‘KALBİ DURMUŞ ZAMAN’DAN ŞİİRLER
Şair Mehmet Yaşın’ın yeni şiir kitabı Kalbi Durmuş Zamanda Everest Yayınları’ndan çıktı.
1980 sonrası Türk şiirinin genel eğilimlerinin ötesine geçerek özgünlüğüyle öne çıkan Mehmet Yaşın, Kalbi Durmuş Zamanda adlı kitabıyla şiir evreninin derinlerine inmeye devam ediyor.
Mehmet Yaşın, yeni şiir kitabında gittikçe derinleşen yeni varoluşsal çizgiyi, Sapho ile Mevlâna’dan esinle daha ileri bir poetikaya taşıyor. Çok katmanlı bir şiir kitabı olan 'Kalbi Durmuş Zaman'da izleği, kaynakları ve poetik duruşunun yanı sıra şiir dili ve farklı yazınsal türleri şiir içinde harmanlamasıyla Türk şiirinde yeni açılımlar vaat ediyor.
Mehmet Yaşın, son dönemde şiir kitapları İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca, Flemenkçe, Letonya gibi yabancı dillerde en çok yayımlanan, şiirleri 20’den fazla dile çevrilerek ve birçok uluslararası şiir toplantısında yer alarak, Avrupa’da en çok dolaşıma giren çağdaş Türk şairlerinden biri.
Arka Kapak…
“Mehmet Yaşın’ın yeni kitaplarında, hem şiirini hem de şairin kişisel kimliğini varoluşsal bir derinlikte sorunsallaştıran bir bütünlük var. Yaşamı ile şiirini örtüştüren, birbirini karşılıklı belirleyen bir ilişki kuruyor başından beri. Olması gereken trajik duygu şairine er geç gelip yerleşecekti ve yeni şiirleriyle birlikte belirgin kalıcılık, bir renk, biçim, ton kazandı bu duygu. Burada artık İthaka’nın da olmayacağı bir duygu var. Hatta olmasını beklemeyen, olmasını istemeyen, böyle bir beklentiyi iptal etmiş bir özne var. Bu öznenin hem yazgısı hem sancısı hem de iradesi var. Aslında bu Türkçe şiirde de pek belirmeyen yeni bir durum… Şiir, felsefe gibi bir sıla arzusu olarak yaşanmıştı bugüne kadar. Bu sıla Mehmet Yaşın için belirmiyor artık. Ya da belirli bir coğrafyası, bir adresi, ev numarası yok.”
Mahmut Temizyürek
“Mehmet Yaşın’in şiirleri, Türk dilinin Anadolu bozkırları üzerine Akdenizli ada ve takım adaları yenibaştan resimler. Türkçe içinde çokdillidir ve ulusal dile, yabancı toprakların arayışını değil, ‘Konstantinopoliten’, yani Bizanten ufukların keşfini taşır. ‘Rumi ruhlar’a atıfta bulunarak Ortodokslarla Müslümanların harmanlandığı bu kültürü olumlar... Ayrışmış parçaları yapıştırmaksızın birlikte düzenler. Gören ve dokunmaya çalışan bu arayış, bir dédoublement duygusuyla, kokuların, tatların, mekânların, öznel ve nesnel isimlerin neredeyse efsanevi gölgesinde yol alır. Onun lirizmi, en günlük durumlardan esinlenen bir tinsel konsere ya da atomların devinimini anımsatan dervişlerin raksına dönüşür... Zümrüdüanka, güneş miti, Şems (Tebrizli Güneş), Rumi’nin ustası temalarını benimser ki bunu da metaforik bağlantılarla ya da hemen farkedilebilecek dolaysız çağırışımların kolaylığıyla yapmaz. Şiirde tahribata dayalı oyun ve anlaşmazlıklar yerine, sürekli fiilin yakınlığına özen gösteren Mehmet Yaşın yürekdili kaygısıyla yazar, bunu da kendi kişisel hatırlayışlarının şiirselliğindeki zerafetle yansıtır.”
Alain Mascarou
NTVMSNBC 30.03.2009
|
|
|