Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

MÖ.64’DE RİZE KALESİ

VE DAĞLARIMIZIN PRENSESİ SARI KIZ

Tarihçi Cassius Dio’ya göre, Apsis/Aspet yöresindeki kaleler MÖ.64’de hâlâ Büyük Bedri’ye bağlı idi ve Pompey’in Roma garnizonuna teslim olmuyordu. İkizdere, Hepta-kometiler’de (Hepsi da Kom-atalı) 1800 Roma askerini öldürdüler. Orada yaşayan halk en savaşçı olanlardı ve onlar ormanda savaşmanın ustası idi, delibal tuzakları kurarak düşman askerlerini önce sersemletiyor sonra kafalarını kesiyorlardı.

Antik tarihçilere göre, burada sahilde bir kale vardı, orası Kainon Khori idi. Yani kralın Kayini’nun At Ahiri idi demek istiyorlar. Trabzon tarafındaki insanlar ona “Sinor Kalesi”, sınırın öte yanı’nda kalanlara da, yani Rizelilere de Diani’ler diyorlardı. Öteyandakiler Roma’ya vergi vermeyen, Halk/Kolk uşakları, Kolkhis bölgesinin insanlarıydı.
“Diyani halkı yamaçtaki mahalleye yaslanan o kaleye Mahalle Kale” derdi, diyor o kitapta.
Kale Mahallesi adı hala kullanılır. Büyük Bedri’nin batıdaki adlarından biri olan Diyani-Zeus adıyla bağını burada anlatmayacağız.
Kralın kaynanası Sitare kemençe (harp!) çalardı, ailesi varlıklı değildi. Büyük Bedri büyük sevdası Emine’yi isteyeceği zaman kaynatasına armağanlar gönderdi. Kayın-atası önce inanamadı, “Bunların hepsi benim mi?” diye sordu. “Hepsi senin, hepsi senin” cevabı alınca hepsini yükledi atına, “Hepsi benim, hepsi benim!” diye bağırarak şehirde dolaştı. (Rize’de halen, sonradan varlıklı olana söylenen benzer bir söz vardır.)
Kralın 40 yaşlarındaki kızı Sare/Sarı Bacıana hasta idi. MÖ.64’da babası Büyük Bedri, Kırım’a doğru çekilirken hasta kızına bakması için ona doktor tahsis etmişti. Sarı Bacıana, İkizdere yaylalarında bakılıyordu, MÖ.64’de artık iyileşmişti. Latin yazarlar onun adını Drypatina (Dori/ Zori/Sarı Paci Ana) olarak yazdı.
Sari Bacı (Sarıkız), 64 baharında yukarı Başköy (Rizedağ Basgoi) kalesinin düşmek üzere olduğunu öğrendiği zaman, Giresun’da annesi Emine gibi, yağmacı Romalılar kendisini ölü veya diri kirletmesinler diye, koruması (aynı zamanda doktoru) ve kale komutanı Men-ophi-li-os’dan (Pan Abalı-us, daha yakın söyleyişle Abalı Osman’dan) kendisini öldürmesini istedi.

Sarıkız’ın, en yüksek dağa çıkıp orada ölüme (Hak’ka) yürüdüğünü tahmin etmek zor değildir. Babası da Kırım’dan haber salmış, esir olmaktansa ölmelerini, nasıl öleceklerine kendilerinin karar vermesini istemişti. Cesedini bile ele geçirmemeliydiler. Bu ölüm kalenin dışında, uzak ve yüksek bir dağda olmalıydı. O dağ, muhtemelen Rize Potomya’ya çok yüksekten bakan Kible dağıdır. Bu dağlarımızın eski adlarından biri Anabasis/ Anabacısı’dır. Bu dağların adı ile prensesin adı Sarı “Bacıana/Anabacı” sesdeştir.
Abalı Osman önce Sarıkız’ı, sonra da kendisini kılıçla öldürdü. Töre gereği hadım idi ve o da öldüğünde “günahsız” Hâce-eri/Koçari idi.
Bu ölüm, Sarıkız ve Sarı Gelin gibi türkülerle ve efsanelerle çok örtüşen ve gerçek bir prensesin masal kahramanı olmasına yakışan bir ölümdür. Günümüzde, Sarıkız efsanesini yaşatan, ona koç kurbanlar kesen Kazdağlılara Ağaçeri denir ve bu ad Koçeri/Hâce-ri ile sesdeştir. Azerbaycan’dan Erzurum’a kadar tüm Peria Toros dağları boyunca Sarı Gelin türküsü söylenir, Artvin’de Sarı Kız halayı oynanır.
Oğul Eksimitros (Kuzeyli/Eksi Bedros) Euksi-yan’da Kırım’ı yönetiyordu. Eksi; Uygur pusulasında kara renkle gösterilen “kuzeydeki” anlamında, eksi-yön’dür. (Karadeniz’in MÖ.1.Yüzyıl haritalarındaki adı Pontos Eukseinos/ Eksiyan-su’dur. Burada, İkizdere’li Ekşioğulları’nın atasoy/soyata kökenine ulaşıyoruz!
Eksi/Kuzeyli Bedri’nin oğulu/uşağı/Bedros’tan Kırım halkı şikâyetçiydi, halkını soyuyor, Romalı Lukullus’a pahalı hediyeler vererek sadece kendi tahtını koruyordu. Lukullus’a Roma tarihinin “hiç savaşmadan en çok ganimet toplayan” ünvanını verdirendi. Kırım halkı ondan bıkmıştı. Babası Büyük Bedri, Zir Kale’den, Fırtına Vadisinde ilerleyerek Kırım’a geçti ve kendi halkına zulmeden oğlunu öldürttü. Kendisi de intihar edecek, Kırım’da iki kızı, Kıbrıs gelini Nyce ve Mısır kralına nişanlı Mitridatis de tıpkı Sarıkız gibi yağmacı Romalılar tarafından kirletilmemek için intihar edecekti. (MÖ.63)
Bazı kaynaklarda, Büyük Bedri, Rize kalesinde teslim olan karısı Sitare’yi cezalandırmak için ondan olan oğlunu Kırım’da öldürdü diye yazar, bu olanaksızdır. Çünkü, Kırım kralı olan oğlunun ölüm tarihiyle (MÖ.66), annesi dediği Sitare’nin teslim olma tarihi (MÖ.64) arasında 2 yıl fark vardır. Ayrıca, kraliçe emine Giresun’da ölmüş, yaşlı annesi Sitare Rize’dedir.
Rize dağlarında MÖ.65-64 kışı boyunca savaş devam etmişti. Rize’de direnen askerlerin çoğu İkizdere dağlarına çıkmış, Erzurum üzerinden gelmekte olan yağmacı Pompey’in garnizonuna karşı dağlarda mevzilenmişler, 1800 Roma askerini öldürmüşlerdi. Direnmeden teslim olmak diye bir şey yoktu.
Büyük Bedri’nin ilk eşi olan Emine, kralın gençlik sevdası olduğuna göre, ölümlerinde yaşları birbirine yakın olmalıydı. Büyük Bedri 69 yaşında Kırım’da öldüğünde, Kraliçe Emine de yaşça ona yakın olmalıydı. Bu durumda, 60 yaş üstünde görünen Kraliçe Emine için “Pompey’in garnizonuna direnmedi, teslim oldu” demek, ona haksızlık olacaktır. Onu korumaya çalışırken 1800 Roma askerini safdışı edenlerin içinde onun yeğenleri, torunları, yakınları ve akrabaları mutlaka vardı.
Yazar Murat Arslan “Roma’nın Büyük Düşmanı Mitridates VI Eupator” kitabında, s.482-483, Rize Mahalle Kalesinin nasıl yağmalandığını değişik kaynaklardan karşılaştırarak anlatır:

“Sitare Tonika, Pompeius’a, Mitridates’in önemli miktarda para ve paha biçilmez hazinelerini sakladığı yeri gösterdi. Romalı general, Sitare Tonika’ya ve oğluna bir şey yapmayacaklarına söz vererek, hazineden dilediği eşyaları almasına izin verdi. Mithridates’in kıymetli hazinelerinin saklı olduğu Yeni Yer (=Kainon) olarak adlandırılan kale (Mahalle Kalesi) de Pompeius tarafından alındı. Surların bir bölümü bir daha kullanılmaması için tahrip edildi ve kalenin içindeki su kuyuları dolduruldu. Burada Mithridates’e ait dokümanlar ele geçti. Bunlar arasında kralın not defteri bulundu. Bunlar arasında kraliçe Monime’ye yazdığı aşk mektupları, bazı Romalılarla gizli mektupları, kendisi, dostları ve eşlerinin rüyalarını yorumladığı kâğıtlar ve kendi buluşları olan ilaç tarifleri bulundu.”
Rize Kalesi için, Tokatlı tarihçi Strabon’dan (İsitor Pan) bir dip not var:
“Burası sarp ve mahfuz bir kayaydı. Tepesinde bol su çıkan bir kaynak, eteğinde de bir nehir ve derin bir yar yer almaktaydı. Kalenin inşa edildiği kaya o kadar yüksekti ki; neredeyse buraya erişmek imkânsızdı. Ayrıca kalenin etrafındaki arazi o kadar ormanlık, o kadar dağlık ve susuzdu ki, yüz yirmi stadialık (bir ölçü) bir alan içinde düşmanın burada kamp kurmasına olanak yoktu. Bu bakımdan Mitradates’in kıymetli hazineleri burada muhafaza ediliyordu.”

Büyük Bedri’nin Monime’ye yazdığı aşk mektupları, kraliçenin kendisine yazılmış mektuplar olmalıdır, ki onları saklamıştır. Bu mektuplar şu anda Roma müzelerinde Rizeli meraklılarının gidip onları okumasını beklemektedir.
“Monime” adını, Kâzım Mirşan’ın Etrüskçe (Ön-Türkçe) okuma yöntemiyle, sağdan sola dizilen tamgalar şeklinde Mo-ni-me, EM-İN-OM görerek okursak EMİNEM çıkar.

Rize’nin Eminem’li türkülerinin bolluğu ile örtüşen bir durumdur.
Sabahdan gôrdum seni, cok beyaz geldun bağa
Konakta mı beyidun, oy oy Eminem, gûnes calmadi sağa
Parmağunda yuzukle, kolunda bilezukle
Oy sağa dolanayim, oy oy Eminem, nedu bu gûzellukle

Murat Arslan’ın kitabındaki aile çizelgesine baktığımızda Emine kralın ilk eşidir. Bu evlilikten olan iki kızını krallarla evlendirmiştir. Kleo-Patra (Kuli-Bedri, Bedire, Bedriye) Armenia kralı Büyük Dikran (Korbula’nın yaktığı antik Silvan, direniş kalesi Tigranakarta şehrinin kurucusu) ile evlendi, ondan oğlu kral Bedros’tur. Diğer kızı Latika Furtuna ise Kuman-gene kralı 1.Mitridates Kallinikos ile evlendi, ondan olan oğlu Büyük Antiokos’tur. Anası Oğuz/ Anti-okos heykeli, Nemrud dağının batı terasında, babasının, annesinin ve dedesi Büyük Bedri’nin arasındadır.

“Bedriye pencereden şahin şahin bakayi…” türküsü bu arada sahibini buldu!
Bir ağıt türkü de Sivas’tan;
“Dün gece yatarken gaflet halimle
Bugün Eminem’in düşünü gördüm
Çayıra oturmuş mendil elinde
Ağlamış gözünün yaşını gördüm”

Bütün Sarı Gelinlere, Emine’lere, Bedriye’lere, Sare’lere ve Bedrin aslanlarına saygılarımla…


Mahiye MORGÜL
11.05.2009

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 

 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.