GÖNÜL ELÇİLERİ
Sevgili okurlar hepinize merhaba. Bugün hava çok güzel. Fırsat, bahçede bir kaç işimi yapıyorum erkenden. Çimler yine çok uzamış. Berber koltuğuna oturmuş çocuğun başını eğip makası beklediği gibi kesilmek için beni bekliyorlar adeta. Güllerinde zamanı geldi. Onlara da bir el atmak lazım. Hatırları kalmasın. Kulağımda müziğim bana eşlik ediyor alnıma vuran güneş eşliğinde.
Bizimki bugün yok ortalarda hayret. Mor kargalarla ceviz vadisine gitti herhalde. Obur kerata... Cat Stevens father and son beni koparıyor bu dünyadan makasım dallar üzerinde çalışıyorken. Her şey gözüme şiirsel gözüküyor müzik ile. Makasın açılır kapanır hareketleri sanki bir orkestra şefinin kol hareketleri gibi geliyor gözlerime. Ne muhteşem bir lisan şu müzik. Bize hiç göremediğimiz diyarlardan sırlar fısıldıyor kulağımıza sanki. Gönül penceresinden bakmamızı sağlıyor dünyaya. Onu duyduğumda siyah beyaz, gece gündüz, savaş barış oluveriyor birden. Müzisyenlere düşen görev çok büyük. Onlar bence çok kutsal. Bu muhteşem koskoca gönül kapısını açan onlar bu dünyada. Belki de karanlığı aydınlığa çevirenler onlar. Barışı ve sevgiyi körükleyen enstrumanlarıyla uçuruyorlar bizi göklere.
Pat.!! Kafama düşen sert bir şey ile irkildim birden. Eğilip yere aldım onu. Koskoca bir ceviz! Elimi güneşe siper edip göğe doğru baktım şöyle bir tebessüm ile. Tepemde bir sürü güvercin dönerek dans ediyor. Aralarındaki karaltıyı fark etmem çok sürmedi. Bizim kuzgun taklalar atarak beni selamlıyor. Benim rengim siyah olsa da kalbim beyaz dercesine. Onlarla dönüp duruyor neşe ile. Yusuf ' tan heaven/where true love goes başladı. Elimle selamladım hepsini. Müziği hissederek kalbimde. Güneşe doğru....
Doğan ve kuzgunu.
Doğan ÜR 31.01.2009
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|