‘BU MİLLİDİR, BUNDA BEREKET VAR’ DEDİNİZ AMA…
Türk Lirası değerlensin, bereket Kuruş’ta, çok doğru, bu millidir, bunda bereket var, çok çok doğru. Ama...
Bereketi korumak lazım, ata kültürümüz budur, Kuruş paramızın üzerindeki buğday bereketi ifade ederdi. Peki de, 2005’den beri paranın üzerinde buğday yok!
Milli olan parayla beraber milli olan üretimi de korumak gerek, değil mi?
Rizeli olarak soruyorum, Çaykur milli değil mi, Çaykur niye KHK ile satışta?
Çay-Kur, tarladan fabrikaya kadar, fabrikadan bakkala kadar, üretimden tüketime kadar, çiftçisinden esnafına kadar bütün aşamalarda örgütlenmiş halkı ve milli çay ekonomisini içine alan koruma ağını ifade eder.
Aklınıza Ankaralı Ahiler gelsin, Ahi Cumhuriyeti’dir, “örgütlü halk” demektir. Talancı Cengiz hana ve onun beslediği 4.Haçlı seferiyle İstanbul’u işgal edip orda oturan Venedik tacirlerine karşı kurulmuş olan bu Örgütlü Halk Cumhuriyeti, Osmanlı devletinin de kurucularıydı. Onların koruyucu yasalarıyla onca yıl yönetildik, sonra o yasaları terk edince de yıkıldık. Aynı yasalarla yeniden Cumhuriyet kurduk, o yasaları çiğnediğimiz için yeniden yıkılıyoruz.
Ahiler, hangi ihtiyaçtan örgütlendiler, yasalar koydular bilmek gerek. Damızlık keçi satışını yasakladılar, İngiliz mallarına gümrük koydular. Angora tiftik yününde dünya markası olmak için Angora/Ankara tiftik köylüsünü, Çıkrıkçı-dokumacı bacıları ve Samanpazarı esnafını korudular. Üretimde kaliteyi korumayı ilke edindiler, delikli çarık satan ayakkabıcının pabucunu dama attılar, “Ayinesi iştir kişinin, lâfe bakılmaz” kural koydular.
Hatta, Cengiz Han haydutu Kayseri’deki Ahi dokuma tezgahlarını kırıp parçaladığı zaman Ankara kadınları onun askerlerine karşı dokuma tezgâhlarını korumak için Bacıyanı Rum kadın asker teşkilatı kurdular. Damızlık tiftik keçisi satın almaya köylere kadar giden İngiliz sanayi casuslarını köylerine sokmadılar, ak koyunu karaya boyayıp kaçak satış yapanları kendileri cezalandırdılar. Böyle bir Ahi örgütü düşünün. Nasıl bittiler, onu da düşünün; İngiliz ve Fransız tüccarlarla anlaşan padişahlar bitirdi onları.
Damızlık tiftik keçisinin satış yasağını ve İngiliz kumaşının gümrük engelini kaldıran 1838 Balta Limanı anlaşması gelsin aklınıza. Bu anlaşmayı halka duyuran Osmanlı fermanına ve Şeyhülislamın fetvalarına karşı başkaldıran Ankara, Bolu, Adapazarı’nın tiftik üreticisi köylüleri hatırlayalım. Padişah o ayaklanmaları bastırmaya İngiliz’den askeri yardım almıştı. Ta ki yeniden Türk köylüsünü milletin efendisi yapana kadar hep İngiliz boyunduruğundan kurtulmak için savaştık, hatırlayalım.
Neden bereketi korumak için ekonomik bağımsızlık şarttır, bunu bir daha düşünelim.
İşte Mustafa Kemal farkı!
Şimdi Türk lirasına değer kazandırmak için güzel sözler eden Rizeli bir Cumhurbaşkanımız var. Benim zaten dolarım hiç olmadı da, neden geriye dönük gümrük birliği gibi sömürge anlaşmalarını kaldırmıyor, ortada bir tuhaflık var. Bir de KHK ile Çaykur’un satışını getirdi, Rizeli çay üreticisini yoksullaştıracağını ilan ediyor. Balta Limanı anlaşmasından beter bu KHK’lar.
Ahilerin koyduğu üreticiyi koruma yasalarını Balta Limanı anlaşmasıyla kaldırmak neyse, 1995’de Brüksel’de Tansu Çiller’in imzaladığı Gümrük Birliği Anlaşması (Ankara Anlaşması) da odur. Özelleştirme kraliçesidir bu hatun. Halkı arkasına almak için kahraman asker fotoğrafları da vermişti. Biz safız, bize gösterilen fotoğrafa çok çabuk kanıyoruz. Halkı kandıranlara mahkeme kararıyla pabucunu dama atma cezası uygulayan Ankara Ahi yasalarını unuttuk.
Geç de olsa, Sayın Erdoğan kendisine kurulan tuzakların arkasında aynı gayri milli odakların olduğunu gördü, öyle diyor. Milli paramıza dönelim, bereketi koruyalım diyor, çok doğru. Ama nasıl? Korumayı benden halktan bekliyor, kendisi bir şey yapmıyor. Böyle olmaz. İşte söylüyorum:
*Milli ekonomiye boyunduruk getiren Ankara Anlaşması derhal kaldırılmalı, bunu yapan Tansu Çiller vatandaşlıktan çıkartılmalı, pabucu dama atılmalıdır.
*Çaykur gibi kurumlarımızın ilan edilmiş satışları durdurulmalıdır.
* Sümerbank ve Tekel gibi tüm fabrikalar yeniden açılmalıdır.
Ve size sesleniyorum Sayın Erdoğan,
Çaykur satılırsa Rizeli kadınların neler yapacağını siz bile tahmin edemezsiniz. Ahi bacılarından dişlidir onlar. Ne padişah fermanı ne Diyanet fetvası, dinlemezler.
Çayın fiyatını Londra borsası belirleyecek ve bunun HAK’ka uygun olduğunu, bu paranın daha bereketli olacağını Rizeliye inandıracaksınız, öyle mi?
2005 yılında Kuruş’tan buğdayı yani bereketi kaldıran sizdiniz. Duydum ki o para Londra’da basıldı, buğday resmini orda kaldırdılar. Haydi yeniden basın buğdaylı paramızı, o zaman inanalım batıya rest çektiğinize ve gerçekten bereketi koruduğunuza.
“Bu millidir, bunda bereket var” dediniz, ama ben görerek inanmak istiyorum.
Ahi bacılar gibi “Aynası iştir kişinin söze bakılmaz” diyorum.
.......
Not: Okurlarımın sevineceği bir haberim var. Nazilli’de Sümerbank’ı Yaşatma Derneği Kuruldu, eski Sümerbank kumaş takviminden yaptılar, satışı var(30 TL), internetten ulaşabilirsiniz.
İkinci duyurum. 9 Kasım Cuma 19.30 -21.00 arasında Bengü Türk TV’de Esra Yıldız’ın sunduğu Buyurun Konuşalım programına misafirim.
Mahiye MORGÜL 4.12.2016
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|