Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

BEN HALEN BODRUMA AŞIKMIYIM?

Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin, sanma ki geldiğin gibi gideceksin.
Senden öncekilerde böyleydiler, akıllarını Bodrum’da bırakıp gittiler.
Halikarnas balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı


Keyifle hiçbir yazısını kaçırmadığım sevgili Yonca Tokbaş’ın dikkat çektiği doğallık içeren yazısı, insanoğlunun bölgeyi nasıl yok ettiği, pisliği bölgeye uyumsuz binaları ile en son bugün de Ahmet Hakanın köşe yazısı ile içimden geçenler gün yüzüne çıktılar. ÇoştumJ

Ben aklımla birlikte kalbimi de bırakanlardandım. Nerde olursam olayım bir şarkıda bir sohbette, bir yazıda bodrum olsa ben kalp atışlarıma hakim olamazdım.

Çok küçüktüm aşık oldum Bodruma; Rahmetli eniştem deniz tutkunu Şahsuvar Güngör Bitez’deki arsalarına önce yazlık ev yapayım derken taş otel yapıp sıcacık İtalyan aileleri gibi işletmeye başladıktan sonra gönlünü kaptıranlardanım. Araba ile uzun yollar bitip, kaleyi gördüğümde, o meşhur köşeyi dönünce bitmiştim benJ.

Daracık sokaklarında araba ile zor ilerlediğimiz, beyaz kendine has dokulu evleri, mandalina ağaçlı bahçeleri, yerel sıcacık insanları, mavi boncukları bir ipe sıraladığımız ve hemen boynumuza takdığımız kaba ama çok şık duran kolyelerimiz ile salına salına dolaştığımız sokaklar.

İlk alkollü içkimi eniştem kendi elleri ile ikram etmiştir. Bodrum’da, ilk aşk, ilk heyecan ki sorma gitsin ray-ban gözlüklerini ağırdan çıkararak elimi sıkan enfes aşk, daha sonraları ilk kız kıza tatilim. Ve daha niceleri seneler seneleri devirdi Bodrum aşkım tüm hızı ile devam etti. Şükürler ile yol arkadaşım Oğlum ile birlikte devam eden seyahatlerimiz, anılarım, anlarımız. Paha biçilmeyen aşk.

Öğlen siestalarında asla kapılarını örtmeye gerek duymayan esnaf, hatta bir keresinde aldığım boncukları saysın diye uzattığımda sanki yanlış bir şey yapmışım gibi bakıp ne sayıcam ne diyorsan o doldurmuştu kağıt torbaya. Ben şaşkın o amca umursamaz. Şehirden gelen tecrübesiz benJ)

Hiç unutmuyorum; Büyük kuzenim o zamanlar yakışıklı genç delikanlı (şimdilerde 3 evlat sahibi iyi eş iyi baba bir dönemin belediye başkanı) . İş görüşmem var diyor, Bodrum merkeze inecek hazırlanıyor. Ben yine şehirden indim Bodruma misali şaşkın üstünde tiril bir gömlek altında şort …ay ben şok!!!! İstanbul da öylemi toplantı dedin mi kravat takım elbise. Peşinde ben o toplantıya ben merkezde çarşı gezmeye. İniyoruz, sözleşiyoruz şu kadar saat sonra postane önünde, hop arabayı bırakıyor ne kilitleme ne bir şey al sana bende yine şok!!!

Bakir koyları harikaydı, bazılarına karadan bile ulaşılmazdı tekne ile giderdik kimine ‘Kaderim gülsün’ ile kimine ‘Şah1 ‘ ile. Dağ tepe bol yeşildi diyemeyeceğim ama yinede şimdilerde olduğu gibi beton yığını zevksizlik numunesi bina dolu değildi. Rüzgarları alan yüksek tepelerdi insan eli değmemiş nefes alan alanlardı.

O dönemlerde yaşımızın da gece girebildiği 2 veya 3 bar - disco vardı. Tabi halen hafızalarımızda olan Halikarnas bunlardan biriydi ve alanında tekti. İlk girişimde çok heyecanlanmıştım büyüyorum ben diye. Kalp atışımı coşturan mekan ile birlikte gönlümü de kaptırmıştım. Çocuksu, masum, utangaç ‘ay elimi ne zaman tutacak’ diye iç geçirerek… Her şey gibi aşk da güzeldi, masumdu keyifliydi.

Bodrumun beyaz evlerini begonviller sarmıştı görsel olarak baktığınızda sizi nirvanaya çıkarırdı. Toprağa çıplak ayak bastığınızda arınırdınız.

Oysa şimdi, doğallıklarını yitirmiş korkunç görüntüler var. Evet hepsi çok lüks çok konforlu çok pahalı.

Bütün boş alanlar yağmalanmış evet evet tam karşılığı bu yağmalanmış durumda beton yığını. O bakir koylardan eser yok insanoğlu ayak bastı zira, lime lime ettiler canım mandalina bahçelerini. Rant uğruna, para aşkına, ben iyi bilirim davasına. Bodrum gibi enfes bir yöreyi şehir hayatına döndürdüler, şehirde ne yapıyorlarsa onu da taşıdılar yanlarında yazık oldu. Halen ilk dönemlerinde yapılmış mimarisi bozulmamış siteler, evler oldukça ben sevmeye devam edeceğim, o minicik kalan benim aşık olduğum hayallerimde hep yaşattığım Bodrumu koruyacağım. İşin komiği nedir biliyormusun? o milyar dolarlık evler yapılıyor belki 1 ay belki 15 gün oturuluyor zira tatiline yunan adalarında devam ediyor beyaz ege evlerinde salaş yerel bakir kıyılarda.

Ben Bodrum aşkımı halen saf, eski halleri ile yaşayacağım kime ne. Yeni olanlardan da bana ne!

Kimbilir belki insanoğlu yalın sade ama gerçek hayatın çok daha dinlendirici olduğunun farkına varır, yerel yerleri büyük şehirlere döndürmekten vaz geçer.

Eylül geldi ilk haftası geçiyor bile, güzel bir sonbahar olsun önce sağlık ve daima şükürlerle.

Hoşcakalın, hep sevgiyle kalın.


Perrin GÖKDEMİR ÜLKER
4.09.2019

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 













 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.