Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

KEFERE ÇETESİ; CFR

Rize’de kötülük yapanın arkasından konuşurken, öfkeli bir tonda “kefere” deriz.
Kefere, kâfir demektir. Allahsız ile aynı anlamdadır. Hristiyana da kâfir deriz; bunun anlamı kefere sözcüğünde saklıdır.
Kefere, ağzını şerle açan, küffar olan, küfürlü konuşan, yani insanları aşağılayan, horlayan, ezen, sömüren, hatta insan öldüren veya insanı köle olarak kullanandır.
Kefere; kafirdir, günahkârdır, iki yüzlüdür, arkadan kuyu kazandır, insanları birbirine kırdırandır, fitne fesattır, insana düşmandır, düşmanla birdir.
Kefere; isterse seninle aynı dinden görünsün, dinden çıkmıştır, mürtedîdir, düşmanla işbirliği etmiştir, kirli paraya elini bulaştırmıştır, para onun için haşa Allah’tır.
Bir grup kefere toplanıp örgüt de kurmuş olabilir. Eğer yaptıkları iş insanlara zulmetmekse onlar da kâfirdir.

İşte Amerika’dan küresel bir kefere örgütü: CFR, cefere!
Bu KEFERE CFR’nin dergisinden bir belgeyi Yılmaz Dikbaş aldı bizim için yazdı, bir bölümünü buraya alıyorum.
Başlığı çok önemlidir, dikkat ediniz, Türk Ordusunu NATO’ya girdiğinden beri, geri mevzilere doğru çeke çeke bugüne geldiler ve en son daha ne kadar çekileceğini merak ediyorlar.

Yazı şöyle başlıyor:
Türk Ordusu daha ne kadar geri çekilecek?
Dünyanın başına bela olan Küresel Çete’nin en tepedeki örgütünün CFR (Council on Foreign Relations), yani Dış İlişkiler Konseyi olduğunu biliyoruz. CFR yöneticilerinin tamamına yakınının Siyonist olduğu da bir gerçek.

CFR’nin dünyaca ünlü bir yayın organı var: Foreign Affairs.
Bu derginin sol üst köşesinde şunlar yazılıdır: “Published by the COUNCIL ON FOREIGN RELATIONS”. Yani, “Bu dergi Dış İlişkiler Konseyi tarafından yayınlanmaktadır”.

Siyonist örgüt CFR’nin yayınladığı Foreign Affairs adlı derginin Şubat 2006 tarihli sayısından okuyoruz:
“Türk Genelkurmayı, onlarca yılda oluşturduğu ve titizlikle koruduğu gücünü kaybetme pahasına, AB’nin taleplerinin büyük bir bölümünü kabullenmek zorunda kalmıştır. Bu özverinin iki açıklaması bulunmaktadır:
AB üyeliğini, yüz yıla yakındır destekledikleri modernizasyon sürecinin son aşaması olarak görmektedirler.
AB’ye üyelik sürecinin, uzun süredir çözmek için çabaladıkları İslamcılık ve Kürt ayrılıkçılığı gibi temel iç sorunların çözümü için en iyi yol olduğuna inanmaktadırlar.
AB’nin Ankara ile Ekim 2005’de müzakerelere başlamış olmasıyla reform istekleri daha da yoğunlaşacaktır. Özellikle de, Kürt ayrılıkçılığı ve Kıbrıs’ın statüsü konularında askerlerin izleyeceği politikalar üzerinde yoğunlaşacaktır.
Ve işte o zaman, Türk ordusu liderlerinin daha ne kadar geri çekilmeyi kabulleneceğini bekleyip görmek gerekmektedir. (And it remains to be seen how much further the Turkish military leadership will be willing to retreat.)”


Bu çok sarsıcı yazının kısa özeti şudur:
Türk Genelkurmayı, onlarca yılda kazandığı gücünü yitirmiştir. AB’nin dayattığı taleplerin büyük bir bölümünü kabul etmiştir.
Türkiye’nin iç sorunları olan laiklik karşıtı hareketleri ve Kürt ayrılıkçılığını kendisi çözemediği için, kurtuluş yolu olarak AB’ye teslim olmuştur.

AB’nin Türkiye’den istekleri henüz bitmemiştir. Kıbrıs ve Kürt ayrılıkçılığı konularında daha ağır talepler gelmek üzeredir. İşte bu aşamada Türk ordusunun komutanlarının daha ne kadar geri çekilmeyi kabullenecekleri merakla beklenilmektedir.
Bu çok ağır ve Türk Ulusunu çok derinden yaralayan yazıya bugüne kadar Genelkurmay Başkanlığı’ndan hiçbir tepki gelmemiştir!
85 yıl öncesinden sanki bugünleri görmüş gibi, büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyordu:
“Eğer size Türk ulusunun yenildiği söylenirse, inanmayınız! Yenilen komutanlardır!”

Sayın Yılmaz Dikbaş’tan alıntımızı burada keserek, kendisine birkaç şey eklemek istiyorum.
Şimdi Türk Ordusu, hiç ihtiyacı yokken, Amerika’da iflas etmekte olan silah şirketinin Patriyot (Vatansever!) savunma füzesini satın alırsa ne olur?
Bu füze savunma sisteminin bedeli, tüm Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yıllık bütçesi kadardır. Eğer satın alırsak, değil askerin tüfeğine sürecek mermi parası, askerin tabağına koyacak yemek parası dahi kalmaz.
Bu yolla, Türk Ordusu kışlasında açlığa mahkûm olacak kadar geri çekilmiş olacaktır!
Yani, CFR keferesinin bütün bu dolapları Türk Ordusunu kıskıvrak teslim almak içindir.

Eğer bunlar satın alınırsa; bu bir çeşit toplu intihardır! Görünen odur ki, Türk Askerinin “Ya İstiklâl Ya Ölüm” kararına az kalmıştır.


Mahiye MORGÜL
26.09.2009

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.