DUVARIN ÖTESİ
Sabahın soğuğu elleriyle üzerimize basıyor. Pedalların daha hızlı dönmesi için dua ediyoruz. Az sonra bisikletlerimizle ormanın ıssız derinliklerindeki terk edilmiş eski binaya vardık. Sinan, ben ve susam. Kuzgunun çılgın taklalar atarak dün bana bahsettiği duvar resmini görmeye gidiyoruz..
Sonunda koca tablonun önündeyiz. Gizemli resmi bir süre izledik merak ve heyecanla. Köşelere detaylara takıldık ilgi ile. Resimde her şey harmanlanmış gibiydi bugünden ve geçmişten. Hep aynıydı. Zulüm acımasızlık. Sevginin, inancın, merhametin üzerine çöreklenmiş hırslar. Kısacası bu dünya! Saldırgan, yok eden tek bir kuleden emir veren. EGO. Kara bir yağmur gibi yağıyordu sana, bana, büyüğe, küçüğe, geçmişten bugüne ve geleceğe. Az sonra metruk binanın içinde yaktığımız kamp ateşinin başındaydık.Yanımızda getirdiğimiz kahvaltılıkları gagalarken sıcak sohbet iyi geliyordu hepimize. Yola çıkma vakti geldiğinde geri dönüp duvar resmine şöyle son bir kez daha baktım. Dünya karşımda duruyordu.
Bisikletleri bıraktığımız duvarın dibinden alıp geri dönüş yoluna attık kendimizi. Binanın tepesinde kasırga gibi dönüp duran irili ufaklı bir sürü karga, çığlıklar atarak bizi uğurluyor gibiydi adeta. Heybetli bahçe kapısından geçip dışarı çıktık. Kapının üzerinde onca geçen zamanın hışmına uğramış paslı tabelada şöyle yazıyordu. Allah korusun......
Doğan ÜR 23.03.2009
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|