Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

BİTKİLER VE YOLLAR

Yol deyince akla neler geliyor acaba?

Dünyada yaşamın başlangıcı ile bizleri ve tabi ki tüm hareketli canlıları bir yerlere, bir şeylere ulaştıran en önemli iz/izler değil mi?

Yol herkes için farklı bir anlamda demek ki!

Ormanda doğan, ağaçlar arasında aralayabildiği boşluğu kullanmayı öğrenir öncelikle,
Çölde doğan içinse, her yer yoldur yanmadan yürüyebildiğinde,
Tarlada doğana, ekinler arasında zarar vermeden geçilebilen izdir,
Kentte doğana ise, koca yapılar arasında kalan kanaldır,
Köyde doğan içinse, istenen yerde yapılan evlerin arasındaki çamurdur belki de,
Dağları aşar, ovaları geçer, denizlere kavuşur, su üzerinde yelken açar yol,
Hiç bitmeden uzar, uzanır gider,
Kararlıysa insanoğlu çizer yolunu.

İşte en önemlisi! insanoğlu yolu açar ama kırdan kente gelince yol bakımlılık ister, kibar olmak ister, taşıdıklarının hızına uymak ister.

Kırda yolun geçişinde doğayı bozmamasıdır kural ve onun koşullarına uyulur. Nasıl ki dağda doğaya uyup dönerek çıkarsak zirveye yılankavi, varsa hele, bir de yemyeşil orman arasından, hem onu yok etmeden, hem de güzelliğini hissederken, gelince ovaya düz bir çizgi ile kolay geçilir ama ya çölse ya da çöl gibiyse kavrularak güneş altında…Gelince kente hepsini unutur yapılar arasında kalan boşlukları betona terk eder, bir de kaldırımları otomobillerle süsleriz. Oysa istediğimizde biraz olsun yeşili, çoktan kaybetmişizdir yaşanası toprağı. Yine de zorlarız koşulları ve kaldırımlar ile refujlere (varsa) dikmeye çalışırız doğadan kopabilecek bitkileri… Asfalt, beton, gaz, toz derken bir de vandallar çıkar karşılarına. Asılırlar dallarına, dayarlar istediklerini, ilan ederler tüm sevdiklerine sevilecekleri. Demezler ki onlar da can ve yaşayan organizma kentte, beklerler canan. Gölge etmek için ordalardır ama “gölge etmeyin başka ihsan etme” diyen yine onlardır. Basarız geçeriz düzeltirler deriz, suya hasret bırakırız yine de direnirler…Ancak bir de bakarız ki, artık size bakamıyoruz diyenler, yerlerine geçeceği sanılan hem de ışıl ışıl yanar döner boncuk olanlarını getirirler. Nasıl olsa kentten bitkiler çoktan çok uzaklara kaçmıştır. Çocuklarımız bilmez, tanımaz manavdaki sebze, meyve ya da anne babalarının binbir güçlükle evlerinde varlıklarını sürdürmeye çalıştıkları kap içine hapsolmuş bitkiler dışındakini.

Yollar nerelere uzandı, oysa benim sözüm “önce ulaşım mı?, yoksa yapılaşma mı?” olacaktı. Hala tam çözmüş değiliz diyorum. Yolu açmak değil öncelikle kullanılır hale getirmek değil mi doğrusu? İşte Bolu tüneli! Yıllarca açılamayan ama açılınca da çok kısa sürede başa dönen. Örnek bol ülkemizde. Alıştık ya da alıştırıldık. Önce yol, gelecekle paralel olmadıysa baştan, sonra getirsek te önceki yazımdaki gibi gecekondu, olur erken. Bir kerede iyi yapıp yıllarca rahat etmek mi? Yoksa her kere herkese iş bulmak mı? Ben henüz çözemedim. Çözenin de bulunduğuna pek inançlı olamıyorum.

Bitkiler ve yollar başlığına uydum mu bilmem ama hareketsiz canlılar bir de kaçamamaktan, tercih kullanamamaktan muzdarip olunca yararından çok zarara da yol açabilmekteler. Örneğin, bazı ağaçlar kök yerleşimi bulamazsa bir aracın üzerine yatabilmekte, kaplamaları kaldırmakta, dikenli ise bir çalı refujde, araçlara yazı yazabilmekte, hele tellerin geçtiği kaldırımlarda büyüyen ağaçlar ya elektriksiz, telefonsuz bırakmakta ya da tepeden kesilerek şekilsizleşmeye boyun eğmekte. Bazense kesmeye kıyılamamış bahçedeki ağaçlar, yol genişletmelerinde ortada mezar var oyunu oynamakta…

Evet daha birçok örnek çevremize bakınca hepimizin dikkatini çeker de yenilerini eklemekten kaçınırız. Bazen çok seviyoruz ağaçları, çalıları, çiçekleri ama doğru yerde, doğru seçimle yer verebiliyor muyuz? Peyzaj mimarlarının işte bunun için işleri zor. “Hem kim ne ister?, hem bitki ne ister?, hem bitki bitkiden ne ister? ve en önemlisi kim bitkiden ne ister?”

Yollarımız hep açık olsun, doğadan da konfordan da uzaklaşmayalım, çukurlar yıldırmasın ama çukur da bırakmayalım, hele basamaklı yollarda insan sağlığını ihmal etmeyelim. Bitkilerin korkuluklar olduğunu unutmayalım. Dilsiz sanılan canlılarımız hep bizimle olsun, bizler de onlarla…

Floranın mutlu, faunanın huzurlu, insanların soylu, yolların gönül bağı kurduğu dünyayı küstürmemek dileğiyle…


Y o k s a   e ğ e r   o,
O l m a z  e n  k ü ç ü k   b a ğ,
L a m b a s ı   d a   v a r s a   e ğ e r   h u z u r   d a  v a r.

M o r   d a ğ l a r a   u z a n ı r,
A r a ç   i l e  o l s a   d a,
N e r e l e r e   g i d i y o r s u n  d e n s e   d e,
Z e n g i n   d o ğ a y ı
A r a m a y a  d e s e n  d e,
R a h a t   o l m a k   i ç i n
A k s a t m a m a l ı   k e m e r i   y i n e  d e.

U z u n  b i r  ç i z g i y i   k u l l a n s a k   t a,
L a l e l e r,   g ü l l e r l e   s ü s l e s e k   t e,
A r a ç / A d a m   s a y ı s ı n ı  o r a n t ı l a s a k   t a,
Ş o f ö r l e r   y a s a l a r ı   t a n ı m a s a  d a,
I ş ı k l a r  d i n l e n i l m e s e   d e,
M u t l a k a   v a r   o l m a l ı  d ü n y a d a,

H e r k e s  s e v s e d e   o n u,
I s s ı z k e n  d e n e s e d e,
Z i l   i l e  d u r d u r   o n u.

P a y t a k   y ü r ü n e n i   v a r d ı r   h e r  y o l u n,
A t l a  g i d i l e b i l e n i ,
T r a k t ö r l e   s ü r e r   g i b i,
İ t e   k a k a   g ö t ü r e n i d i r  y o l u n,
K a l m a z s a n   f a z l a   g e c e y e,
A n s ı z ı n   r a s t l a m a z s ı n   y ı l a n a,   ç i y a n a.

S o r m a d a n  ö n c e  a d ı n ı,
O l m a l ı   b i r  y a z ı l a n ı,
K a l d ı r ı m ı   b u l u r s a n,
A r a b a n ı   b ı r a k m a z s a n,
K a m y o n u   g e ç i r m e z s e n   u l a ş t ı r ı r   s e n i.

C a n  i l e   c a n a n ı,
A r a r s a n  h e r   a n,
D ü k k a n l a r d a,   k a f e l e r d e,
D o l a ş ı r k e n   y a y a   y a  d a   a r a ç l a,
E l b e t t e   b u l a b i l i r s i n  g ü z e l i n i.

B u l u r s a n  h e r   k e n t t e,
U l u   a ğ a ç l a r ı,   ç a l ı l a r ı,
L a l e l e r i,   g ü l l e r i   i l e,
V a k i t   a y ı r ı r s ı n   y ü r ü y ü ş e,
A r a b a l a r   y o l u n u   b u l u n c a,
R a h a t   g e z e r s i n   b i s i k l e t l i l e r e   r a s t l a s a n   d a.

O r t a s ı n d a n   g e ç e r   h e r  k e n t i n,
T r a f i ğ i   r a h a t l a t ı r,
O y s a  d o ğ a   b ö l ü n ü r,
Y o k  o l m a m a y a  d i r e n i r,
O l s u n   e k o n o m i y i   g ü ç l e n d i r i r,
L i y a k a t l e   y a p ı l ı r s a   y a ş a r   y ü z y ı l.

D o ğ r u s u   f a r k ı  n e d i r?
U z u n l u ğ u  g e n i ş l i ğ i   b i r d i r,
B e n z e r   ü s t t e k i n e  a m a   o  u l u s l a r a r a s ı   m ı d ı r?
L a k i n   y i r m i b i r i n c i  y ü z y ı l d a
E l b e t  t ü m ü   g e r ç e k   o l u r
Y o k s a   s o r u l u r,
O r t a s ı n d a k i  r e f u j  p a r k,
L e y l e k l e r e   y u v a  o l u r.

A y r ı c a l ı ğ ı   n e d i r   d e r s e n i z?
Y o l u n   o r t a s ı n d a k i   r e f u j u  y o k   e d e r s e n i z,
R a y l ı  y a d a   r a y s ı z,
I s r a r l a   g e t i r i r s e n i z,
L a s t i k  t e k e r l e k l i l e r l e,
M e y d a n a   ç ı k a r s a n ı z,
I s t ı r a p   ç e k e n l e r i  r a h a t l a t m a k  i s t e r k e n,
Ş a ş a r / ş a ş ı r t ı r   k a l ı r s ı n ı z.

Y e t e r s i z   i s e   k o ş u l l a r,
O l s a d a  a y r ı   n e y e  y a r a r,
L a k i n   ö n c e l e r i   v a r s a   A n k a r a ‘d a,

      n e d e n   o l m a s ı n   İ s t a n b u l’ d a.


Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM
10.07.2009

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 

















 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.