Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

BANDIRMA VAPURUNDAKİ

1919’da Samsun’a Çıkan 18 Kahraman Dedemizi Saygıyla Anarak!

Bugün, 2009’un 19 Mayıs’ında yeniden Cumhuriyet mitinglerine ihtiyaç duyuyoruz. 1919’un 19 Mayıs’ında Samsun’a çıkartma yapan Atatürk’ü ve 18 Türk subayını düşünüp, “Bir daha gel, gel Samsun’dan” diye türküler söylüyoruz.

Bize o muhteşem Türk devrimini armağan eden o güzel insanlar, kurdukları Cumhuriyeti ayakta tutmak için nelere göğüs gerdiler, biz acaba ne kadarını biliyoruz?
Defalarca suikasta uğradılar, hatta 1925’de Atatürk’e suikast planlamakla bile suçlandılar. Ortada yapılmış bir suikast yok, sadece planlandığı bir kayıkçı tarafından ihbar edilmiş, tek belge de bir kayıkçının yazılı ihbarı. Belli ki tertip! (Ergenekon tertibine malzeme olan haham Tuncay’ın polisteki mülakatını anımsadınız!)

1925 suikast tertibinde suçlananlardan biri de Kazım Karabekir Paşa’dır. Kızı Timsal Karabekir hanımefendi 17 Mayıs akşamı Teketek TV programında anlattı. Suikast tertibinin muhbiri olan “kayıkçı” idam kararını duyunca mahkeme reisine “Hani beni öldürmeyecektiniz” demiş… (O zamanlar tetikçileri zaman aşımından salıvermek yokmuş!)
Kayıkçı muhbir, suikasttan sonra listedekileri Yunanistan’a kaçıracağını söylemiş. Yunan’ı denize döken asker Yunan’a teslim mi olacaktı? İnandırıcılığı bu kadar sıfır olan bir ihbara itibar ettiler. Ama bu sözle kayıkçı da tutuklandı. Kendisini kullananları ele vermemeliydi, çabucak idam edildi. (Emperyalizmin mafya gibi öldürtme huyu vardır; örneğin J.F.Kennedy’i öldüreni de öldürdüler.) 1925 İzmir suikast tertibinde tutuklananlar, ilginçtir, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan o kararlı heyetin içindeki en itibarlı Osmanlı subaylarıydı. Bir de onları Anadolu’da bekleyen Kazım Karabekir paşa. Bu büyük insanların başına gelmedik iş kalmadı.

Örneğin, Adanalı Mehmet Arif Paşa’nın suçu çok büyüktü; Atatürk’e çok benzerdi, bazen dublörü olurdu. Çok becerikli, gözü pekti. Savaş sırasında ayı oynatıcısı köylü rolünde düşman saflarına sızar bilgi toplardı, adı ondan “Ayıcı” kaldı. 1925 suikastı tertibinde Atatürk’e haber bile verilmeden apar topar idam edildi.

Tertipte, “Bir çay içmeye polise kadar gideceğiz” diye götürülen Kazım Karabekir Paşa’nın evinden 90 torba el yazması belge götürüldü. Büyüttüğü 6 bin yetimin adres ve adları da gitti tabii. O belgeleri götürmek amaç idiyse, maksat hasıl olmuştu! (12.dalgada götürülen ÇYDD belgelerindeki burslu gençlerin listesini anımsadınız!)
Kurtuluş savaşı yazışma belgeleri bu tutuklanma bahanesiyle yok edilen Karabekir Paşa, daha sonraki yıllarda tuttuğu notları iki nüsha yazıp bahçede torba içinde toprağa gömerek sakladı, o sayede bugün kızı Timsal Karabekir onları kitap olarak basabildi. Söylediğine göre, o notların basılmaması için yıllardan beri ne engellerle karşılaştığının öyküsü ayrı bir kitap daha eder. Kurduğu yetimhanede, 4 bin Türk ve 2 bin Ermeni, toplam 6 bin yetim çocuğu büyüten Karabekir Paşa, çocuklarına “Türk Yılmaz” gibi kendi bestelediği marşları öğretip çocukların çaldığı bandoyla söyletirken, yedirip yatırırken, okuma yazma öğretirken, ödev olarak “CUMHURİYET 1919” yazdırırmış. (bkz.www.kazimkarabekirvakfi.org.tr)

Karabekir Paşa, 19 Mayıs 1919 günkü günlüğüne de “Bugün Samsun’a indiler” diye not düşmüş. Erzurum kongresini de düzenleyen kendisidir. Bunları bir arada düşürsek, çıkaracak çok ders vardır. Bu insan nasıl olur da Mustafa Kemal’e suikast düzenlemekten tutuklanır? (Ortada yapılmış ve başarısızlığa uğramış bir suikast yoktur, sadece bir kayıkçının ihbar dilekçesi vardır. Belli ki kendisine dikte ettirilmiştir!)
Aynı heyetten, Atatürk’ün en yakın arkadaşı Refet Bele, İzmir suikast tertibinden birinci derecede suçlananlar arasında… (Belli ki su uyuyor İngiliz gizli servisleri uyumuyordu.)

Samsun heyetinde başına tuhaf işler gelenlerden biri de Kemal Doğan Bey’dir. Adana cephesinde Ermeni çetelerini ve Fransızları alt edendir. 1941’de en ordunun en tecrübeli ve en yüksek rütbeli subayı idi, korgeneraldi. 2.Dünya savaşı batı sınırımıza kadar geldiğinde Trakya’da görev başındaydı. İsmet İnönü onu pasif bir yere çekti, istifa ettirip Ağrı milletvekili yaptı; bu işte bir tuhaflık var gibi…

Samsun heyetindekilerden, Atatürk’e suikastla suçlanmamış arkadaşları da türlü zanlar altında bırakıldı. Örneğin, heyetten doktor subay İbrahim Tali Öngören; bir yandan tifüs aşısı üzerinde çalışıyor, bir yandan İngilizlerin çıkarttığı Kürt Sait isyanını teftişe gidiyor… Ve internette bunları ararken, 1935’lerde Trakya’dan Yahudileri İstanbul’a sürdürdüğü üzerine onu suçlayıcı bir yazı ile karşılaşıyoruz. Çok enteresandır; Avrupa’dan Yahudiler Türkiye’ye kaçarken biz Yahudilere zulüm ediyormuşuz!? (Tali Öngören Hem Kürt düşmanı hem Yahudi düşmanı olmakla karşı karşıya bırakıldı!)
Halkın kafası al üst edildi, yanlış bilgilendirme bombardımanı altında kaldı, çapraşık bilgilerle zihinsel kaos yaratıldı; bu, yenilen emperyalist batının üzerimize açtığı psikolojik savaştı. Devrimin öncü kadroları böyle suçlamalarla halkın gözünde itibarsızlaştırıldı, en yakın arkadaşları Atatürk’ten uzaklaştırıldı ve Atatürk yalnızlaştırıldı. Ağır hasta halinde bile, son dileği olan, İnönü ve Karabekir paşayı görmek ve onlarla helalleşmek isteği yerine getirilmedi. Peki ya bugün?

1919 Mayıs’ından 90 yıl sonra Atatürk’e ve Cumhuriyete bağlı olmanın bedeli aynı değil mi?
Atatürk’e yakın olmak, Atatürkçü olmak, Cumhuriyetçi olmak suç! Ankara Tandoğan’da dün, 17 Mayıs 2009 günü, yüz seksen bin kişi bu suçu işledi! Yani, dün Samsun’a yüz seksen bin kişi çıktı!
90 yıl önce Atatürk ile birlikte Samsun’a çıkan ulu dedelerimiz;

Mustafa Kemal ATATÜRK,
Refet BELE,
Kazım DİRİK,
İbrahim Tali ÖNGÖREN,
Mehmet Arif AYICI,
Hüsrev GEREDE,
Kemal DOĞAN,
Refik SAYDAM,
Cevat Abbas GÜRER,
Mümtaz TÜNAY,
İsmail Hakkı EDE,
Ali Şevket ÖNDERSEV,
Mustafa Vasfi SÜSOY,
Muzaffer KILIÇ,
Arif Hikmet GERÇEKÇİ,
Üsteğmen ABDULLAH,
Üsteğmen HAYATİ,
Kâtip Faik AYBARS,
Kâtip Memduh ATASEV,

Ve onları Erzurum’da karşılayan Kâzım Karabekir Paşamızı,

Saygı ve şükranla anarak… Işıklar içinde uyuyun!...


Mahiye MORGÜL
19.05.2009

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 

 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.