BAHÇE SERGİLERİ…
Her yıl belli dönemlerde çeşitli konularda sergiler düzenlenmektedir. Fuarlar ve özellikle İzmir fuarı her yaz bu konuda damgasını vurur. Bahçelere ilişkin de kapalı alanlarda da olsa İstanbul başta, büyük kentlerde fuar düzenlenmekte, ancak bahçe sergisi yönünde ülkemizde henüz bir girişim bulunmuyor. Yanlış bir söz belki burada yapılan demek istedim. Çünkü yine ismini anacağım hocamın Prof.Dr.Yüksel Öztan ve ekibi yıllardır uluslararası bahçe sergilerinde Türk Bahçesini sergilemekte ulusumuz adına - Münih (1983), Liverpol (1984), Osaka (1990), Ingolstad (1992), Tayland (2006) Resim1-2. Hocamız uluslararası bahçe sergileri yarışma jürilerinde de yer almakta ayrıca ve ödüllerimiz de var. Zoru başarıyorlar… Ülkemizde de birgün ulusal ve uluslararası bahçe sergisi düzenleyecek düzeye gelebiliriz umuyorum.
Bu sergilerin amaçlarından biri bozulmuş alanların (taş ocakları, maden ocakları, çöp depoları, vb) düzenlenerek ülke doğasına katılması. Yani bir doğa onarımı çalışması… Belli bir süre katılan ülkelerin bahçe düzenleme örnekleri sergilendikten sonra, bitiminde alan park olarak sürdürülüyor, isteyen ülke sergilediklerini bırakıyor. Almanya, İngiltere, Avusturya, Japonya, Tayland bu ülkelerden… Muhteşem görüntüler sergiliyorlar.
Yapısal eleman/elemanlar yanısıra ülkeleri simgeleyen bitkiler sergileniyor ve yarışıyor. Bizim de ödüllerimiz var ama ülkemizde, önemsenen birçok ödülle yarışamıyor, bilen pek olmuyor nedense. Oysa bitkiler parçamız, yok etmek için çabalarımız sürse de… Her kaybolan bir bitki organlarımızdan birer kayıp gibi aslında… Zamanla kupkuru bir dünyada insan yaşamının ne önemi kalacak bilmiyorum. Bitki kaybı, iklim değişimi su kaybı, su kaybı bitki türü değişimi ya da kaybı… Bu döngü sürer gider dünya var olabildikçe…
Çoğunluğumuz ne tür bitkilerimiz bulunduğunu bilmez, pek öğrenmekte istemez işine yaradığını düşündükleri dışında. İşe yarayanlar da artık yok sayılır. Doğal ürünler kayboluyor ya da kayboldu. Eski sebze ve meyvelerimizin tadı var mı sizce? Ben pek bulamıyorum. Üreticilerimiz de eski tohumları bulamıyormuş! Genleri bozuldu saklamadık/saklayamadık.
Ormanlarımız da aynı. Artık kerestemizin çoğunu yurtdışından getirir olduk. Kestik yerine dikmedik, kesecek miktarımız kaldı mı bilmem, kalanlar ise çok değerli ve pahalı artık. İsteğimiz de artınca dışarıdan şimdilik getiriyoruz, ya sonra? Japonya aslında hep dışarıdan alıyor, ülkesindeki ormanları tahrip etmiyor yüzyılları düşünerek…Biz ise erken başladık kaybetmeye hele yeniden ağaçlandırmak yerine yapılaşmaya açtığımız ormanlarımızı. Gelecek korkumuz yok bugünü yaşarken ne güzel değil mi?!!
Nereden nerelere dolaştım yine. Bahçe sergileri insanlara bitki sevgisini yansıtabilir, ruhlarında bu sevgiyi olgunlaştırır belki diye düşünüyorum. Rengarenk bir dünya içerisinde gezerken ebeveynler çocuklarına bazı güzellikleri anlatabilir, varlığın ne olduğunu, geleceği tanımlayabilir, yok etme zevki yerine, 4Y nin gerçeğini yani "Yap Yoketme Yüzyıllarca Yaşasın"ı (önceki yazımdan) ruhlarına işleyebilirler. Zira bitki, hayvan ve buna bağlı insan sevgisi böyle gelişiyor…
Dolu dolu yaşam dileklerimle…
Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM 6.04.2009
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|