ÇOCUKLARIN MERAK ETTİKLERİ ‘ADIM ADIM FELSEFE’DE
Çocuklar, “Dünyaya nasıl geldim?” diye başlayıp yaşam ve ölüme dair büyükleri zorlayan sonsuz sorularına felsefe aracılığıyla yanıt bulabilecekler. Metin Hakyeri’nin hazırladığı 10 kitaptan oluşan “Adım Adım Felsefe” dizisinin ilk iki kitabı çıktı.
“Yaşam ve Ölüm” ile “Kim Haklı Kim Haksız” adını taşıyan dizinin ilk iki kitabı Bulut Yayınları tarafından yayınladı. Dizinin ilk kitabında çocuklara “Dünyaya nasıl geliyoruz?”, “Yaşam nasıl başladı?”, “Canlılar neden farklı yapıda?”, “Yaşamın bir amacı var mı?”, “Ölümsüz canlı var mı?” gibi sorular sorularak yanıt aranıyor. İkinci kitapta da “Nedir haksızlık dediğimiz şey?”, “Haksızlıklara karşı ne yapmalı?”, “Yasalar her zaman adaleti sağlar mı?” sorularına verilen yanıtlarla çocuklara adalet ve paylaşma kavramları anlatılıyor. Metin Hakyeri ile “Adım Adım Felsefe”yi konuştuk. Hakyeri iddialı. “Çalışmamız dünyada da çocuklara yaşamı ve ölümü anlatan tek kitap, bir ilk” diyor.
Gazeteci-Yazar Metin Hakyeri, kitapları nasıl hazırladığını şöyle anlatıyor: “Kitapları çocukların dünyasını anlayarak, felsefeyle bağdaştırarak hazırladım. Bir takım felsefecilerden de fikirler aldım. Ama benim çalışmamı yönlendiren kesinlikle çocuklar oldu” . Çocukların gereği kadar ciddiye alınmadığını düşünen Hakyeri “Çocuk yaşta doğru düşünce biçimini öğrenmek, sorgulamak, düşüncenin bilimle ilişkisini kurmak, düşüncenin inançla ilişkisini kurmak çok önemli” diyor. Metin Hakyeri ile “Adım Adım Felsefe” hakkında konuştuklarımız:
KAVRAMLAR ÖYKÜLERLE ANLATILIYOR
Çocuklar için çocuklara doğru düşünce biçimlerini öğreten felsefe üzerine yayınlar çok az. Birkaç çeviri yayın var. “Adım Adım Felsefe” ilk denebilir. Kitapta örnekler, günlük yaşamdan kısa öykücükler var. Öyküler de bizim toplumumuza ait...
O öykülerden yola çıkarak felsefe kavramlarını, felsefi düşünce biçimlerini çocuklarla paylaşmayı amaçladım. Onları felsefe dünyasına ısındırmaya çalışan, felsefe dünyasına ilgi göstermelerini sağlayacak bir çalışma oldu.
ÇOCUKLAR CİDDİYE ALINMIYOR
Çocuk yayınları Türkiye’de genellikle pedagojik süzgeçten geçirilerek yayınlanıyor. Ama ben çocukların yayınlar anlamında gereği kadar ciddiye alındığını düşünmüyorum. Benim yaptığım çalışma çocukların gerçekten ciddiye alınması gerektiğine olan inanç ve gereksinimden kaynaklanıyor. Çünkü çocuk yaşta doğru düşünce biçimini öğrenmek, sorgulamak, düşüncenin bilimle ilişkisini kurmak, düşüncenin inançla ilişkisini kurmak çok önemli. Çocuklarda bu refleksin oluşmasının, düşünsel bir temel sağlayacağı için büyük bir anlamı ve önemi var. Bu çalışma o yüzden çocuğu ciddiye almak gerektiğinin bir nedeni olarak ortaya çıktı.
YÖNLENDİREN DE ONLAR
Kitapları hazırlarken çocuklarla konuştum. Kitapları çocukların dünyasını anlayarak, felsefeyle bağdaştırarak hazırladım. Bir takım felsefecilerden de fikirler aldım. Ama benim çalışmamı yönlendiren kesinlikle çocuklar oldu. Aslında çocuklar felsefeye, felsefi düşünceye çok yatkın... Çünkü bizim felsefecilerin tabula rasa yani boş levha dediğimiz bir zihne sahipler. O zihne, düşünmenin her türlü kavramı, biçimi girebilir, algılanabilir. Biz de hep felsefeden korkulur, ürkülür. Aslında felsefeden korkulmaması gerektiği, bir çocuk için bile felsefenin ilgi alanı olabileceğini kanıtlamak gerekiyor. Bu kitaplarda bu amaçlandı ve bu hedef güdüldü. Çocuklar dünyayı kavramaya, yaşamı anlamaya çok meraklı... Şunu da fark ettim ki çocuklar metafizik alanların içinde büyüklerin etkisi altında... Bunu da doğal karşılamak lazım. Ölümü, yaşamı, var olmayı bilimsel doğrularla değil de metafizikle anlamaya çalışıyorlar. Çünkü büyükleri böyle öğretiyor. Biz felsefi olarak meseleye baktık. Bizim çalışmamız dünyada da çocuklara yaşamı ve ölümü anlatan tek kitap, bir ilk... Araştırmalarım sonucu gördüm ki çocuklar bu konularda çok soru soruyor.
Felsefenin bilimden ayrılan en önemli yönü soru sormak. Soru sorma ihtiyacını en yoğun hisseden insan grubu da çocuklar... Çocuklar dünyayı, yaşamı bütün etkilenmelerden uzak algılamak ve öğrenmek istiyorlar. Anlamlandırmak istiyorlar. Çocukların bütün telaşı yaşam içindeki anlamlı şeylere bir an önce ulaşmak. Bu da felsefenin işi, alanı... Tam da örtüştü çocuklarla felsefe yapmak bu anlamda.
AYRIMCILIK DA VAR
Bu bir dizi, ilk kitap yayınlandı ve toplam on kitaptan oluşacak. Bu her bir kitabı felsefenin disiplinlerine koşut, gündelik yaşamdan hareketle tasarladık. Bir de tabii çocuklarda etkili oldu, yönlendirdi. Mesela “Yaşam ve Ölüm” ün bir kitap olarak düşünülmesi çocuklar sayesinde oldu. Ama genel olarak felsefenin alanlarını gözeterek yaptık. Sözgelimi çocukların yönlendirmesiyle dördüncü kitabı “Ayrımcılık” olarak belirledik. Üstelik sadece cins ayrımcılığı da değil. Yaşlılara karşı ayrımcılık, engellilere karşı ayrımcılık. Her türlü ayrımcılığın bir arada olduğu felsefi çalışma... Bundan sonra da “Estetik” gibi felsefenin disiplinlerinin gözetildiği başlıklar sırada...
ADALETİN ÇOCUĞUN DÜNYASINDA GENİŞ YERİ VAR
İkinci kitaptaki temel tema adalet ve adalet duygusu. Adalet öyle bir kavram ki girmediği alan yok. Çocuğun dünyasında da geniş yeri var. Arkadaşlarıyla ilişkilerinde okulda öğretmenleriyle ilişkilerinde tamamen adalet, eşitlik, ayrımcılık kavramlarının iş gördüğü alanlar bunlar. Felsefe içinde adalet duygusu çok önemli bir kavram. Biz burada felsefi olarak kavramları açıklarken bilimden, bilimin doğrularından hiçbir şekilde ödün vermemeye çalıştık. İnanç meselesini tamamen ayrı tuttuk. İnanç başlığı altında yine bir kitabımız olacak. Burada temel olarak gözettiğimiz bilimin felsefeyle olan ilişkisi kavramlarıyla iş görmekti. Aslında dizinin tümüne egemen bir anlayış bu.
DÜŞÜNCEYİ BİR REFLEKS OLARAK KAZANDIRMAK LÂZIM
Düşünce suçlarının olmamasını sağlayabilmek için önce düşünceyi doğal bir refleks olarak kazandırmamız lâzım. Yani çocuk düşüncenin her türlü biçimini kendinde bir refleks olarak görürse, içselleştirirse kendi olağan evrimi olarak görürse önüne çıkan her türlü engelleri aşmak kararlılığına da sahip olacaktır. Adalet kavramının konu edildiği ikinci kitapta haksızlığa karşı çıkın çağrısı da var örneğin... Yani çocuğun sadece edilgen bir konumda değil, etken olmasını da istedik düşensel anlamda... Düşüncenin etkin olarak savunulması gerektiği konusunda da kavramlaştırmaya, anlatmaya çalıştık.
OKULDA FELSEFE DERSİ YOKSA...
Bu alanda çocukların felsefeye heveslendirilmesi için kitap sayısı çok az. Ben bunun artmasını ve çeşitlenmesini istiyorum. Anne babalara burada çok büyük sorumluluk düşüyor. Okulda felsefe dersi yoksa özel ders aldırılmalı bence... Piyano dersi gibi, jimnastik gibi, yüzme kursu gibi... Devlet felsefe dersi vermiyorsa aileler bu eksiği özel derslerle doldurmalı....
Metin Hakyeri kimdir?
Metin Hakyeri 4 Ocak 1963’de Afyonkarahisar’da doğdu. İlköğretime Zonguldak’ta başladı, İstanbul’da bitirdi. Suadiye Lisesi’nden 1983 yılında mezun olan Hakyeri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sistematik Felsefe bölümünü bitirdi. Birçok basın kuruluşunda muhabir ve editör olarak görev alan Hakyeri, sırasıyla Türk Haberler Ajansı, Güneş ve Söz gazeteleri ile haftalık Nokta Dergisi’nde çalıştı. Cumhuriyet Gazetesi’nde 10 yıl boyunca iç politika editörü olarak görev yaptı. Gazetecilik görevini sürdüren Metin Hakyeri’nin çocuklar için hazırladığı Şaşırtan Gerçekler Dizisi Bulut Yayınları’ndan çıktı
Sanatsal Haber 27.11.2008
|
|
|