TARİHİ YÖRÜK KÖYÜ UNESCO YOLUNDA
Konaklarıyla ünlü Safranbolu'da 20 yıl önce imar koruma planı başlatılan Yörük Köyü'nün UNESCO'nun dünya mirası listesine girmesi hedefleniyor.
Karabük’ün tarihi konaklarıyla ünlü Safranbolu ilçesinde, 20 yıl önce bir üniversite öğrencisinin önerisiyle öğretim üyelerinin keşfederek imar koruma planı uygulaması başlattığı ’’Yörük Köyü’’nün, UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ndeki koruma alanları arasına girmesi için çalışma başlatıldı.
Safranbolu’ya 11 kilometre uzaklıktaki Yörük Köyü, en eskisi 450 yıllık olduğu bildirilen tarihi konakları ile dikkat çekerken, Arnavut taşlı sokakları, çamaşırhanesi, camisi ve çeşmeleriyle Osmanlı döneminin tüm özelliklerini yansıtıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 1997’de tarihi yapılarının zenginliği nedeniyle koruma altına alınan köyün, geleneksel halk kültürü ve yaşam tarzı da mimarisiyle özdeşleşiyor. Estetik unsurlardan vazgeçilmeden inşa edilen konaklar, toplumsal yaşama ait mimari özelliklerinin yanı sıra birbirlerinin manzarasını engellememesi nedeniyle de ayrı bir öneme sahip.
Bütün olarak korunan tarihi mimarisiyle, dünyadaki önemli kırsal alanlardan biri olarak gösterilen Yörük Köyü’nün varlığını sürdürebilmesi için hazırlanan İmar Koruma Planı’nın, Karabük Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca onaylanmasının ardından, UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ndeki koruma alanları arasına girmesi hedefleniyor.
Karabük Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu üyesi ve Karabük Üniversitesi Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Aysun Özköse, UNESCO’nun dünya miras alanları arasına girmek için çalışmalarının sürdüğünü söyledi.
UNESCO’ya başvurmak için gerekli prosedürleri tamamlamaya çalıştıklarını ve sadece kentlerin değil, kırsal alanların da dünya mirası listesinde yer aldığını anlatan Özköse, şöyle konuştu:
’’Yörük Köyü kırsal yerleşimi temsil eden, yerel mimari örneklerini içinde bulunduran, kendi döneminin taşınmaz ve kültürel değerleri ile geleneklerini sürdüren bir mekan olması bakımından UNESCO’nun listesinde yer almalı. UNESCO yetkililerinin buraya gelip incelemesi gerekiyor. İmar planıyla kurumsal yapı tamamlanmış oldu. Bu çalışma köyün geleceği için bize umut veriyor. Artık UNESCO’nun kriterleri eskisi gibi değil. Geleceğe yönelik yönetim planına, bununla ilgili özelliklere, bakanlık düzeyinde bütçe ayrılıp ayrılmadığına ve halk arasında bilinçlenmeye kadar çeşitli kriterler göz önüne alınıyor. Yörük Köyü Kültür Mirasını Koruma Vakfı ile birlikte UNESCO’nun koruma alanları arasına girmek için çalışmalarımız sürüyor. Dünya mirası alanlarında biri olmak, korumacılık, proje desteği ve tanıtım anlamında bize büyük yarar sağlayacaktır.’’
Öğrencinin Davetiyle Başlayan Keşif
Doç. Dr. Aysun Özköse, Yörük köyündeki çalışmaların bu aşamaya gelmesinin 20 yıl öncesine dayandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
’’Safranbolu Meslek Yüksekokulu’nda öğretim üyesiyken bir öğrencimiz vasıtasıyla köyü tanıdık. Öğrencimiz (bizim köye de gelin çalışma yapalım) diye öneride bulundu. Böylece ziyaret ettiğimiz köyde çalışmalara başladık. Birkaç yapı ve sokak dokusunda onarım yapıldı. Bir bütün olarak korunmuş Yörük Köyü gibi çok az yer var. Kültür ve Turizm Bakanlığı burayı ihya edebilir. Yüzümüzün akı olan köyü çeşitli etkinlikler kapsamında ziyaret eden konuklar, Safranbolu’dan bile daha güzel buluyorlar. Köye adım attığınızda sanki zamanda yolculuk yapıyor ve bir anda Osmanlı dönemine gidiyorsunuz.’’
Köydeki konutların çoğunun tescilli olduğunu, diğerlerini de onarımlarla dokuya uygun hale getirilebileceğine işaret eden Özköse, şöyle dedi:
’’En büyük hayalimiz UNESCO’nun Venedik ve Floransa gibi kentlerdeki restorasyon okullarının bir benzerinin Yörük Köyü’nde oluşturulmasıdır. Neden Yörük Köyü’nde özellikle ahşap ve kerpiç mimarisi üzerine, yerinde eğitim verilen uluslararası bir okul olmasın? Dünyadaki uzmanlar nasıl Floransa’ya gidip restorasyon eğitimi alıyorsa, burada da ahşap mimari konusunda yetiştirilebilir. Bu tarz projeler yapıp sunmalıyız. Artık ahşap ve kerpiç mimarisinin örnekleri dünyada kalmadı. Bunlarla ilgili kurslar düzenlenebilir. O zaman Safranbolu ve Türkiye’ye önemli katkı sağlanabilir.’’
Nasıl Gidilir?
Safranbolu’nun hemen yanı başındaki 750 yıllık Yörük Köyü’ndeki ’’Odabaşı Evi’’, 450 yıldır ayakta olan görkemiyle gelmiş geçmiş en eski ev unvanına sahip.
Aynı mimari özelliklere sahip evleriyle asırlardan bu yana bozulmadan bugüne kadar varlığını sürdüren köyün tamamı adeta açık hava müzesi şeklinde.
Asırlık Yörük köyünü keşfetmek isteyenler, İstanbul veya Ankara’dan özel araçla otoban üzerinden Gerede kavşağına kadar ulaşıp, Samsun istikametine yol dönmeli. Daha sonra Karabük ve Safranbolu güzergahını geçerek Kastamonu’ya giden yol üzerinden ayrılarak yaklaşım 1,5 kilometre içeride bulunan Yörük köyüne ulaşabilir.
Yolcu otobüsleriyle gitmek isteyenler ise Karabük’e giden otobüsleri tercih etmeli. Karabük kent merkezinden sabah ve akşam saatlerinde köye minibüs seferleri yapılıyor.
Konaklama tesislerinin bulunmadığı köyde bir gece geçirmek isteyenler, pansiyon evlerden kiralayabilir. Şayet kiralayacak pansiyon bulunmadığı taktirde Safranbolu’da da konaklanabilir.
Bu arada köyde hizmet veren iki ayrı kafede ıspanaklı, mantarlı, peynirli ve kıymalı gözleme ile Yörüklerin eşsiz lezzetini keşfedebilir. Kafede ikram edilen ayran ve ev baklavası da oldukça meşhur. Köydeki bir işletmenin sunduğu Yörük yemekleri de damaklarda unutulmaz bir lezzet bırakıyor.
Çeşitli hediyelik eşya satışının yapıldığı köyün sokak aralarından satılan kabartmalar ve minyatür pencereler büyük ilgi görüyor. Köydeki bir çok iş yerinde ise organik olarak üretilen reçel, pekmez, salça, turşu, salça, tarhana, erişte, ıhlamur, nane ve kekik bulunuyor.
1879 yılında yapılıp 1996 yılında onarım gören ve şu an sanat galerisi olarak kullanılan ’’Çamaşırhane’’ ile köydeki Yörük mezarlığında bulunan süslemeli mezar taşları görülebilecek eserlerden bazılarını oluşturuyor.
AA 24.10.2010
|
|
|