Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

AKDAMAR ASLA KİLİSE DEĞİLDİR

Akdamar Adası gibi 360 derece görüş alanı olan, insan yerleşimine uzak, genellikle tepelik yerlerde kurulan gök gözlem (Işık Kulesi!) yerlerine sonradan ortaya çıkan kilise kavramını yüklemek büyük tarihsel yanlıştır.

Son yıllarda turist gelsin diye birilerinin ayin yapmalarına izin verilen bu yerlerle ilgili halkımızı doğru bilgilendirmek gerekir. Aksi halde PKK adına konuşan birileri pervasızca çıkıp “Türkler buralara sonradan geldi, işgalcidirler” diyebiliyor. Onlara kendi adları (Kur-ata) nereden geliyor sormak lazım. Birazcık akıl yürütseler, KUR (Kürtçe Kurt) kök hecesinden hareketle Van Kalesindeki Serhaz’ın ordularında Atina seferine katıldıkları için kralın namı olan “erkek kurt”tan nam aldıklarını görürler. Serhaz’ın annesi Artemis de kadın ordular komutanı olarak Atina seferine katılmıştır. Medleri Darius, Persleri Kuruş temsil ediyordu. Pers (İran, sembolü güneş) kralı Kuruş birliği sağlamak için Med (Kolkhis, sembolü Hilal) kralının kızı Semiramis ile evlendi. Medler Ay Tanrılı Bereketli Hilal ülkesini temsil ediyordu, Persler ise Güneş Tanrılı Ahura Mazda ülkesini temsil ediyordu, birleştiler ve aynı zamanda bilim devleti olan Akhamenid uygarlığı ortaya çıktı. Persler ile Medler (Anadolu ile İran) kendilerine sürekli saldıran yağmacı ve köle taciri Atina - Roma oligarklarına karşı birleşip Akmenid devletini kurdular.

İşte bu büyük Oğuzlu uygarlığının muhteşem döneminin izlerini Van’da Akdamar adasında, Serhaz yazıtında ve onun askerlerinin benzetildiği Kurt adında görebiliyoruz. Ki, Serhaz’ın Samsun sikkelerinde başında Kurt başlığı, elinde tefiyle “kambasi” (baş göçek) resmedilmiş, annesi Artemis’in parasında ise dişi kurt Asena resmedilmiştir.

Artemis’in babası ise Akmenid İmparatoru Kuruş (Cyros) olup borç köleliğini yasakladığı ve kendi adına para bastığı, “Birliğimiz dirliğimizdir” diyerek Anadolu birleşik orduları kurarak Roma ve Atinalı saldırganlarla baş edebildiği için, Romalı ve Atinalı Yahudi tefeci korsanların hedefi oldu. İşte o büyük Oğuz beyi Kuruş ile Kur-t sözcüğü sesdeştir. Efes “Kuret”ler caddesinin adında ve Artemis Kütüphanesinde yine aynı isimleri görürüz.

Atina ve Roma ordularını MÖ.332’de helle’yen (birleştiren) İskender, Hellen ordularıyla Akmenid imparatorluğuna saldıran ilk komutandır, 3.Darius onun babasını öldürmüştü, o da Darius’un oğlu Serhaz’a ve annesine olan nefretinden, önce Efes’e saldırdı, Artemis kütüphanesini yaktı, yağmalamaya ve kütüphaneleri yakıp yıkmaya devam ederek gittiği Persepolis’te önce Serhaz’ın anıt mezarını yaktı, sonra Ahura Mazda inanışının kitabı olan Avesta’yı yaktı, hatta bu yüzden İran’daki adı “Lanetli İskender”dir.

Biz Türkiye’de bugün Büyük Kuruş’un bağımsızlık (egemenlik) sembolü olan parayı, Kuruş’u, üzerinden buğday başağını 2005 yılında yok etmiş olsak da, yaşatıyoruz. Kürtler de onun namını isim ve dil olarak yaşatıyorlar.

Akmenid dönemi Samsun sikkelerinde Serhaz’ı kurtbaşlı ve elinde tefiyle “kambaşı”olarak, annesi Artemis’i ise kadın ordular komutanı dişi kurt Asena olarak görüyoruz. Resim 1 – Resim 2

Biliyoruz ki Kürtçede Kürt diye bir sözcük yoktur. Bu isim, Serhaz’ın “Gur-Ata askerleri” anlamında kendilerinin dışında onlara verilmiş bir unvan olmalıdır. Eklemeliyim, Farsçada kutrun karşılığı “gork(i)”dir. Yani, Maksim Gorki’nin soyadı da“kurt”!

....

Gelelim Akdamar’a...
ASİMDER (Uluslararası Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği) Başkanı Göksel Gülbey sıkça Akdamar’da ayin yapılmasının yanlış olduğuna dair basın açıklamaları yapar. Son açıklamasının başlığı şöyle:
“AKDAMAR ADASINDAKİ KARA HAÇ İNDİRİLMELİDİR…”
(Yazımın ekinde bu dosyayı sunacağım.)

Yerden göğe haklıdır, eksik bile söylüyor. Kendisine katkı vermek üzere bu yazıyı hazırladım. Umarım ellerini güçlendirir.
Akdamar tarihte bir GÖK GÖZLEM EVİYDİ.

Burada, gün ışığının düştüğü noktayı ay, gün ve saat olarak belirleyebilen, ışığın hareketlerini andezit taşı üzerinde takip eden bir sistem geliştirilmişti. Antik Sümer (Mersi/Persi) bilim evidir ve Van’a göre batı (AK) yönündedir. Resim 3

Bazı kaynaklara göre Akmenid İmparatorluğunu sona erdiren İskender tüm gök bilim evlerini de yaktı yıktı. Nedenini ilerleyen satırlarımda okuyacaksınız.
Van Kalesindeki SERHAZ yazıtıyla gök bilim evlerinin bağlantısını kurarak başlayacağım. Van tarihi, Akmenid İmparatorluğu (MÖ.550-332) ve hatta SASANİ dönemini atlayarak anlaşılamaz. Çünkü onlar zamanında geometri ve uzay araştırmaları en ileri düzeye gelmişti. Bilim yapmak ibadet idi. Büyük astronomik buluşlarına imza atan Arier-kos, Hipar-kos gibi Oğuz (Kos) kökenli bilginler ve filozoflar yetişti.

Batılı tarihçiler kendi emperyal propagandasını yapmak için bu uygarlıkları yok sayarlar, sözünü etmezler. Örneğin, Roma kralı Valerian’ı yenen Sasani kralı Şapur'u (MS.240, Urfa) ve ünlü Atina seferini (serhat) yapan Akmenid imparatoru Serhaz'ı (Kserkses /Çerkes!) hiç sevmezler, anmazlar, yok sayarlar. Çünkü Atina ve Roma oligarklarının bu iki kralımızdan çok büyük kuyruk acıları vardı.

Akmenid döneminde SİRKAZYA kralı Koçari SERHAZ, Büyük Kuruş'un torunudur. Babası 1.Darius, annesi kadın orduları komutanı 1.Artemis’tir. Darius (Toros) ünlü Kolkhis (Med) krallarını yetiştiren Kaçar (Koçari) Hanedanının atasıdır. Anımsatayım, Kafkasya dağlarının bir adı da PERİA TOROS (Kurt Boğa) dağlarıdır. Serhaz’ın ünlü Atina seferinden sonra bölgenin adı Sirkasya oldu.

....

Gelelim Kolkhis’in Çarkıfelek gök bilim sembolüne...
Sirkasya'nın eski adı KOL-KHİS fonetik açılımda Oğuz Oguli demektir. Halkına EYZİLer denirdi. Kralın parasında EYZİ BEYİSİ yazar.
Kolkhis’in antik sembolü Güneş etrafında dönen çarktır. Ahlat kümbetlerinde ana kapının üzerinde bu sembolü görürüz. Bitlis minarelerinde de var.

Van çevresinde çok sayıda gök izleme merkezi (ışık kulesi) bulunmaktadır. Bunlara sonradan birileri geldi kilise dedi. Kubbelerinde, başının arkasında güneş dairesiyle bilim adamı resmi vardır, bunlar bize aittir. İsa'yı da aynı şekilde resmettikleri için, İsa’dan çok önceleri resmedilmiş bu figürlere de birileri bilmeden İsa dediler.
Samanyolu ya da Çarkıfelek dediğimiz GÖKSEL şekil bu antik yerlerin bize ait olduğunu gösteren en belirgin şekildir.

Bitlis’teki HELASİYE Medresesinin kapısında ve iç dekorlarında yine Çarkıfelek vardır. Buranın eskiden bilim merkezi bir okul, bir tür LİSE, olduğuna işaret eder.
Bitlis ULUCAMİ minaresindeki şekiller tadilattan sonra bozuldu, keza KUREYŞİ CAMİSİ’nin bahçesindeki sahabe mezarları tahrip edildi, caminin altında altın aramışlar gibi mahvedildi bırakıldı, cami viraneye çevrildi. Hazin bir yıkılış yaşıyoruz. Bizim tarihimizle baş edemedikleri geliyor aklımıza.

Eski düşmanlarımız sessizce geri geldiler, bizi tarihsiz köksüz bırakmak istiyorlar. Buralar eskiden Hristiyandı diyerek geliyorlar, büyük yalandır, Hıristiyanlık dünkü çocuk, biz kaç bin yılın uygarlıklarından geliyoruz... Bilge Serhaz’ların, Ariştarkos’ların torunlarıyız.
Değerli Göksel Bey kardeşimize içinde göksel semboller ve resimler bulunan bir ufak araştırma dosyamı gönderdim. Ahlat’ta ve Bitlis’tekilerle aynı göksel semboller Rize’de de var. Aşağıda Hemşin evlerinden çarkıfelek motifleri görüyorsunuz: Resim 4

Kolkhis’in atik sembolü budur, bayrak rengi Lacivert olup bilimin de rengidir. Lacivert renk için İran’da Türk Mavisi denir. Kobalt rengidir, fırtına mavisi tonundadır, Lapis Lazuri taşı da bu renktedir.

....

Van Kalesinde yazıtı olan kral Serhaz ve altın elbiseli Oğuz Oğlu...
Antik Kolkhis kralıdır. Kolkhis haritasının Kafkaslardan İç Anadolu’ya kadar ulaştığına dikkat etmenizi isterim: Resim 5

Kırşehir Caca Bey (Sasa bey diye okuyabiliriz) gökbilim merkezi bu haritaya giriyor gibi... Hacıbektaşi Veli’nin kucağındaki aslan ve dağ keçisi resimleri de giriyor bu haritaya, çünkü Rize’de halen birçok evin kapı üstünde dağ keçisi boynuzları vardır. Artemis’in de sembolüdür, Semerkant’taki Oğuz Beyler (Ozbeg) yurdunun da. Oğuz beylerinin antik mezarlarından çıkan eşyaların adını bile doğru söylemezler ki Türkler atalarını bilmesinler. İşte ALTIN ELBİSELİ ADAM... Karbon testleriyle MÖ.5 yüzyılda yaşamış olduğu tespit edilmiş. Yani Kral Serhaz’ın döneminde. Yani Akmenid İmparatorluğunun sınırları içerisinde ve aynı isimli OĞUZ bölgesinden, Uly Dala dedikleri ULU ATALAR’dan.
ISSIK KOL yazısını birileri kasten yanlış çevirdi diye düşünüyorum.

ALTIN ELBİSELİ IŞIK OĞLU diyemediler.
Oysa IŞIĞ, ESİĞ, İSİKA, SAKA bunlar bizim soldan okunuşlarımızdır, sağdan okuyuşta OĞUZ, OKHUS/KHOS, Oğuzi/Eyzi/ Khis de olur. İşte ISSIK KOL prensi, Korugan içinde bulunan genç Oğuz Oğlu prens, tam da Akmenid İmparatorluğunun OĞUZ Bölgesinde (Oğuzbegistan ilinde) ortaya çıktı. İmpartorluğun sınırları Çin’e kadar uzanıyordu, hatta MÖ.5 yüzyılda yaşayan Konfüçyüs’ün ve Laozi’nin fikirlerini etkileyen Akmenid filozofları olmuştur şeklinde yazan kaynaklar mevcuttur.

Adını koyarken, nedense Altın Elbiseli Oğuz Oğlu’nun başındaki Çift Dağ Keçisi sembolüne bile bakmamışlar... Resim 6

Dağ keçisi bilinen en eski Türk sembolüdür, Rize’de Portakallık mahallesindeki dede evimin merdiven başında bile durur. Bu mahalleye dik bir tepeden bakan SİRAHOZ tepesinin adı, ki, gök gözlem kulesi olabileceği tahmin edilen antik izler taşımaktadır, Serhaz ile sesdeştir. Mahallemizin geçmişi Bağdat’tan gelen bilim adamlarıyla ünlüdür. Sirahoz tepesi, tıpkı Akdamar gibi 360 derece her yöne açık bir tepedir. Bilir bilmez konuşan birileri bu tepede kilise vardı demeye başladılar, endişem odur ki buraları da Akdamar’a çevirirler. Altın elbiseli Oğuz Oğlu’na isim verenler, elbisenin ve mezardaki diğer buluntuların her bir yerinde görülen Pars sembollerine de belli ki bakmamışlar. Pars sembolü bugün Alan ülkesinin bayrağında duruyor! ASİMDER başkanı Göksel Beyin yazısında sözünü ettiği Kafkas kökenli ALAN’lar (Osetya, Oğuz-ata-yeri) ile bağını kurmak için bu bilgi gerekiyor, açıklamak istiyorum. Bayraktaki semboller önemlidir.
Maalesef Osetya yurdu bölündü ve bu semboller de yok ediliyor. Resim 7

Güney Osetya bayrağında görebildiğimiz kadarıyla çok küçük halde çarkıfelek var. Göksel Çark sembolünü seçmek zorlaştı. Neyseki PARS duruyor. Sesdeş kelimeler dökülüyor dilimden; Pars, Parsi, Farsi, Salmani Farisi, Pers, Persi, Mersi /Sümer...

Alan ülkesi demek, yedi dağın geçit verdiği derelerinden altın akan Al Analılar ülkesi demektir. Ama artık bölündü ve çok hazindir, Kuzey Osetya bayrağında artık Pars da yok, 7 tepe de yok, kutsal çark da yok!

Ankara Arkeoloji Müzesinde bizzat gördüğüm Işıkoğlu Kurganı afişinde bir yanlış adlandırma daha gördüm. Mezarın bulunduğu bölge ULY DALA’yı “Ulu Bozkır” diye çevirmişler. Oysa Ulu Atalar diye çevirmek gerekirdi. Çünkü, son harf R konuşurken düşer. Konuşulduğu gibi yazılmış. Özbekistan ile Rize şivesinin benzerliğini bildiğim için söylüyorum. Rize’de eskiler ULU değil ULY(İ) der. Andon’dan yukarı köylerde, Hemşin’de, R harfi genellikle çıkartılmaz, düşer.

Ulu atalar diyarına bir de HORASAN deriz; Kor-as’lar. S/T dönüşümüne göre, Kuruş’lar, Kuret’ler olur. “Horasan erleri” deyiminin kökenindeki Kuruş’un askerleri...

.....

Öneriyorum...
Van Kalesindeki yazıtta, “Ben Darius’un Oğluyum” diyen kralımız Serhaz’ın babası kimmiş acaba diye merak edenler şu adrese bir bakıversinler. Ben yanlış çevirmiş olabilirim, lütfen kendiniz çevirmeyi deneyiniz.

www.thoughtco.com/king-darius-the-great-117924

Darius the Great (550 BCE–486 BCE) was the fourth Persian king of the Achaemenid Empire. He ruled the empire at its height, when its lands included much of West Asia, the Caucasus, as well as parts of the Balkans, Black Sea coastal regions, North Caucasus, and Central Asia. Under Darius' rule, the kingdom stretched to the Indus Valley in the far east and portions of north and northeast Africa including Egypt, Libya, and Sudan.

..........

Ve, yazımı bitirirken...
AK DAMAR için son bir fonetik analiz yapacağım.
Uygur’un da Akmenid sınırları içerisinde olduğu dönemde, bildiğimiz yön gösteren mıknatıslı alet olan pusula Uygur'da bulunmuştur ve pusuladaki yön adlarından biri AK’tır, batıyı işaret eder.
Kuzey: İşareti EKSİ, rengi Kara.
Güney: İşareti Artı, rengi Kırmızı
Doğu; rengi Mavi
Batı; rengi Beyaz, AK

. Örnek için: Akdeniz BATI DENİZİ, Karadeniz Kuzey Denizi demektir. Karadeniz’in antik adı EKSEİNOS olup, açılımı “eksi yonisi”, bugüne taşırsak Yönü Eksi Deniz’dir.
Ve... DAMAR; DAM-AR
DAM: Kubbe, ışıklı gök (dam).
Gökte ışıklar, ŞAM, SAM'AN ve Saman-Yolu çıkar karşımıza.
DAM-AR... Ari/Yeri, Öğüri (önü!)
Yani, Işık Yeri; Damar
AK-DAM-AR: Batı Işık Yeri

Görüldüğü gibi Akdamar aslında adanın adıdır, insan yerleşim yeri bile değildir. Adaya bu adı veren insanoğlu aslında gök bilim evinin yerini tarif etmektedir.

Sonuç: Akdamar asla kilise değildir, muhtemelen Akmenid İmparatoru Oğuzoğlu Serhaz tarafından kurulmuş, ŞAMANİ bilge atalarımızın GÖK BİLİM Yeridir.

Canlarım, böyle biline, böyle anlatıla!
Atatürk’ün dediği gibi, akıl ve bilim yolunuzu hep aydınlatsın!


Mahiye MORGÜL
1.12.2019

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 


Resim 1

Resim 2

Resim 3

Resim 4

Resim 5

Resim 6

Resim 7
 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.