Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

BULDUM BULDUM BULDUM

Neyi buldun a yaramaz
Dur bağırma avaz avaz
Dallar çiçek açtı açtı
Kırlangıçlar uçtu uçtu
Oh ne hoştu oh ne hoştu

Bir şey buldum, sevinçten içimde kırlangıçlar uçuyor, anlatmadan duramam.
Yüz yıl önce yaşamış Gündoğdulu bir kemençe ustasını arıyordum, iki bin yıl öncenin türküsü düştü önüme. Hem de Görele’de. Neden orada kemençeyle aynı Rize havaları çalınıyor, cevabını buldum. O türküde Görele konaklarına gelin olan Rizeli Emine’yi anlatıyor, onu buldum.

Önce onu nasıl buldum, Göreleli Mehmet Gündoğdu’nun çaldığı Şiripşi Horon türküsünü bir dinleyin, anlayacaksınız.
https://www.youtube.com/watch?v=qOPgWbwvMoc

Hasan Sözeri kemençe çalıyor da “Kerez çiçek açayi, şip şip aykiri dal ustine can can” söylüyor zannedersiniz.

Şimdi, tarihte kraliçe Emine’yi Rize’den Görele sarayına gelin giderken en iyi kemençe ustalarını ve nar yanaklı genç odalıkları yanında götürdüğünü düşünün. Kralımızın boyu 2.40 idi, boyuna göre bir kraliçe olmalıydı Emine, “Gayet beli inceden, ben seni sakınırım Eminem, yerdeki karıncadan” diyen Giresun türküsündeki gibi.

Şirip horon türküsünde bir Rizeli için pek tanıdık sözler var. Son heceleri keserek yutma özelliği de aynı.

Bir tarafta maruçka, bir tarafta naruçka
Şirip şip şip şalili konakları, bir tarafta altun krali
Can can ne acaip ikballi, şirip şip başi Panli,
Kalıbdan mı döktürdün şip şip şip yavrum o bacaklari
Şiripşi....

Sözler bana hiç yabancı gelmiyor:
Başı Panlı; Pan kralına nikahlı.
Yanında altın krali; altın para basmış olan VI.Büyük Bedri’ye eş oldu.
Naruçka; bir yanında yanakları nar gibi genç odalıklar.
Maruçka; bir yanında yaşlı kaynana (moruk).
Acaip ikballi; çok büyük talihli. Saraya gelin gitti.
Şiripşi; şurupsu, ‘bir içim su’ anlamında.
Can can; Canımın içi, sevgiyle yüceltilen anlamında.

Şalili konakları; ışıl ışıl parlayan, ışıkları hiç sönmeyen konaktadır.
Hatta, ışıl ışıl konağa uygun bir Görele deyişi vardır; “Lambaları yanık bıraktın, Bedros’un düğünü mü var?”
Evet, bu kralın adı Bedri’dir, ona Bedri (Lazca Mitiri/Bedir) Soylu anlamında Bedros da denirdi, Rumca değildir.

Benim de ikbalim (talihim) var ki bu türkü karşıma çıktı da iki bin yıllık tarihimizin eksik taşlarını tamamlanmaya başladım.

Mehmet Gündoğdu benim karşıma internette tam da Rize Gündoğdu türkülerini ararken çıktı, Atatürk’e kemençe çalan dayıyı arıyordum, onu bulamadım ama başka bir hazine buldum. Kendisinin büyük dede toprağı Gündoğdu (Fetekoz) veya Veliköy olabilir.

Görele Horonu da tipik Rize kemençesiyle oynanıyor:
www.youtube.com/watch?v=YUHzRTMqTcI

Görele adına gelinde:
Gidip görülecek olan bir kraliçesi vardı. Kralımızın güzelliğiyle dillere destan eşi, ince belli, dal boylu, sütun gibi bacaklarıyla ünlü Emine’si Roma’da çok meşhurdu. Jul Sezar’ın burayı gelip görmek çok istediği çok belli, gelince dağlara taşlara yazdı. Bir de Almus Hubyarlı’da MÖ.82’de yakılan Ergenekon ateşini merak etmiştir. Orası buraya kuş uçumu mesafededir.

Kralın Eminesi (Monime) için yazdığı mektuplardaki atma türküler Roma’da o kadar ünlü olmuştu ki, bunlardan onun sırlarını keşfediyorlardı. Örneğin “Eminem koynuna girer gibi gideceğum Romanın üstine” diye yazıyordu. Operalara müzikallere tiyatrolara malzeme olmuştu o mektuplar. İyi bir hatip ve şairdi kral. Eminesini Rize’den gelin götürdüğü konak/saray Görele’deydi.

Ünü Roma’ya kadar ulaşmış, Romalılar git ünlü Emine’yi bi GÖR HELE demişlerdir.
Ancak MÖ.47’de buraya gelmiş olan Oğul Sezar, Emine’nin (Ölümü MÖ.64) sadece mezarını görmüştür. Zile kaya yazısında Lazca “Geldi, Gördü, Yendi” diyorsa, anlıyoruz ki yıllar sonra ancak gelip görebilmiş ve şehrin adı da muhtemelen ordan GÖRELE kalmıştır.

Teşekkürler Mehmet Gündoğdu, sen de iki bin yıl yaşa evladım. Tarihin en büyük Oğuz beyinin eşine türkü söylediğini bilmiyordun. Maruçka dediğin onun annesinin heykeli Ordu Kurul’da yeni bulundu, Ordu müzesine alındı şimdi. Kayıp tarihimizin dağınık parçaları yeniden buluşuyor, ne güzel.

Yeniden bizi tarihten silmek isteyen Sezar’ın torunlarına, Fellerlere, Şillerlere, Çillerlere bu bir mesaj olsun, bizi yok edemezler, türkülerimiz yaşadıkça yeniden diriliş destanları yazarız!

Not:
Fen derslerine merakı olan gençlere duyurunuz. Türk Uzay Enstitülerinde bizim 1970’li yıllarda okuttuğumuz Lise Fizik, Kimya, Matematik, Uzay Geometri ve Biyoloji bilgilerine sahip gençler diploma ve İngilizce aranmadan araştırma elemanı olabiliyor, lütfen ilgili ailelere duyuralım. www.mahiye.net sitemden o yılların tüm Fen Bilimleri kitaplarını indirebilir veya benden DVD kayıtlarını isteyebilirsiniz.

Akıl ışığınız hiç sönmesin, sevgiyle kalın.


Mahiye MORGÜL
9.03.2017

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.