BARCELONA’DAN SEVGİLERLE
Merhabalar
Işık var oluşumuzu anlatan nefes gibi vazgeçilmez ve hayata can veren plastik bir eleman. Işığın varlığını bana en çok bahar hatırlatır. Şimdi önümüzde bizi bekleyen bir bahar var ve bu baharı müjdeleyen çiçeklenmiş dallar var. Zor zamanlarda bir büyüğümün nasihat verdiği Mevlana’nın şu sözleri geldi aklıma, ”Kahverengi dallardan pembe çiçekler açtığına göre, ümitsizliğe gerek yok.”
Bu yazımı Barcelona’da yazıyorum. Sabah kalkıp yürüyerek bir müzeye gittim 3 saat gezmişim ardından bir galeri turu ve bir eserimle katıldığım 3. Uluslarası Barselona Sanat Bienali derken çok çok yorulduğumu fark ettim. İstanbul’ da pek yürüyüş yapacak durumum olmuyor açıkçası, her yeri yürüyerek gezilen küçük şehirlerde de değiliz. Bazen o nostaljiyi de özlüyor insan. Barselona’da müze gezmek çok keyifli. Sanatla ve kültürle iç içe olmanın keyfi burada yoğun gerçekten. Sabah hangi müzeye gideceğimi planlamadan önce size katıldığım Bienalden bahsetmek istiyorum.
Avrupa’nın turistik kentlerinden Barcelona’da 6 yıl önce hayata geçen Uluslararası Barselona Sanat Bienali 200 sanatçıya ev sahipliği yaptı bu yıl. Çoğunluğunu İtalyan sanatçıların oluşturmasına rağmen bir dünya haritası önünüzde açılmış gibi her ülkeden ve değişik kültürden sanatçının eserlerini görmek mümkün. Kosta Rika, Japonya, Amerika, Almanya, Arjantin, Litvanya, Brezilya, Yunanistan, İngiltere, Avusturya, İsrail bu anlamda dikkatimi çeken ülkeler oldu. Picasso müzesine oldukça yakın olan eski ismi Gomis Palace olan MEAM Müzesi ( Avrupa Modern Sanatlar Müzesi) bienalin ana mekanı. İki katı bu etkinliğe ayrılmış. Ben 2. Katta uluslararası sanatçılar karmasındaydım. Heykel, resim, digital sanatlar, fotoğraf, baskı ve karışık tekniklerde eserler vardı. Açılış konuşmasını yapan küratörler ve etkinliğin gerçekleştiği MEAM Müzesi yetkilileri hep aynı mesajda birleşiyorlar; Sanatın evrensel, barışçıl ve insanları birleştirici özelliğini geliştirip korumak. Sanatçıların bir müddet sonra çabucak kaynaşıp arkadaş olması ülkeler arasında ki krizler, sorunlar ve kültürel bağlarla uzaktan yakından ilgili değil. Yıllardır hep gözlemim böyle oldu dünyanın bir ucundaki bir sanatçıyla oturup birbirimizi bir şekilde anlayıp tartışıyor, fikir alışverişinde bulunuyor ve sanat bağıyla bağlanıyoruz.
Sanatın bu dili işte dünyayı kurtaracak kısmı. Çünkü empati, bilgi, sevgi ve güzele ulaşma arayışı size mutluluk katıyor. 15 Nisan Dünya sanat günü yaklaşırken altını bir daha çiziyorum bu durumun. Bu yıl “Esas şimdi Sanat Zamanı” sloganıyla pek çok etkinlikle ülkemizin çeşitli şehirlerinde kutlanacak. Her yıl dünyanın başka bir ülkesininde bu kutlamalara katılması sanatın bütünleştirici gücü işte. Geçen yıl Amerika ve Hindistan’ da ki kutlamalar unutulmazdı. Sanatın varlığıyla ortaya koyduğu temel mesajların yaşanacağı nice güzel yarınlara...
Nebahat KARYAĞDI 9.04.2019
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|