob Trujillo, Mike Bordin, Zakk Wylde gibi isimler geçtiği için insanlara daha silik bir kadro gibi gözükebilir ama bu kadro Ozzy’nin müziğinin hakkını fazlasıyla verdi.

Özellikle Firewind grubundan hastası olduğumuz Gus G. sololarda döktürdü. Tony Iommi, Zakk Wylde ve Randy Rhoads gibi farklı ekolleri inanılmaz bir taklit yeteneğiyle icra etti. Keyboard ve bazı şarkılarda ritim gitar çalan, efsanevi klavyeci Rick Wakeman’ın (Yes) oğlu Adam Wakeman, Rob Zombie’nin grubundan basgitarist Rob Nicholson ve davulcu Tommy Clufetos da mükemmel bir sound duymamızın başlıca sorumlularındandı. Fakat tabii ki olay Ozzy’de bitti. Karşımızdaki adam Amerikan başkanının bir Beyaz Saray konuşmasına “Baylar, bayanlar ve Ozzy Osbourne” diye başlamasına sebep olacak kadar sıra dışı bir kere. “Haydi çıldıralım” gibi klişe anonslar yapıyor ama bunları söylerken ciddi! Hortumla seyirciyi köpüğe buluyor ama arada kendine de sıkıyor. Bu adam ‘Diary of a Madman’ gibi şarkılar yazarken de, “Özlediklerim arasında en çok aklımı özlüyorum” derken de rol yapmıyordu.

Disleksi hastalığından muzdarip olduğu için okulda freak muamelesi gören, Birmingham’ın mezbahalarında çalıştıktan sonra dünya rock sahnesinin zirvesine çıkan, Sabbath’tan kovularak yerin dibini boylayan, Sharon Osbourne’un yardımıyla mezarından yükselerek tekrar zirveye çıkan, defalarca ölümden dönen, 2000’lerde reality show The Osbournes ile cümle aleme “komedyen” olan, hayatı Hollywood tarafından filme dönüştürülecek nev-i şahsına münhasır bir figür Ozzy.

Bir müzisyen olarak bakarsak; emsalsiz bir yorum, benzersiz bir ses, tüyler ürperten bir ruh! Nihayet onu izleme şansına kavuştuk. Umarız yakın zamanda yeşil ışık yaktığı Black Sabbath reunion’ı gerçekleşir, bir de Sabbath çatısı altında izleriz babayı. Zira 30 Eylül’de Kuruçeşme’de Ozz Büyücüsü’ne eşlik eden on binrock sever doymadı Ozzy’e...


Radikal  2.10.2010

Facebook ta paylaş

 
 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

 

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.