Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

HALİÇ KIYISINDA RIGOLETTO

Devlet Opera ve Balesi'nin İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olduğu 2010 yılında başlattığı Uluslararası İstanbul Opera Festivali, sanat kurumlarımızın üstünde dolaşan kara bulutların yarattığı olumsuz havaya karşın sürüyor.

Ülkemizin dünya ölçütlerindeki tek operaevi olan Atatürk Kültür Merkezi de beş yıl önce yenilenmek üzere kapatıldığı söylenerek elimizden alındığı için, dördüncü festivalin de açılışı Sütlüce’deki Haliç Kongre Merkezi’nde yapıldı 25 Haziran Salı akşamı. Neyse ki, sanat düşmanlarının yarattığı alacakaranlığı, Ankara Devlet Operası’nın sahnelediği Rigoletto, bu yıl tüm dünyada doğumunun 200. yılı kutlanan büyük besteci Giuseppe Verdi’nin müziğinin güzelliği ve yapıma emek veren sanatçıların başarısıyla dağıttı da yüzümüz güler gibi oldu.

Haliç Kongre Merkezi’nin uzaklığı ve ulaşımın zorluğu nedeniyle gitsem mi gitmesem mi diye düşünürken, Gilda’da yükselen Rus soprano Ekaterina Siurina’nın, daha çok da Rigoletto’da, yıllar önce İstanbul Devlet Operası’nın La Traviata’sında olağanüstü başarılı bir “baba” olarak izlediğim Eralp Kıyıcı’nın olduğunu öğrenince kararımı verdim: Gidecektim ve iyi ki de gitmişim, çünkü gerçekten başarılı bir yapımdı Ankara Devlet Operası’nın Rigoletto’su.

Bu başarıda Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü, izlediğimiz gösterimde Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nı yöneten Rengim Gökmen’in ve Rigoletto’yu sahneye koyan Yekta Kara’nın payını teslim etmek gerekir elbet. Ama sahnede izlediğimiz sanatçıları, özellikle de Eralp Kıyıcı (Rigoletto), Ekaterina Siurina (Gilda), Murat Karahan (Mantova Dükü), Tuncay Kurtoğlu (Sparafucile) ve Oylun Erdayı’yı da (Maddalena) anmak isterim. Karahan, Rigoletto denince ilk akla gelen ünlü “La donna e mobile” aryasının da hakkını verdi. Son perdedeki Rigoletto- Gilda- Dük-Maddalena dörtlüsü de etkileyiciydi. Özetle, dekorcusundan kostümcüsüne, koro şefinden tüm koro üyelerine, ışık tasarımcısından suflözüne, yapıma emek veren herkese teşekkür etmemiz gerekir. İzleyici de hemen her aryadan sonra alkışlarıyla oyunu keserek, biraz abartıyla da olsa, bunu yaptı. Beşinci festivali Atatürk Kültür Merkezi’nde açabilir miyiz acaba, ne dersiniz?


Cumhuriyet  27.06.2013

Facebook ta paylaş

 
 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

 

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.