Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

ANAOKULUNDA ŞİDDET EĞİTİMİ

Bahse konu okul Rize’de kendi mahallemin anaokuludur, adını vermeyeyim.

Okulun girişinde yere serili olan halıda yer alan çizimler akla ziyan ve şiddet içeren görüntülerdir. Halıda çöplük halinde baba-çocuk karikatürleri, karmaşık rakamlar, karmaşık harfler, karmaşık İngilizce sözcükler, kırmızıya boyanmış el (veya kana batırılmış) resimleri, vb görülüyor.

Bu halı muhtemelen bir veli tarafından hediye edilmiştir. Ancak okulun yönetici ve öğretmenleri buna itiraz etmeliydiler. Üzerinden çocuklar basarak geçiyor, bu halıya basarken “insanın üzerine basılır” gibi bir fikir ediniyorlar. Tüm resimler şiddet görmüş ve çöpe atılmış gibi dağınık duruyor.

Şiddet imajı veren bir etkinlik de girişteki duvarda var. Üç çocuğun vesikalık resimleri büyütülmüş, yırtılarak dört parçaya bölünmüş, sonra da A4 kâğıdına yapıştırılmış. Bu yırtık insan yüzleri asla çocuğa yaptırılamaz, böyle bir eğitim olamaz, çocuk bunlara baktırılmaz. İnsan resminin yırtılabileceğini öğretiyor. Bu bir şiddet öğretimidir.

Duvarda yer alan diğer resimlerdeki orantısızlık ve uyumsuzluklara (yunus balığı gökyüzünde güneşle aynı hizada, vb) burada değinmeyeceğim.

Bu halıyı sene başında ilk gördüğümde bunu kaldırın, yenisini ben hediye edeyim diye önerdim. Okul müdürü önerimi dikkate almadı. Senenin ikinci yarısına girdik, hala orda duruyor. Gittim fotoğrafını çektim ve Rize Milli Eğitim Müdürlüğü Temel Eğitim Şubesine yazılı olarak şikâyette bulundum.

Şikayetimizden sonuç almak önemli elbet, ancak itiraz etmeyi öğrenmek bugün daha da önemli. İşte Cerattepe örneği.

Bravo Artvinlilere ve orda buluşan herkese. Örnek oldular. Bir millet olduğumuzu gösterdik. Milet Uygarlığı da bu bölgede kurulmuştu zaten. Amerika’nın Yeni Dünya haritasında burası Kürdistan’ın (hatta Ermenistan’ın) sınırı görünüyor. Buraları insansızlaştırmak planın içindedir. Çoruh üzerinde kurulacak onlarca HES’in hedefi de budur. Yusufelili mühendis Mazlum Çoruh bunun belgelerini kitaplaştırdı, sağ olsun. Onun emeklerinin de payı var bu direnişte.

Çocuklarımızı çöplükte eğiten şu küresel seli bir durdurabilsek diye çırpınıp duruyorum. Gerçi az mesafe kat etmedim. Kendi çocukları bu kitaplarla perişan edilmiş hukukçular var bu ülkede, açtığım davalarda çocuktan yana tarafını koyan yargıçlar var, onun için umutluyum. Velilerden de ses yükselmeye başladı. Örneğin Danıştay’a taşıdığım 1.sınıf Türkçe Okuma Yazma kitabına Rize’den üç kişi müdahil dilekçesi verdi.

Okurlarımdan biz de müdahil olalım diyen olursa, örnek dilekçe yazıyorum:
Danıştay 8.Daire Başkanlığına- Ankara
İlgili dosya no: 2016/1284
Müdahil olan: (İsim, TC no, Adres, Telefon)

İstem: Pedagojik yanlışların yer aldığı, milli ve manevi değerlerin aşağılandığı 1.sınıf Türkçe Okuma Yazma Öğreniyorum 1 (Yıldırım Yay.) adlı ders kitabına dair açılmış olan davaya Mahiye Morgül’ün yanında müdahil olarak katılmak istiyorum.

Gereğini arz ederim. Tarih-İmza

Bu kadarcık kısa dilekçeyi yazıp, Ankara’daysanız doğrudan mahkeme kalemine, Ankara dışındaysanız İl İdare Nöbetçi Mahkemesine götüreceksiniz, orası Ankara’ya iletecek. Bir de 104.90 TL harç ve posta ücreti var. Hepsi bu.

Çocuklarımızın altında ezildiği bu seli önlemek için hepimiz birer taş koyacağız, yoruldum deme lüksümüz yok.

Çocuklarımıza oksijen kalsın diye nasıl toprağı ve ormanları korumak zorundaysak, bilimi ve bilimsel eğitimi de öyle korumak zorundayız. Bakın, Prof.İlyas Yılmazer, Ulusal Kanal’da Tuncay Mollaveyisoğlu’na konuk oldu, Cerattepe üzerine planları anlattı. Bilim adamı yetiştirmede eksi kırklara düştüğümüzü anlatarak başladı. Biyoloji ve Jeoloji Temel Bilimlerden kaldırıldı, dedi. Dahası var, Fizik bölümleri öğrenci almıyor. İlyas hocanın bu programı arşivliktir. Adres veriyorum:

http://anindagazete.com/prof-dr-ilyas-yilmazer-aninda-gazetede-27137.html

......

Rize Kaçkar TV’da yaptığım bir tarih sohbetini görselsunarıma koydum, ilgilenenler için adres veriyorum: https://www.youtube.com/watch?v=kqXPYkYKmA0&feature=youtu.be

Bu sohbette bilimin hamisi Sitti Zeynep’i (Leyla Zeynep Sultan) anlattım. Valide sultan Gülbahar Hatun’la benzerlik kurdum. Yavuz Sultan Selim’in annesidir ve Rize’de Gülbahar Mahallesinde adı yaşıyor. Onun korumaya aldığı Gülbahar Medresesinin devamı olan Gülbahar İlkokulu benim okuduğum okuldu. Kimdir Gülbahar Hatun diye kısa bir arama yaptım. Dulkadir Beyi Bozkurt’un kızı çıktı. Bu beylik Osmanlı’da en itibarlı üç aileden biriymiş. Aileden Sitti Mükrime Hatun Fatih’in eşidir.

Amasya tarihiyle ilgili kaynaklar, “... Sitti Mükrime Hatun: Dulkadirliler’in 6.Beyi Süleyman Bey’in kızıdır. 15.12.1449’da kralların, hükümdarların, Beylerin ve bütün ileri gelenlerin katılmasıyla yapılan bir düğünle Fatih Sultan Mehmed ile evlenmiştir” diyor. Fatih’in babaannesi de bu ailedendir.

Burada Sitti adı önemli işaret görünüyor. Daha gerilerde Sitti Zeynep ile bağlantısı olduğunu tahmin etmek zor değil, çünkü ailede Zeynel Abidin adları var. Yavuz ise Dulkadiroğlu Bozkurt Beyin kızı Ayşe Hatun’un oğludur. Ayşe Hatun, yani Gülbahar Sultan. Koruduğu yaptırdığı imaretlere bakınız, Rize’de yaptırdıkları burada yok.

http://www.turkcebilgi.com/dulkadir_beyli%C4%9Fi

“Ayşe Hatun: Dulkadirliler’in 9.Beyi Alaüddevle Bozkurt Bey’in kızıdır. 1469’da II.Bayezid ile evlenmiştir. Yavuz Sultan Selim’in annesidir. Ayşe Hatun da, II.Murad’ın annesi Emine Hatun gibi Osmanlı Sarayında Valide Sultan olmuştur. 1453’te Elbistan’da doğmuş, 1515’te Trabzon’da ölmüştür. Trabzon’da yaptırdığı Hatuniye (Ayşe Hatun) camiindeki türbesinde gömülüdür. Ayşe Hatun; bu camiden başka, Trabzon’da medrese ve imaret, Manisa’da tımarhane, İstanbul Beyazid’te hamam vs. yaptırmıştır.”

Şimdi, anaokullarında bile çocuklara çöplükte insan resimleri öğretiliyorsa, nerden nereye geldik. İlyas Yılmazer’in gösterdiği bilimsel eğitim krokisinde en fazla bilim adamı yetiştirdiğimiz dönem 27 Mayıs devriminin eseri yani Fen Liselerini açtığımız 1960-70’li yıllar görünüyor. Şükür ki ben o dönemde tahsil etmişim. Bilimsel eğitimin peşine bu kadar düşmemin iç dürtüsünü şimdi daha iyi anlıyorum.

Leyla Zeynep Sultan’ımızı tarihten silemediklerini görüyorsunuz.

Yılmayalım, çocuklarımız için direnmeye devam.


Mahiye MORGÜL
27.02.2016

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.