VAH ki Ne VAH…
Kasım benim doğduğum ay.
Kasım kış ayı, ben ise hep yaz. Sıcacık mekanları, sıcacık insanları, sohbetleri severim.
Denize tutkum, güneşe bağımlılığım. Soğuktan, kat kat giyinmekten, soğuk mekanlardan ve tabiî ki soğuk insanlardan hiç hoşlanmam.
Doğum günlerini severim, hangi yaşta olunursa olsun insan, özel olarak hatırlanmak önemlidir benim için. Elimden geldiğince de sevdiklerimin bu günlerini unutmam ve olabildiğinde sıcak mesajlar ile onlarla olmaya çalışırım.
Küçükken anne ve babamın hazırladığı doğum günlerimi, yazdıkları kartları, benim için kullanılan pembe beyaz porselen çay takımlarını, sevgilimin doğum günüme gelmesini ondan aldığım ilk hediyeyi. Babamın o gün için hazırladığı müzikleri, arkadaşlarımla sohbetlerini asla asla unutmam.
Benim bu günümde gelen mesajlar, telefonlar, yanımda olanlar, olmaya çalışanlar, sürprizler yapanlar bana sıcacık minicik perrin hissettirirler kendimi. Bir saniye bile olsa birine zaman ayırmak değerlidir.
Bu sene yine gelen minik notlarda yapılan jestlerde, sürprizlerde, edilen telefonlar da gördüğüm, birbirini tanımayan dostlarımın bile hepsi bir ağızdan ortak dille sevgilerini iyi dileklerini paylaşarak beni anlatmaları aynı kelimelerdi. Havalara uçurdu. Yolu sevgiden geçen dostlarım ile uzun yıllar bir dilde kalalım inşallah.
Her yazımda mutlaka dediğim gibi bu dünyayı sevgi kurtaracak!
Zor olan sevgi, sevgiyi inşa etmek ve onu yaşatabilmek. Kötü olmak, kötülük yapmak o kadar kolay ki, bir insanı kırmak arkasından konuşmak canını acıtmak kolay. Biz insanoğlu düşünemez olduk empati yeteneğini unuttuk veya kullanmaz olduk. Hepimizin bu dünyada sorumlu olduğu birileri var, ailesi evlatları, kocası, karısı, işi tek değiliz ki dünyaya tek gelmiyoruz çünkü İşte bu yüzden karşındakinin canını acıtırken bir an durup düşünmek ‘bunu bana yapsalardı ne hissederdim’ demeyi becerebilmek gerek.
Bu soruya cevap verdiğimizde zaten hamle yaptığımız kötü hareket kendiliğinden olmayacak. Hakikaten kolaya kaçar olduk, çalışmaktan kaçıp işin üçkağıdını bulmak için zaman harcıyoruz.
Kazanılan para yetmiyor başkasınınkine göz dikip onun hayatını yaşıyoruz; ‘aaa bilmem kaç milyonu buraya harcamış, aaa bak yine buraya gitmiş, aaa arabasını değiştirmiş, havuzlu ev almış, o okulda okutuyor bu şehirde uçuyor, bu parayı nerden buluyor…’ blablablabla….
S.a.n.a.n.e kardeşim sanaNE Sen doğrumusun ona bak .
Kasım ayında, kış yüzünü gösterir, yapraklar dökülür hafif hüzün kaplar yürekleri. İnce kıyafetlerden umudun kesildiği, bot kabanların çıktığı dolapların elden geçtiği bir zamandır. Evet bu ay biraz değişiktir aslında pastırma sıcaklarının beklentisi, yağmurun ayazın kendini gösterdiği bir dönem. Yürekleri hep sıcak tutmak gerek. Dostlukların kıymetini bilmek, mis gibi çekilmiş kahvenin damakta bıraktığı lezzeti arkadaş sohbetleri ile zenginleştirmek gerek.
Mesela Nil karaibrahimgil’in ‘Vah ki Ne Vah’ını bağıra çağıra söylemek gerek
Sen bayağı değiştin ama, evet bende değiştim biraz.
İnanmıyorum bitmedi bitmeyecek hiçbir zaman
Bizim gibi bitmeyen aşklar….
Seninle ikimiz deliyiz, deliliği bırakıp kopup gidecekmiyiz?
Hayat duramaz, geri sayamaz, yüzümüzü silecek solup gidecekmiyiz?
Ah, vah ki ne vah ki vah!
Görmeyen mi var? Duymayan mı var? Aşık oldum unuttum sevdiğimi diyen mi var?
Kalbinle hisset, yaşamın güzel taraflarını hani denir ya ‘bardağın dolu tarafını’, takılma insanların yanlışlarına sana göre doğru olmayan adımlarına, sen sevmeye yönel anlamaya iyi dinlemeye hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil, o hanenin içinde yaşanan sıkıntıları bilemezsin yorumlama anlamadan dinlemeden. Sen şarkılarını kendin için söyle, sen kendini kendin için eğit.
Bu dünyada bırakılacak en iyi iz, seni sevgiyle anacak insanlar bunu asla unutma. Seni seven de sevmeyende kendinden sorumlu. Sevmeyenlerin varsa bırak geride onları, kucakla sevdiklerini yürü yolunda.
Kasımda Aşk başkadır var ya Kasımda Aşk başkadır Söyle bağıra çağıra ‘Ah, vah ki ne vah ki vah’.
Aralıkta görüşmek üzere, sevgiyle kalınnnnnn.
Perrin GÖKDEMİR ÜLKER 5.11.2017
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|