HAMAMDA ‘TEKİNSİZ OYUNLAR’
Pg Art Project'in Tahtakale Hamamı'ndaki 'Tekinsiz Oyunlar' sergisi, 22 sanatçının 'oyun'lu 'oyuncak'lı işlerini bir araya getiriyor.
İstanbul Bienali yıllardır alışık olduğumuz tarihi mekânlardan uzaklaşırken, bienalle eş zamanlı gerçekleşen bazı sergilerle tarihi mekânlar kullanılmaya devam ediliyor. Tophane’de faaliyetini sürdüren Pg Art Gallery’nin bir yapılanması olan Pg Art Project’in Tahtakale Hamamı’nda gerçekleştirdiği ‘Tekinsiz Oyunlar’ ise bu sergiler arasında bir adım öne çıkıyor.
Küratörlüğünü Öznur Güzel Karasu’nun üstlendiği, aralarında Burak Bedenlier, Reysi Kamhi, Devabil Kara, Komet, Günnur Özsoy, Neriman Polat, anti-pop, Gonca Sezer, Ayşe Gül Süter, Jerome Symons, Kemal Tufan’ın da olduğu 22 sanatçının yer aldığı bu kalabalık sergi, Tahtakale Hamamı’nın üç katına birden yayılıyor.
Serginin etrafında döndüğü ‘oyun’ kavramı, yaşamın her alanında karşılaştığımız, her anlamdaki oyunu niteliyor. Oyuncakla oynamak, spor oyununda oynamak, rol yapmak, çocukça, neşeli bir tavır takınmak; bunların hepsi sergideki çalışmalarda birtakım metaforik göndermeler, çağrışımlar, bakış ve dolayısıyla sunuş biçimleriyle karşımıza çıkıyor. İzleyici bazen Reysi Kamhi’nin çalışmasındaki gibi masaya oturup veya Ayla Turan’ın hayli büyük ahşap ‘Kukla’sını hareket ettirerek oyunun biricik oyuncusu oluyor; Devran Mursaloğlu’nun kâğıt iplikten kırılgan toplarıyla haşince oynamak istiyor; bazen de örneğin Komet’in hayatla oynadığı komik oyunu izliyor veya anti-pop’un oyunsu şaşırtmacalarıyla karşı karşıya kalıyor.
Freudyen bir kavram olarak ‘tanıdık, bildik olana duyulan yabancılık hissi’ anlamındaki tekinsizlik vurgusu, öncelikle mekânın kendisini çok iyi tanımlıyor. 1451-1481 yılları arasında inşa edilmiş, İstanbul’un en eski Osmanlı eserleri arasında yer alan Tahtakale Hamamı’nın kendisi tekinsiz, yani algıları şaşırtan bir karaktere sahip zaten. Restore edildikten sonra işhanı olarak kullanılan, özgün kimliğinden çokça uzaklaştırılan hamam, adeta sürprizlerle dolu. Oyuncakçı dükkânlarının bulunduğu bir hana girdiğini sanırken insanın kendisini bir hamamda buluvermesi, bilmeyenler için hayli şaşırtıcı. İçeride ise merdivenlerle çıkılan, inilen saklı odaları veya kubbenin hemen altındaki üst katı keşfetmenin hazzı, serginin oyunsu hayat vurgusunu pekiştiriyor.
Sergideki sanatçılar mekânla onu kullanma, dönüştürme, yorumlama gibi farklı bağlamlarda ilişkiler kuruyor. Gonca Sezer’in ‘Bozuk’ adlı yerleştirmesi, kentin hep bir tarafı kırık, yamuk döşeme kaldırımlarının aynı taşlarla yeniden oluşturulduğu bir platform biçiminde. Devabil Kara, hamamın köşe mukarnaslarının aynısını zemine kırmızı neon lambalarla uygulamış. Günnur Özsoy’un göbek taşına uyguladığı çamur zemin üzerine çivilerle oynanan oyunu belki de tarihi hamamdan bile eski. Itır Demir’in tülden oluşturduğu okuma odası, masallardaki kız ile masal okuyan küçük kızı canlandıran performans-yerleştirme.
Emin olunan ‘gerçek’ ile kurgulanan ‘oyun’un sınırlarının çarpıştığına tanık olunuyor ‘Tekinsiz Oyunlar’da. Korkular, zaaflar, öfkeler, nostalji ve hemen akabinde merhamet hatta acıma, belki tam da bu sırayla deneyimleniyor. Oyunun alanını belirleyerek kendi kurallarını da koyan sergi bir bütün olarak ele alındığında izleyiciyi birçok bakımdan kışkırtan bir karakter kazanıyor.
‘Tekinsiz Oyunlar’ 28 Ekim’e kadar Tahtakale Hamamı’nda.
Radikal 10.10.2011
|
|
|