SEVGİLİ AZİZ SANCAR
Yüreğimizi sevinçle doldurdunuz, sağolun, varolun, bin yaşayın. Umudumuzu yeşerttiniz, yüzümüzü güldürdünüz, ışığımızı çoğalttınız, özgüvenimizi arttırdınız; size ne kadar teşekkür etsek azdır.
Cumhuriyetin bilime dayalı eğitim programlarını insanımıza hatırlattınız. Harikasınız.
Ben de size sevineceğiniz bir hediye hazırladım. Sizin okuduğunuz İlk-Orta-Lise yıllarının ders kitaplarını pdf taranmış olarak DVD içerisinde size iletilmek üzere Anıtkabir Komutanlığına teslim ettim, kabul edildi. Komutanlığın sizin için hazırlamış olduğu hediyelerin yanında bir zarf içerisinde onları bulacaksınız. Beş takım koydum, size ve asistanlarınıza hediyemdir. Eminim memnun olacaksınız.
Benim bu ders kitaplarını sahaflardan toplamam on yıl sürdü. O zamanki konular çoktan değişti, çoğu öğretilmiyor. Kitapların içi bom boş ve sizin de Beş TL üzerinde fark ettiğiniz gibi ders kitapları da aklın ışığını karartan bozuk resimlerle ve yanlış kavramlarla dolu. Yeni nesil gençler bu yüzden algılama bozukluğu yaşıyorlar. Böyle devam ederse bir Aziz Sancar daha çıkmaz.
Sizin aldığınız eğitimi okullardan kaldırmak için ne dolambaçlı yollara girdiler, tahmin edemezsiniz. Örneğin, onlara göre Cumhuriyet eğitimi tek tip insan yetiştiriyormuş, bunu düzeltmişler... Yani, bilimsel eğitimi bilim dışına çekmeye kılıf uydurdular. Artık Geometri hiç öğrenmiyoruz, Matematikten sıfır çekiyoruz, Türkçeden sıfır çekmek üzereyiz, Fen Dersinde yağmur tanelerini sayıyoruz ve yöneticilerimiz bu sonuçlarla övünüyor. İşte önceki başbakan Davutoğlu’nun 27.3.2016 tarihli konuşmasında bir cümle:
“Eğitimi tek tipçi konfeksiyoncu sistemden bunca yılda ancak kurtardık.”
Yıktı ve gitti. Dilimin ucuna geldi; “Münkir münafıkın huyu /Yıktı viran etti köyü...”
Çocuklarımıza bırakın düz çizgi çekmeyi, düzgün yürümeyi bile unutturdular.
Anıtkabir’e siyah jip içerisinde gelirken sizi gördüm. Sağ önde dimdik oturuyordunuz, büyük bir heyecanla çevreye bakıyor ve bu sırada bir şeyler anlatıyordunuz. Sizden başka çok sayıda protokol aracı geçti önümüzden, hiç birinde sizin heyecanınızda kimse yoktu. Bu ayrıntı bile sizi tanımak için yeterlidir. Nobel ödülünüzü Atatürk’ün yanına koyduktan sonra onu görmeye içeriye giren ilk beş kişiden biriyim. Çok heyecanlıyım.
Sevgili Aziz Sancar, umarım hediyemi bir an önce açarsınız ve asistanlarınız bana sizden bir selam gönderir.
Eklemeliyim. Beş TL üzerinde gördüğünüz yanlış ondan ibaret değil. Türk lirasından sıfırlar atılırken daha neler atıldı bilseniz. Kuruştan buğday gitti, sekizli şems yıldızı gitti yerine yedili asal sayı motifi geldi. Asal sayı matematikte değersizlik ifadesidir, bilirsiniz. 2005 yılıydı. Aynı tarihte ders kitapları değiştirildi, içerisinde bilim kalmadı, lise son sınıfa kadar çocuklar pergel cetvel iletki kullanmıyorlar. Masal anlatılıyor. Bu kitaplara davalar açtık, mahkeme kararıyla kaldırdıklarımız oldu, yerine koydukları daha beter. Bir Aziz Sancar daha çıkmasın diye yapılıyor bunlar.
Sevgili Aziz Bey, adınızla örtüşen bir insansınız. Kutlu bir görev yapıyorsunuz. Bilime hizmet insana hizmettir. Akıl ışığınız çok yüksek, bilinmeyeni gün ışığına çıkartıyorsunuz, karanlığı aydınlatıyorsunuz. Tarihte böyle büyük insanlara Işığın-oğlu anlamında ZEUS deniyordu.
Fonetik açılımda Ze-Us (Işığın Uşağı/oğlu) ile Aziz aynı kelimedir. Aziz olan yüce/ulu kişiye antik kavimler özel saygı gösterirlerdi. Bu kavramı yaşatıyoruz. Bakın Aziz Atatürk diyoruz. Keza, Aziz ile Sevgili eş anlamlıdır. Sevgili Aziz Bey diyorum, iki kere sizi azizliyorum, ne güzel!
Anadolu Azizler yurdudur; İsisler/Hititler, Zeuslar, Apolloniuslar, Sasalar... Anadolu, bilim ışığının yükseldiği Anası Ulu’lar yurdu demektir. Siz, başının arkasında güneşle resmedilen Niğdeli Apollonius’un torunusunuz; Apa-ulu-Naus; Zekanın Ulu Ağabeysi! Diğer bir açılımla Us-anası Ulu Apo!
Şimdi aldığınız bu ödül, tıpta buluşunuza verildiği için çağımızın Apollonius’u sizsiniz. Aynı topraklarda doğmakla siz de Filostratus Apollonius ailesindensiniz.
Siz Anadolu’nun uluları arasında çoktan yerinizi aldınız. Hiç ölmeyeceksiniz, yani siz de Işığın Oğlu Zeus oldunuz.
Bakın şimdi size Aziz Abey (Abe/ Apa) diyorum, ağabey/abi/apo ile sesdeştir.
Ulu ağabeyimiz sevgili Aziz Sancar. Size “Sevgili” derken bile Se-u-guli, yani “ışığın oğlu” diyorum!
Işığınızla bizleri aydınlatıyorsunuz. Ülkem adına, çocuklarımız adına, tüm insanlık adına size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. İyi ki varsınız.
Sizi çok seven Orhan Bursalı biyografinizi kitaplaştırdı. Elleri dert görmesin. Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisini “Herkese Bilim Teknoloji” adıyla devam ettiriyor. Sayın Bursalı ve arkadaşlarını bu kararlarından dolayı tebrik ediyorum. İnternet siteleri var. Orada, “nerede kalmıştık” derken çok güzel bir bitiş cümlesi var.
http://www.herkesebilimteknoloji.com/slider/merhaba-biz-yine-geldik-nerede-kalmistik.
“Bu yazı herkese "merhaba" olsun. Biz buradayız, hiçbir yere gitmedik, dahası büyüdük, gençleştik ve yenilendik.
Gün ışısın, beyinler ışısın, hep ama.”
Ben de onlara ve size aynı dilekle bitiriyorum:
Işığınız hiç eksilmesin.
İyi ki varsınız.
Mahiye MORGÜL 29.05.2016
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|