KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİNİN ORTASINDAKİ
OĞUZ ANALI ÇOCUK
Başbakan Bakü’de; “Elini Rusya’ya değil bana ver …”
Cumhurbaşkanı Erivan’da; “Elini Rusya’ya değil bana ver …”
Sanki, Breht’in Kafkas Tebeşir Dairesi oyununa konu olan Kafkas hikayesi tekrarlanıyor; tebeşirle yere çizilen dairenin ortasında bir çocuk var, biri “annesi benim” deyip bir kolundan, diğeri “hayır asıl annesi benim” deyip diğer kolundan çekiyor…
Tarih boyunca Kafkas uşağının/çocuğunun iki kolundan çekişenler hep olmuş. İnanılır gibi değil, bu hep tekrar etmiş. Çünkü sömürgeci batının düşü, burayı ele geçirmek, Anadolu’yu arkadan kuşatmak, yedi vadisinden altın tozları akan Altın Post buraya, Oğuz ata yurduna konmaktı.
Kafkasların bir adı da Zirkasya’dır. Sir-kas; Dor/Zor/Zir-Oguz, Serhaz, Serkes, Çerkes. (Sirhas, Sasani/Zaza ve İran prenslerinin de adıdır.)
Buradan, darda olan bütün Oğuz boylarına H’Zir gibi yardıma koşulurdu. Bu “yardıma koşma” kültürünü yok etmek gerekiyordu, o nedenle sömürgeci Doğu Roma efendileri ilk kiliseyi MS.405’de, İran Sasani devletine bağlı Gürcü kralı Gopaz eliyle açtı. Gürcü halkı, Kral Gopaz Hıristiyan oldu diye, Şaman-Oğuz kültürünü öyle hemen terk etmedi, direndi ve bu yüzden batıya çok göçler oldu.
Bu arada belirtmeliyim ki, Kafkas halkının ata kültürü olan Şaman direniş kültürü ile örtüşen bir inanış olan İslam dinini kabul etmesi, Hıristiyan Roma saldırıları karşısında doğal bir süreç olarak gelişti. Sanıldığı gibi Anadolu ne Türkleştirildi ne de Müslümanlaştırıldı, bu iki kavram bu toprakların ata kültürü olan Şaman-Oğuz kültürünün doğal devamıdır. Şimdi konu başlığımıza dönelim.
Kafkasya’da Roma’ya bağlı bir kral ve ona taç giydiren kilise, o demekti ki, gövdesi Asya’da olan bu halkı bir kolundan tutup Hıristiyan batıya çeken bir işbirlikçi kral vardır.
Gürcüler, daha sonra da Çin-Uygur asıllı prens Libarit gibi işbirlikçi komutanlar gördü. Bu Libarit’i Hıristiyan sömürgeci batı pek sever, çünkü Uygur’dan aile hazinesini kaçırarak Gürcistan’a gelmiş, Hıristiyanlığa geçmiş, krala taç giydirme rütbesini almış (papaz olmuş!) çok zengin birisidir. İnternette Libarit hakkında bilgi ararken ilginç şeyler buldum; Selçuklu beyi onu Hasankale’de esir almış ve Bizans’a elçi göndermiş. Sonra Bizans adına Horasan’a elçi gitmiş… Sonrası daha karışık:
“Selçuklu devletinin kurucusu Tuğrul Bey (1037-1063)in amca oğlu Azarbaycan hakimi İbrahim Yınal ve Aran (Gence-Karabağ) hakimi Kutalmış Bey başbuğluğunda bir ordu ile 1048 yılı yazında, Orbelli Libarit Bey kumandanlığında Bizans ve müttefikleri ordusunu, Hasankale’deki meydan savaşında yendi, Selçuklular Liparit Bey’i esir aldı.
Libarit Bey önce Selçuklular adına Bizans’a elçi gönderildi, daha sonra da Bizans heyeti ile Horasan’a gitti. Horasan dönüşünde Kral IV Bagarat‘a (1027-1072)karşı gelerek, kollarını bağlatarak Bizans’a gönderdi. Ardanuç başta olmak üzere bölgeyi 5-6 yıl yönetti…”
Liparit’in diplomasi trafiğine bakar mısınız?
Karmaşık ilişkiler yumağında bir Kafkasya var tarihte. Bugün de benzerini yaşıyoruz. İşte Karabağ’ın işgali, Rus askeri orda, Rusya hem Ermenistan’la beraber hem Azerbaycan’la. Türkiye, ABD ve AB, hem Ermenistan’la beraber hem Azerbaycan’la. İran, hem Ermenistan’la beraber hem ABD’ye karşı. Gel de çık işin içinden.
Bugün dairenin ortasında çekiştirilen çocuklardan biri de Armenia’nın Gregoryan halkı. Bu halk da Hıristiyan olmadan önce Şaman-Oğuz inanışlıydı. Domuz eti yememek, koç kurban etmek dahil, birçok Oğuz töresini yakın zamana kadar devam ettirdiler. Suryani/Zoraniler hala domuz eti yemez. Bu Kafkas halkları Oğuz töresine bağlı olmanın acısını hep yaşadılar, Katolik Roma ile hiç anlaşamadılar.
Haçlı seferleri sırasında Selçuklu beyi Alpaslan’ın yanında yer alan Gregoryan Ermenilerini Katolik Roma hiç affetmedi; 2.bin yılda onların yüzünden Hıristiyanlık Asya’da ilerleyememiş, Selçuklu beyleri o sayede Anadolu’ya girebilmiş, Cenevizli Yahudi korsan kalelerinden ve Hıristiyan yağma ordularından Anadolu temizlenmişti.
Kafkas Ermenileri, işte o tebeşir dairesinin ortasındaki çocuktur: Gerçek annesi Şaman-Oğuzludur, Pan/Pagan’dan Ur olan Ar-Men’dir, inanışı Gregoryan’dır. Ermeni diasporasının durumu onlarla aynı değildir, diaspora, tıpkı zengin Uygur prensi Liparit gibi, başkaları için çalışır, Gregoryan olanlar da bunu bilir.
Şimdi bizim başbakan Bakü’ye acaba kimin elçisi olarak gitti?
Dairenin ortasındaki uşağ A’zer/Hazer/H’zır uşağdır. ABD kendine çekmek istiyor, Rusya kendine. Peki bizim başbakan ne tarafa çekmeye çalışacak?
Başbakanımızın daha önce gittiği ülkelerde yaptığı parlamento konuşmalarını anımsayacak olursak, bize bir fikir verebilir:
1-Kırım Parlamentosu konuşmasından:“Duyuyorum ki sosyalizmi özleyenleriniz varmış, özelleştirmeye karşı çıkıyorlarmış. Sakın öyle bir şey aklınıza getirmeyin…”
2-Bosna Parlamento konuşmasından:“Duydum ki kamu işletmelerini özelleştirmeye karşı çıkıyormuşsunuz. Biz de kamu işletmelerimizi satıyoruz…”
Azerbaycan Parlamentosunda bundan farklı ne diyecek?
1942’de İsmet İnönü’nün Dışişleri bakanını (adını unuttum) Kırım’a ne için elçi (haberci) gönderdiğini bilenimiz var mı? Fatih Altaylı’ya bilen birisi bunu anlatmalı, çünkü iki haftadır 1942’de Kars sınırında sığınması kabul edilmeyip geri çevrilen ve gözümüzün önünde öldürülen Azeri Türklerini anlatıp duruyor. Azeri kardeşlerimize “bize güvenmeyin” mesajı veriyor.
Altaylı’nın bilmediği bir şey var. 1942’de, İnönü’nün elçi göndermesinden sonra 2.000 Kırımlı Türk askeri Kızılordu’dan ayrılıp Nazi ordusuna geçti. İnönü’nün ne haber saldığını bugün bilmiyoruz ama sonuç buydu. Hatta, Naziler yenilince vatan haini konumuna düşen 2.bin Kırım Türkü Sibirya’ya sürüldü. Nazi ordusuna geçmek istemeyen Türkler’in durumunu bu arada düşünebiliyor musunuz? Kafkas Tebeşir Dairesinin ortasındaki Türkler…
Kırım belgeleri açılmadıkça, Kars’taki o acı olayı, “Nazi ordusuna katılmak istemeyen Kafkas Türklerinin başına gelenler” olarak anlatabilmek, galiba Fatih Altaylı’yı aşar, …
Emperyalist batı, Kafkasya’daki OĞUZ ANALI ÇOCUKLARIN kollarını oyana buyana çekiştirmeyi bırakırsa, biz, Asyalı Oğuz Analı kardeşler birbirimizle mis gibi geçinir gideriz!
Emperyalist batı, çekin kanlı ellerinizi üzerimizden!
Mahiye MORGÜL 12.05.2009
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|