KALDI ÇOCUKLUĞUM DÜŞ BAHÇELERİNDE
Merdaneli çamaşır makinelerinde kaldı çocukluğum
Börek ve kabaran kek pişirilirdi davul fırın ve kek tenceresinde
Buğday kaynatılıp süslenirdi fındık ve cevizle
Sunardı kadınlar birbirlerine bebeğin ilk çıkardığı diş niyetine
o eski mahallede
En beyaz aşureyi yapmanın rekabetindeydi hanımlar
Ev ev dağıttığım her aşure kasesinde
pembeden kırmızıya dönerdi yanaklarım
Isırırdım dudağımı gizlice
Kukalı, dokuz taş, enden tura güzellik oynanırdı
çocukluğumun masal bahçelerinde
Salça, sana yağ sürülür ekmek dilimlerine
verilirdi sokakta oynarken acıkan çocuğun eline
Tasarruf annelerin Vita tenekelerinde
Kestane pişirilir elma portakal kabuğu yakılırdı
Soba borusunun aparatına çamaşır asılırdı
Kadının becerikliliği soba yakışı ve pilav pişirişinde
Ben yakamadım ve bilerek iyi pişirmedim pilavı
Düşünürdüm yalnız bunlarla ne geçecekti elimize
Üç kardeş üç kaykılmış palto yakasıyla
Dayanarak birbirimize tutardık okul yolunu
uzaktı okul yürüyerek yirmi dakika mesafede
taşındığımız mahalleye
Yerli malı haftasında susamlı çörek ve peynirli poğaça
yapardı annelerimiz
Yerdik beslenme saatlerinde
Gelmemişti Marshall yardımı bozuk süt tozları ile
Okul vardı yarıya bölünmüş cumartesi günlerinde
Sinema oynatılırdı dersten sonra
Açıktı öğretmenlerimizin saçları
her bayram şiir okurduk başta Elif'in kağnısı
Atatürk'ün resimlerinde rengarenk kasım patları
Yas tutardık her On Kasım geldiğinde
Öğlenci ve sabahçıydık her yıl değişen
Giderdik baharda okul gezilerine
Sene başında kaplardık defterlerimizi
kırmızı ve mavi renklerde
Bayramlarda krapon kağıtlarından kedi merdiveni
asardık sınıf pencerelerine
Aslan ağzı çiçeklerinden buket yapardık
yağmur mu güneş mi oynar
yastığımızın altında başak saklardık
Merdaneli çamaşır makinelerinde kaldı çocukluğum
Önce siyah beyaz ve sonra renkli resimlerde.
Nurhan ÖZGEL 29.11.2017
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|