EVDE KAL… CORONA VAR…
Büyük dev bir ekran, salon dolu, elinde patlamış mısırları, içecekleri herkes yerine oturuyor, salon kararıyor ve film başlıyor.
Konusu; Çin’de başlayan seyahat edenler ile birlikte dünyanın her yanına aniden yayılan bir virüs. Taşıyıcı olduklarını bilmeden temas ettiklerini de hastalandıran insanlar, panikler, ölümler, korku.
Film içimi daraltıyor çıkmak istiyorum, yerimden kalkıyorum salondan acık havaya adim attığım anda bunun bir film olmadığını hakikaten içinde yaşadığımızı fark etmem çok zaman almıyor.
Hiç aklıma gelmezdi, film olarak izlediklerimizi 7 den 70 e birebir yaşıyor olmak...
Dünya isyan etti, insanoğlu, yani bizler öyle hoyratça bencilce mahvettik ki doğayı , yaşam süreçlerini, kardeşliği aile yapılarımızı, örf adetlerimizi. Hiç anlamadık uyarıları görmedik, görmemezlikten geldik.
Hani bu ülkeye kızıp ‘çeker giderim’ diyenler var ya hadi git bakalım dünya sarmalandı bu meret ile. Ha yalıda, köşkte oturmuş servetine servet katmışsın ha bir odalı barakada... Herkesin aynı olduğu farkların kıymet yitirdiği noktadayız.
Dünya şuan tek yürek olmalı ne mevkii ne şaşaa bomboş, partiliyoruz, eller havaya, ister ekmek arası 10 tl ister bir gecede 10000 durdu yapamazsın.
Böyle belirsizlik ve evde kal çağrılarına rağmen bir aymazlıkla cehalet ile davranana şaşkınımı.
Başkalarını düşünmüyorsan bu senin yaradılışınsa bile, kendinide mi düşünmüyorsun a şalşal.
Halen menfii, halen oturduğu yerden konuşan ne boşboğaz var, kirli yollardan para kazanmaya çalışan kolonya fiyatlarını yükselten stok yapıp karaborsa satan... Bu süreci akıllanmak arınmak olarak değerlendirebilsek keşke.
Endişeli ve korkuyor olabilirim, bir yandan da yüreğim var gücü ile bahar olmasa da yaz gelecek bu süreç bitecek diyor, demek istiyor. Mis gibi deniz kokusunu, yemyeşil çimenleri açan renkgarenk çiçekleri daha da iyi algılayacağız başaracağız diyor.
Bol köpüklü kahveler yudumlanırken şükredeceğiz sahip olduklarımıza sağlığımıza. CÖ den önce hesapsızca harcadığımız zamanları, arsızlıkları hak etmediğimiz kazançları adil olamadığımız anları, gösteriş budalılığını, değmeyen etiket meraklarını bırakmış olacağız belki de bu sürecde kendimize dönüp dinlediğimizde kendimizi. CS si sevgi dolu, iyilik bilen doğaya saygılı sade bir hayat kimbilir belki hayal değildir.
Laptopumun ekran kartını yakan koca dev adamı da belki affederim… Yazılarımı yazdığım arşivim hepsinin orda olduğu bilgisayarım maalesef kullanılmıyor, yayın yönetmenimin hünerli ellerinde düzelecek göndereceğim bu ayki yazım. Bu endişeli ama yarına umutlu günlerde bizim evdeki günlük akışda bu. Evde kal da bize çok faydası oldu, gelen kilolar, yanmış bir bilgisayar ve dertlenmeyen koca dev adam.
Bir sonraki yazım dilerim güneşli günlerde olacak ve komik hikayeler ile olacak, nasıl olmasın eve tıkarsan sokak kızı irmayı kavgada çıkartır adamda yer. Kalın sağlıcakla umutla sevgiyle.....
Perrin GÖKDEMİR ÜLKER 7.04.2020
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|