ANKARA RESİM HEYKEL 33 YIL SONRA GERÇEK ‘MÜZE’ OLDU
Yıllarca kapalı kalan, geçen yıl 'hırsızlık' nedeniyle gündeme gelen Ankara Resim Heykel Müzesi, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın 'Her şey mükemmel olsun' talimatıyla baştan aşağı yenilenerek ziyarete açıldı.
‘Hırsızlık’… Belki de bir müze için en büyük talihsizlik bu kelimeyle anılmaktır. Çok değil, daha geçen yıl Ankara Resim Heykel Müzesi’nin başına geldiği gibi. Müzeden çok sayıda eserin çalındığı, hatta bazı karakalem çalışmalarının sahteleriyle değiştirildiği sayım çalışmaları sırasında ortaya çıktı. Ancak Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın talimatıyla Ankara Resim Heykel Müzesi’nin hem fiziki sorunlarını çözüldü hem de depolarda çürümeye terk edilen paha biçilmez sanat eserleri ziyaretçilerle buluşmaya başladı.
Ankara Resim Heykel Müzesi, Atatürk’ün talimatıyla mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından Türk Ocağı binası olarak 1927 yılında inşa edildi. Cumhuriyet döneminin önemli toplantıları, törenleri, konserleri, tiyatroları, opera ve bale temsilleri, bu yapının görkemli salonunda gerçekleştirildi. Çeşitli bakanlıklara da ev sahipliği yapan bina, sonra 1978’de devlet kurumlarında bulunan sanat eserleri toplatılarak müze haline dönüştürüldü.
Ankara’nın önemli sanat merkezlerinden olan müze, yedi yıl boyunca kapalı kaldı. Bu sırada yapılan sayım, bir skandalı da ortaya çıkardı. Hoca Ali Rıza’ya ait bazı karakalem çalışmaları çalınıp yerine fotokopileri konulmuş, bazılarının çerçevesi çalınmış, paha biçilemeyen sanat eserleri müzenin depolarında kaderine terk edilmiş…
A’dan Z’ye elden geçirildi
Bakan Günay’ın ‘Her şey mükemmel olsun’ talimatıyla bir yıl daha restore edilen müze, yeniden sanat aşıklarını ağırlamaya başladı. Peki ne değişti Ankara Resim Heykel’de? Çevre düzenlemesi elden geçirildi, güvenlik kameraları yenilendi, teşhir alanları genişletildi. Genişletilen yeni mekânlar sayesinde daha önce 250 civarında sanat eseri, sanatseverlerin beğenisine sunulurken, bugün 700’ü resim olmak üzere 800’e yakın sanat eseri sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Ertuğrul Günay, teşhir alanlarını genişletme çalışmaları sırasında en heyecan verici olanının müzenin sergi salonlarındaki asma tavanları söküldüğünde erişilen yapının orijinal tavan yapısı olduğunu söylüyor.
Günay, müzedeki değişimi şöyle anlatıyor: “Sadece üst salon, alt salonda periyodik sergi salonları ve kullanılmayan bir takım depo mekanları vardı. Bunların hepsini açtık. Tavanlara inanılmaz bir şekilde asma tavan yapılarak alçaltılmıştı. Bunları kaldırdık ve orijinal tavanlar ortaya çıkardık. Teşhirde kullanılmayan bu depo alanlarını ve periyodik sergi alanlarını teşhirin içine aldık. Fikret Mualla 4-5 taneydi sergide şimdi 30’dan fazla Fikret Mualla sergileniyor. Depoda ne varsa hepsini ortaya çıkarmış olduk. Müzede esere zarar veren direkt aydınlatmadan ortam aydınlatmasına geçildi.
Depo sistemlerini yeniledik. Tabi periyodik olarak da burada sergileri yenileyeceğiz. Şu anda 800’e yakın heykel ve resim sergileniyor ama zaman içinde bunların hepsi yenilenecek. Burası artık Türkiye’ye, içinde yaşadığımız çağa yakışır bir müze olmaya başladı.”
Depodan 30 Fikret Mualla çıktı
Bakan Günay, çalınan eserlerin yanı sıra Bakanlığın kötü yönetim döneminde çeşitli kurumlara verilmiş, hatta ‘hatırlı kişilere’ armağan edilmiş eserlerden söz ediyor. Dağıtılan eserlerin ‘birkaç yüzü’ geri alınmış. Depolardaki 30 Fikret Mualla tablosu artık teşhirde. Eşref Üren, Malik Aksel, Fikret Mualla, Arif Kaptan, Osman Hamdi, Refik Epikman, Arif Hikmet Koyunoğlu ve İbrahim Çallı adına özel sergi salonları oluşturuldu.
AA 15.07.2011
|
|
|