AZİM ENGELLENEMEZ AMA…
Doğru yönde gelişmiş azim engel tanımaz, tanımamalıdır. Bu konuda bir yaşam gerçeği olarak Abdürrahim’in öyküsünü paylaşmak ve bundan sonra yapmamız gerekenler için bir bakış oluşturmak istiyorum.
Fakültemizde zorlu koşullarda okumanın sonucunda azmin göstergesi olarak dört yılda diplomasını almaya hak kazanan bu pırıl pırıl öğrencimiz, nasıl bir zorlu yolu başarıyla tamamladı derseniz, kısaca özetleyeyim. Onun gibiler için yapabileceklerimizin önemini vurgulamak ve özellikle mesleğimizin gereklerinden birisini de anımsamak, anımsatmak amacıyla….
Dört yıl önce üniversitemizin yeni yerleşkesinde, deprem sonrası hızla tamamlanan beş katlı yapıda, bütçe kısıtları nedeniyle asansör yapılamadığından koltuk değnekleri ile katları tırmanarak dersleri takip eden orman mühendisi adayı, son yılına başarıyla erişti ancak bu kez bacaklarının artık taşıyamaması ile tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Son yılı tamamlamak azminde olan bu öğrencimiz yurtta kalıyordu ve oda arkadaşları (biri benim öğrencim) onun azmini biliyorlardı ve bana dile getirdiler. “Babası arabasını verecek biz getirip götüreceğiz ama merdivenlerden nasıl içeri alacağız” diye. Sınıflar giriş katında ama birkaç basamaklı dış girişte sorun olacak, çünkü baştan bir rampa da düşünülmemiş, herkes her zaman sağlam ne de olsa! Günün birinde herkesin engelli olabileceğinin en güzel örneği bu arkadaşımız, bizi ancak harekete geçirdi ve ani bir kararımı onaylatmam ile işe başlandı ve yeni döneme kadar merdivenlerin yanına gecekondu tarzı bir rampa yapıldı. Hala bir asansörümüz yok ama rampamızın yanına kadar araba ile ulaştırılan ve kendi sandalyesine aktarılan Addürrahim, son yılını tamamlayabildi. Ancak sandalyesi ile girebileceği genişlikte kapısı bulunan tek personel tuvaletini kullanarak! Sınavlarının bittiği gün veda için yanıma geldiğinde diploma törenimizde bulunmasını ve azmin engel tanımadığını örneklemesini istedim kendisinden ve bu yazımı yazdım.
Evet, azim engel tanımıyor ama… Eski yıllarımızda engelli diye evden çıkarmadığımız / çıkarmaya korktuğumuz, çıksalar da binbir güçlükle işlerini tamamlayabilen / tamamlatabildiğimiz her yaş grubundaki insanımız artık daha da içimizde, hem de çeşitli başarılarla, ne mutlu. Artık kentlerimiz de daha iyi gelişiyor ama, yine ama!, çoğu kez öncelikle yapmamız gerekenleri unutuyoruz. Özellikle peyzaj mimarları olarak üzerimize çok iş düşüyor. Öğrencilerimize her proje çalışmasında kendimi bir engelli olarak göstererek çalışmalarını yönlendiriyorum ama, ya uygulamalar!… İşte en önemlisi. Örneğim bunun için… Sonradan yapmaya çalıştıklarımız ne kadar konforlu ya da estetik olarak katılıyor ortamına?
Yine her özel gün gibi engelliler günü ile kutladığımız günü iyi değerlendirelim ve bir günlük engelli olup, bulunduğumuz yerleşimi gezelim en önemli tüm ulaşılması gereken yerleri dikkate alarak. Özellikle teknik çalışmalara imza atanlar için bu dileğim öncelikli. Her yerde her zaman bulunmayabilirler denilse de bu insanlarımız, bulunduklarında / bulunmaları gerektiğinde ne olabileceklerini her zaman düşünmeliyiz değil mi? Bunun yanısıra her an engelliliğe yol açabilecek dikkatsiz çalışmalardan (bir genç kızı yaşamdan kopma noktasına getiren çatıdan düşen inşaat malzemeleri, açık bırakılan rögar kapakları, kopup yenilenmemiş basamaklar,vb…) uzak kalmamızı sağlayacak bilinç oluşturabilmek geleceğimizle…
Sağlıklı yaşam için doğayı ve en büyük ayrılmaz parçası insanı sev, sevdir…
Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM 25.06.2009
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|