Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

20.YÜZYIL BİZ NERDEYİZ?

Hazırmısınız? Öyle doluyum ki daldan dala geçebilirim şimdiden affolaJ

Sabit fikirli insanlara; sabit fikir insanların en büyük düşmanıdır, değişiyor dünya, hayat bizler. Sabit fikir insanın en büyük hapishanesidir. İleriye götürmediği gibi bizi devamlı aşağıya çeker ve yalnızlaştırır. Bu aldığım minik not hedef yakınım değildir:))

Kaç yaşındasınız? Olduğunuz yaşa kadar neleri çok severek yaptınız? Neleri sevmeseniz de yapmak zorunda kaldınız? Şuan bulunduğunuz yerden memnunmusunuz, yoksa durup kendinizi dinlediğinizde ‘’şimdiki aklım olsaydı’’ dediğiniz şeyler varmı?

Elbet vardır, benim var gayet açık ve net. Ama pişmanlık duyduğum değil, hayat sizin ile harmanlanmış her olay her insan, sizi bu günlere olgunlaştırarak getiriyor. Daha akıl kullanarak yapardım, yapmalıydım dediklerim var. Korunaklı biraz pamuk helva kıvamlı bir çocukluk geçirince, üstüne titreyen ailen, imkanları el verdiğince önümde olanlar, güzel ve nezih bir çevre aynı senin ailen gibi aileler ve yaşıtların. Yaşlar ilerledikçe zannediyorsun ki hayat hep böyle nazik insanlar, kibar davranışlar, anlayış. Maalesef öyle olmadığını kavrayana kadar tökezliyorsun, canın acıyor, yaşamda aniden oluşan beklemediğin kayıpların iş hayatı, derken seni günün gerçekleri ile buluşturuyor. İnandığım bu yolları alırken hayatına giren iyi kötü değişik her insan yaşanan her olay seni adım adım büyütüyor, geliştiriyor bir bakıyorsun hayatın içinde dalgalarda yüzercesine sende yol alıyorsun, çabalıyorsun emek veriyorsun ki buda seni sen yapıyor. Bazı adımları yanlış atsan da kendi kişiliğin, süreçte oluşan gücün devreye giriyor ve dimdik devam ediyorsun.

Bu satırların sonunda hadi gelin avaz avaz; ‘’Sil baştan’’ı söyleyelimmi? temmuz gecesi mesela bir gün batımında veya dolunayda Şebnem Ferah ne güzel söylüyor, bayılıyorum vallahi. (kahkaha efekt burada)

Mutluluk; artık çok eminim kendin başarabilirsin mutluluk ne satın alınabiliyor ne başka biri tarafından size sunuluyor. İkinci şahısların sadece size bunu oluştururken yardımı dokunabiliyor. Bunlarda sizi aşağıya çekmeyen dostluklar, paylaşılan anlar, iyi ve güzel duygular. Siz istemedikçe maalesef mutluluk gökten kafanıza düşmüyor. Haaaa yaratmak oluşturmak ta çok kolay değil haklısınız bakın bunda da. Etrafınızda bir çok olumsuzluk, yaşananlar ,bir türlü şükür ile hareket edemeyenler var ise görmemezlikten gelemiyorsunuz neydi ama asıl olan zoru başarabilmek.!

Kendi kendinize kaldığınızda kafanızdaki sorunlara, sorulara cevap buluyormusunuz? O gün yaptıklarınızın muhasebesini yapıyormusunuz? Bir anlık kızgınlıkla veya mutluluk ile yaptıklarınız, yapamadıklarınız? Pişman olduklarınız tüh yapsaydım dedikleriniz? İyilik yapıyormusunuz mesela? Birilerini sevindiriyormusunuz? bu paralar harcayarak milyonlar dökerek alınan hediyelerden değil. İçten, kalpten yapılanlardan önemsediğinizi hissettiren.

Geceleri uykuya rahat dalıyormusunuz, sahiden iyi uyuyabiliyormusunuz? Başınızı yastığınıza koyup derin temiz mutlu uyku? Ya uyandığınız da; mutlu heyecanlı, gün içindeki yapılacak işlerin akışını programlayarak? Yoksa gözünüzü açtığınız anda bir üşengeçlik, yataktan kalmama isteği ile mi gözlerinizi açıyorsunuz? Çoğumuz aslında bir sele kapılmış gibi akıyoruz bir nehrin içinde, bazen bıkkınlıkla bazen boş vermişlik ile, bazen de nereye yöneleceğimizi bilmeden. Tüm bu süreçte yani nehirdeki akışta kanosunu çok bilinçli hayata asılarak kumanda edenler var ki işte onlar mutluluğu kendi içlerine yerleştirmişler, azgın dalgalara meydan okuyanlar. Zoru başararak.

Biri der ki; nerden buldun onu arayıp duruyorum. Diğeri der ki; kendim yaptım. Nerden buldun diye sorulan; Mutluluktur, kendin inşaa edersin.

Dünyamız çok değişik bir süreçten geçiyor uzun zamandır, bitmiyor, bitmiyor. Ne olduğu hakkında türlü teoriler olsa da, ortaya atılan senaryolar yalan yanlış haberler, her kafadan çıkan söylemler. Fakat ortada bir virüs ve bundan ölenler var. Her neye inanıyorsanız da inanın ama ortada ölüm var.

Mart ortasında ilk vaka ile Ülkemizde de var olduktan sonraki süreçte hemen okullar kapandı, birçok iş yeri ya kapandı ya çalışmalarını en aza indirdi vs. bunları hepimiz biliyoruz takip ettik ediyoruz.

Ben ve benim gibiler süreçte birçok şeyin anlamsız olduğunu daha da fark ettik, içsel yolculuklar ile sakin ve sade hayatlara yöneldik ki zaten uzun bir süredir Dünya can çekişiyor hoyratça kullanılmaktan. Evlerde olduğumuz, nispeten hayatların durduğu dönemlerde doğa huzur buldu kendini yeniledi, kuşlar seslerini daha güçlü duyurdu hatta hava kirliliği bile oldukça alt sınırlara geriledi her sabah keyifle dinlediğim Power fm ve havayı koklayan adam bunları söyledi.

20.yüzyılda dünyanın yaşadığı bu olay ‘’covid19’’ hepimizi bir akıl yolculuğuna çıkarır diye düşünüyordum, tabi ki çıkardı da ama huylu huyundan vazgeçmedi kötü hep kötülüğü seçti. Bu süreçte hep menfii cümlelerle saldırdı, hiçbir işe yaramadığı gibi işlerini yapmaya çalışanlara da çelme takmaya çalıştı, türlü kötü senaryoları servis etti adı kötüydü işte asla değişmeyen kötülükle beslenen sadece kötülükle hayatta durabilen.

Hepimizin birlik olup bu illetten kurtulmak için emek vermemiz gerekirken inat ile ahmakça direnenler ile uzuyor bu süreç, sağlık için çalışanlar bu yüzden hayata veda edenleri hiç düşünmeden. İnsanoğlu akıllanmadan devam ediyor.

Ve 20.yüzyılda halen çocuğa, hayvana, kadına saldırı halindeyiz, vahşice acımasızca. İnsanlığa sığmayan görüntüler ile. Okumuşlukla, okumamışlık ile asla bağlantılı olmayan akıl durduran. Herkes yanlış yapabilir, hatasız olunur mu bir elin parmakları birbirine benzemiyor, aynı aileden doğup büyüyen kardeşler birbirine benzemiyor ak ile kara gibi zıt olunabiliyor. Bende kızıyorum, bende aynı fikirde olmayabiliyorum yeri geliyor çok da kızgın olabiliyorum ne hayvana ne çocuğa ne bir insana zarar vermiyorum. Velev ki o noktaya kadar geldi kızgınlığım, ortamı hemen terk ediyorum. Bu kadar basit bu kadar kolay, bir insanın damarına basmak, olayı uzatmak Allah kimseleri o noktaya getirmesin ama öfke, kin, nefret ve can acıtmak çok ama çok tehlikeli. Bırak, bırak terk et. Kimseye de yarar sağlamıyor. Arabaya bağlanan zavallı köpekcik ,ipe asılan kedicik, ceo olmuş bir adamın kıskandığı küçük yeğeninin yüzüne planlayarak attığı kezzap, öz be öz kızının önünde bıçakladığı eski karısı, ünlü isimli insanların sergilediği olaylar ve binlercesi olmamalı, olmamalı, olmamaları.

Hayat aslında çok basit zorlayan zorlaştıran biziz. Gelişen dünya dediğimizde geldiğimiz nokta çok acımasız, çok yorucu. Bizi içine çeken çark çok tehlikeli maalesef o çark hızlı dönüyor hırpalıyor yıpratıyor. Etiketler, harcamalar, gösterişler, para kudurdukça kuduruyor.

Egolarımız, önyargılarımız, korkularımız, paranoyalarımızdan sonradan görme hallerimizden, etiketlerden sıyrılmadıkça böylede kalacak.

Hadi biraz sevgi aşktan olsun yazının kapanışı; hayatımda var olan ve çok sevdiğim Aslan burcu doğumlularım iyi ki varsınız, hep var olun aşk ile sevgiyle hayatıma kattığınız tüm güzellikler ile. HAPPY BIRTHDAY LION.


Perrin GÖKDEMİR ÜLKER
12.07.2020

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 











 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.