Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

O NE…!!!!!! BU FİYAT YAZLIK MI?

Bugün, ‘Yalıkavak’da satılık müstakil ultra lüks villa 2.500.000 (eur)’ diye bir ilan gözüme ilişti. Hakikaten muhteşem gözüküyordu resimdeki görseller, İstanbul’da iyi bir semtteki keyifli, konforlu, dublex daire gibi duruyordu.

Neden mi takıldım bu ilana? Aslında uzun zamandır gözlemlediğim bir konuyu yazmama neden oldu. Bodrumda bir yazlık ilanıydı.

Adı üstünde yazlık. Yazlık; senenin belli aylarında genellikle de yaz aylarında gidilen büyük şehirlerin koşmacalarından, trafiğinden, betonlaşmış mekanlardan biraz daha bol yeşile, denize koşuş…. İlanda, deniz görür manzara, denize yakın diye bir not. Yani tamam deniz manzarası var ama denize girmek için hamle gerekli: öyle giy mayonu git gir denizine sabah uyandığında değil. Durun durun telaş etmeyin havuz var!! Bodrumdayım denizi mis gibi bir yerde eh üstüne de bir onca çuval (eur) saymışım havuza gireceğim. Pöhh derim pöhh; onca eur’yu vermeden İstanbul’da Ritz otelde havuzu kullanırım o zaman.

Ben çocukken İstanbul’a en yakın yerler gözde yazlık mekanlarıydı, Bayramoğlu ve Tuzla mesela. Böyle olunca da babalar hafta içi işlerinde olur çocuklar yazlık da acayip eğlenirdi, her gün o yolları gidip gelen aslan babalar da yok değildi tabi.

İzmirliler bence hep şanslıydı bizlerin daha sonra keşfettiği ege sahillerine konum itibariyle daha yakındılar, halen bile kıskanırım ne yalan söylemeliyim Bodrum, Urla, Şirince, Foça, Çeşme, Seferihisar, vs, her istedikleri anda kısa bir sure oralardalar.

Konumuza dönelim biz; yazlık diye verilen ilanın fiyatını görünce dudak uçuklamaması mümkün değil diye düşünüyorum yoksa ben mi yanılıyorum

Bir dönem, Alaçatı, bizim arkadaş grubumuzda sörf merakı olanların arada bir kaçtığı yerdi mesela böyle vıcık vıcık değildi. Kavga, gürültü, şıkıdım mekanlar. Bodrum, benim aşkım Bodrum, bembeyaz evleri mavi boyalı pencereleri renkli boncukları tadına doyulmaz lokması, ŞAH1 guleti, Viktoria pastanesi, Bitez yalısı, Sarnıç’ da ki yaprak sarma, çökertme kebabı, ilk aşkımı yaşadığım heyecanlandığım Babacığımla paylaştığım hep sevgiyle senelerce konuştuğumuz güzel anılarım, sadece teknelerle ulaştığımız enfes bakir koyları, şimdi çok hayal kırıklığı yaşatıyor bana. Dağ taş bina olduğu gibi artık o bembeyaz evleri de bulmak hayal olmuş durumda.

Şehri taşıdık oralara, gösteriş merakımız, doymayan ruhumuz bakir her yeri mahvetti. Milyon dolarla konuşulan rakamlar belki bir ay bile oturulmayan evler, yöre haklıda şaşırdı tabi öyle fiyatlar talep edip ellerinden arsaları almaya başladı ki inşaat şirketleri para hep cazip geldi ve korunmaya çalışılan tüm topraklar gitti elden.

Ve en acısı çok çabuk sıkılan millet şimdi o ege yörelerine hiç yakışmayan büyük şehir evlerinden kafalarını dinlemek için yunan adalarına o sevimli minik beyaz evlere kaçar oldu. Çelişkinin en gülünesi durumu.

Benim Bodruma ilk gittiğim yıllarda ki tüm ege kasabaları için geçerliydi bu, dükkan sahipleri ne kapı kilitlerdi nede aldığının incik boncuğun sayısını sayardı sen ne dersen inanır ‘iyi günlerde kullan’ diye torbaya koyar verirdi. Arabalarımızı kilitlemezdik iner işlerimiz yapar gelir alırdık koyduğumuz yerden. İşte bunu mahvettik. Mahvettiğimiz bu doğruluk, sırf küçük yerlerde değil tabi tüm ülkede yok ettik.

2.500.000 eur diyor ya fiyat, evet ülkemizde bunun çok üstünde de büyük şehirde evi olan ona göre yaşayan insanlar yok mu var tabiî ki, buna lafım hiç yok. Herkesin hayatı kendine. Burada yazmak istediğim para pul zenginlik fakirlik filan da değil, yazlık ev mantığı hep vardı. Bir çoğumuzda ailelerimize ait olan böyle evlerde büyüdük yaz aylarında. En zenginimizde, memur ailelerinde yazlık evlerde fark yoktu, en fazla fark seçilen bölgelerdi o kadar.

Sadece yazlıklar ve yöreler olunca konu saçmalandığını düşünüyorum. Medeniyet ilerledikçe neden her şey kötüye gidiyor anlamıyorum. Neden ağaçlar, toprak, parklar, yöreler, yeşillik yok oluyor neden her yer yakışmayan çirkin betonlara bırakıyor?

Rakamlar uçuk kaçık, insanlar bir şeylere ulaşmak için gece gündüz çalışıyor, mutlu insan kalmadı yüzler hep asık zira çok yorgunlar, yorgunuz.

Aileler birbirini göremez durumda, kuzenler, yeğenler, çoluk çocuk yenilen kahkaha atılan sofralar yok artık, yazlıklarda birbirini ağırlayan dostlar, yatıya kalan neşeli kardeşler yok.

Begonvillerin duvarlardan aşağıya sallandığı yemyeşil otların bittiği meyva ağaçlarının bol olduğu mandalina ağaçların her esen rüzgarda etrafa bıraktığı o mis koku yok. Çünkü kestik beton yaptık oralara

Şehirlerde olduğu gibi bu güzel beldelerde yok oluyor betona teslim oluyor zira birileri daha çok daha çok para kazanmalı. Bir minicik tohumu yaşatmak için uğraşan ben sanırım uzaylı durumdayım

Minicik toprak saksılarda, ne meyvaların çekirdeklerini ya tutarsa diye uğraştığımı görseniz şaşarsınız. Seviyorum ama, minicik bir çekirdek den kocaman ağaçlar büyütmeyi, iyi ki çekirdek ailemde böyle kocam ve oğlum aynıyız da birbirimiz anlıyoruz.

Kocaman dev adamın, minik bir tohum için gösterdiği araştırma gönlünün ne kadar sevgi dolu olduğunu gösteriyor bana.

Minicik elleri ile toprağın nemini kontrol eden hayat ışığım ise ileri nesiller için umut oluyor bana.

Hatırladığım eski yazlıklar, yaşanmış onca güzel anılar, insanlık, birbirine faydası dokunan zarar vermekden kaçınan komşuluk, yaz akşamları bahçelerde çınlayan güzel insan sesleri, miss gibi kızartma kokuları, tutulan balıkların mangal keyfi, gün batımları, gün doğumları, içilen mey’ler, demlenen çaylar, ‘hadi gelin 11 kahvesi hazır’ sesleri, yaşanan harika saf yaz aşkları…

Bunların hepsi hayal miydi…

İki oda bir salon kocaman kocaman bahçeli, verandalı evlerde geçerdi yaz. Ne milyon dolardı, nede yöreye uymayan mimariye sahipti.

Sadece sevgi vardı.
Sadece alın teri.

Ve yine yeniden sevgi olsun, saygı olsun, yapıcı olsun hayat ve insanlar.

Rüyamı bu dilekler????


Perrin GÖKDEMİR ÜLKER
1.08.2017

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.