TATE MODERN’DE GAUGUIN EFSANESİ
Ressamın bugüne kadar yapılmış en büyük sergilerinden biri, Londra'da açıldı. Tate Modern'deki sergide pek çoğu sanatçının başyapıtları arasında sayılan 150'ye yakın resim yer alıyor. En etkileyicisi Gauguin'in otoportrelerine ayrılan salon.
İngiltere’nin başkenti Londra, 50 yıl aradan sonra Post-Empresyonist akımının önemli isimlerinden, sentetizmin kurucusu Fransız ressam Paul Gauguin’nin eserlerine ev sahipliği yapıyor. Tate Modern’de gerçekleşen Gauguin: Maker of the Myth isimli sergide, sanatçının tablolarından mektuplarına, suluboya çalışmalarından seramik ve heykellerine kadar dünyanın dört bir yanından toplanan yaklaşık 150 eser ve belge sanatseverlerle buluşuyor. Maker of the Myth, şimdiye kadar düzenlenmiş en kapsamlı Gauguin etkinliklerinden biri sayılıyor.
Tahitili kadınları...
Gauguin’in en ünlü eserleri sanatçının Tahiti’deyken yaptığı, içinde kadın figürünün olduğu, duygusal ve şehvetli tablolar. Sanatçının 1891’de ada ülkesinde tuvale aldığı çalışması ‘Loss of Virginity’ de sergide en göze çarpan eserlerden biri. Diğer bir dikkat çekici eser ise, içinde gravürler ve suluboya çalışmalarının da bulunduğu günlüğü Noa-Noa. Ayrıca sergide önemli yağlıboya çalışmalarından biri olan New York’tan Rusya’ya kadar birçok kentte sanatseverlerle buluşan ‘Two Tahitian Women’ı da görmek mümkün. Tate Modern’deki serginin en dikkat çekici noktalarından birini oluşturan sanatçının otoportrelerine ayrılmış oda. Kendisini bir mit olarak gördüğü otoportresi, ‘Christ in the Garden of Olives’ ve ‘Self-portrait with Manau tu papau’, 1893 (Musée d’Orsay, Paris) isimli çalışmaları bu odada yer alıyor.
Van Gogh’un eli kulağı gibiydi
Dünya resminin kilometre taşlarından biri olan Gauguin, Van Gogh’un yakın arkadaşıydı. Sergide sanat tarihinin en sevdiği mitlerden biri olan bu arkadaşlığa da yer veriliyor. Gauguin’in sergisi 16 Ocak 2011’e kadar ziyaret edilebilecek.
Borsacılığı bırakıp resme başlamıştı
1848’de Fransa’da doğan Peru asıllı Fransız sanatçı, hayata borsacı olarak başladı. Bir dönem sadece izlenimci ressamların eserlerini toplayarak resim sanatıyla ilgilendi. Derken hafta sonları resim yapmaya başladı. Uzaklara olan özlemini tuvalde gösteren Gauguin için resim, zamanla bir hobi olmaktan çıktı ve tutkuya dönüştü. Eserlerini yaparken Pisarro, Monet ve Sisley’in etkisi altında kaldı. 1888’de Arles’a Van Gogh’un yanına taşındı ancak birbirlerine en fazla dokuz hafta dayanabildiler... 1897’de, çocukluğunun bir bölümünü geçirdiği Tahiti’ye yerleşen sanatçı, 1903’te öldü.
Radikal 25.10.2010
|
|
|