XANTHOS ve TERMESSOS ANTİK KENTİ
Merhaba okurlarım,
Yazılarımı geciktirdiğimin farkındayım. İşlerimin yoğunluğundan dolayı olduğunu belirtmek ve siz okuyucularımdan özür dilemek isterim. İnternet ortamında bir arşiv olması adına, sizlere zaman zaman ülkemizdeki tarihi yerlerle ilgili bilgiler aktarmak istiyorum. Bunların birçoğunun önünden geçmemize rağmen yeterince tanıtılamadığını düşünmekteyim. Bu yazımda Antalya şehrimizdeki iki antik kentten bahsedeceğim.
XANTHOS ANTİK KENTİ
Xanthos, Kınık olarak da anılan Xanthos (Arnna), Fethiye-Kaş yolu üzerinde, Fethiye’ye 46 km. uzaklıkta, Kınık köyünün yakınındaki Esen çayının ayırdığı Muğla-Antalya il sınırındadır. Kınık Köyü'nün hemen yanından Xanthos harabelerine çıkılıyor.
Xanthos Antik Kenti Tarihi
Dağlık Likya eyaletinin en eski ve en büyük kentidir. Xanthos ırmağının vadisinde kuruludur. Kent, Likya bölgesinin idari ve dini merkeziydi.
Xanthos da tarihi M.Ö. 8. yy'lara dek dayanan tarihi ile Likya eyaletinin en büyük şehridir. En büyük özelliği içinden Xanthos Çayı'nin geçmesi. Xanthos'un bir başka özelliği de Pers istilasına karşı dirençleri tükenince önce kadın ve çocuklarını öldürüp sonra tüm şehri ateşe vererek intihar etmeleridir.
Bu kıyımdan kurtulan 80 aile ve başka yerlerden gelen göçmenlerce kent yeniden kurulmuştur. Fakat 100 yıl kadar sonra çıkan bir yangınla Xanthos tekrar harap olmuştur. Buna rağmen yeni bastan kurulan kent, bati dünyası ile kurduğu iyi ilişkiler sonucu uzun süre önemli bir merkez olarak varlığını sürdürmüştür.
I.Ö. 429 yılında Atina'lıların vergi istemelerine karşı çıkan Xanthos'lular kentlerinin tamamen harap olmasına neden olacak bir savaşın içine sürüklenmişlerdir. I.Ö.333 yılında Büyük İskender’in bölgeye gelmesinden sonra büyük ölçüde Helenlesmislerdi. Bu dönemi, I.Ö. 309’daki Ptolemaioslarin egemenliği izlemiştir. Sonraları, I.Ö. 197’de Suriye Kralı III. Antiochus’un eline geçen kent parlak bir dönem yaşamıştır. I.Ö. II. yüzyılda Xanthos, Likya Birliği’nin başkentidir. I.Ö. 167’de bağımsızlığına kavuşan Xanthos, I.Ö.42 yılında Romalılar tarafından işgal edilmiş, kentin batısındaki Likya Akropolisi yıkılmış, kent halkı kılıçtan geçirilmiştir. Bu olaydan bir yıl sonra, Roma İmparatoru Markus Aurelius kenti yeni baştan imar etmiştir. Bizans döneminde piskoposluk merkezi olan Xanthos, yöreye Arap akınlarının başlamasıyla I.S.VII. yüzyılda terk edilmiştir.
TERMESSOS ANTİK KENTİ
Termessos, Türkiye’nin en iyi korunmuş antik şehirlerindendir. Antalya çevresindeki antik kentlerin en ilginçlerindendir. Antalya’nın 30 kilometre kuzeybatısında Korkuteli ilçesinde yer alır. Antalya - Burdur karayolunun 11. km.'sinden Korkuteli yönüne dönüldüğünde 14 km. sonra Termessos işaret levhası görülür. Buradan Termessos'un uzakliği 9 km.'dir.
Toros Dağları üzerinde 1050 m. yükseklikte kurulmuş bir Pisidya kentidir. Denizden ortalama yüksekliği 200 metre olan Antalya dağları çevresindeki travertenlerden 1.665 metre yükseklikte, Güllük Dağı’nın tepesinde doğal bir platform üzerine kurulmuştur. Doğal ve tarihi zenginliklerinden ötürü Güllük Dağı Milli Parkı kapsamına alınmıştır.
Güllük Dağı’nın dik yamaçları ise Güver Uçurumu ve tipik Akdeniz bitki örtüsünün yanısıra soyu tükenmekte olan hayvanları da barındıran özel bir bölgedir.
Termessos Antik Kenti Tarihi
Roma ve Grek kentlerinin aksine, Antalya'nın kuzeyinde geniş düzlükler meydana getiren traverten basamaklarından sonra yükselen Torosların Güllük Dağı yamaçlarında yer alan antik Termessos şehrini, Anadolu'nun yeşil ırkı olan Solymler kurmuştur.
Tarih sahnesinde bu şehirle ilk karşılaşmamız meşhur Büyük İskender kuşatmasıyla bağlantılıdır. Bu olayla ilk ilgilenen ve Termessos’un stratejik önemini kaydeden eski tarihçilerden biri olan Arrianos, şehri kuşatan başa çıkılamaz doğal engellerden dolayı şehrin küçük bir birlikle bile savunulabileceğini belirtmiştir. İskender, Pamphylia’dan Frigya’ya geçmek istemişti ve Arrianos’a göre Frigya’ya yol Termessos’tan geçiyordu. Gerçekten de, daha alçak ve kolay geçitler varken İskender’in neden o kadar sarp olan Yenice geçidini tırmanmayı seçtiği hala tartışma konusudur. Perge’deki düşmanlarının İskender’i yanlış yola gönderdiği de söylenir. İskender, Termessosluların kapattığı geçidi geçmek için oldukça çaba ve zaman harcamıştır ve bu sinirle geri dönerek Termessos’u kuşatmıştır. Muhtemelen Termessos’u zapt edemeyeceğini bildiğinden, İskender hücuma geçmemiştir fakat bunun yerine kuzeye doğru yürümüş ve öfkesini Sagalassos’dan çıkarmıştır.
M.S. 319’da İskender’in ölümünden sonra, generallerinden biri, Antigonos Monophtalmos, kendisini Küçük Asya’nın hükümdarı ilan etmiştir ve esas destekçisi Pisidia olan rakibi Alcetas ile savaşmak için hazırlanmıştır. Antigonos Monophtalmos’un kuvvetleri, 40.000 piyadeden, 7.000 süvariden ve ayrıca sayısız filden meydana gelmiştir. Bu üstün nitelikli kuvvetlerin hakkından gelemeyen Alcetas ve arkadaşları Termessos’a sığınmışlardır. Termessoslular, onlara yardım etme sözü vermişlerdir. Bu sürede, Antigonos şehrin önüne gelmiş ve burada kamp kurarak düşmanının kendisine iade edilmesi için çabalamıştır. Yabancı bir Makedon uğruna şehirlerinin felakete sürüklenmesini istemeyen Termessos yaşlıları Alcetas’in iade edilmesine karar vermişler ancak genç Termessoslular verdikleri sözü tutmak istemişler ve bunun dışına çıkmayı reddetmişlerdir. Yaşlılar, Alcetas’i bırakma niyetleriyle ilgili bilgilendirmek amacıyla Antigonos’a heyet yollamışlardır. Savaşa devam etmek için yapılan gizli bir plana göre, Termessoslu gençler şehri terk etmeyi başarmıştır. Yakında tutsak olacağını öğrenen Alcetas, düşmanın eline verilmektense ölmeyi tercih etmiş ve kendini öldürmüştür. Yaşlılar, Antigonos’a Alcetas’in cesedini yollamışlardır. Üç gün boyunca cesede her türlü eziyeti yapan Antigonos, daha sonra cesedi gömmeden bırakarak Pisidia’dan ayrılmıştır. Olanlara kızan gençler, Alcetas’in cesedini geri almışlar, saygı içerisinde gömmüşler ve anısına bir güzel bir anıt dikmişlerdir.
Bir sonraki yazımda buluşmak üzere iyi haftalar diliyorum..
Asım BİLGİLİ 7.02.2009
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|