BEYNİMİZE SOKULMAKTA OLAN ÇİVİLER
Psikolojik savaş taktiğidir; “İnsan beynine 40 santimlik bir çiviyi, çaktırmadan her gün bir santim girerek 40 günde girebilirsin.”
Bu taktiği kültürel ve milli değerlerimizi yok ederken kullandıklarını fark ettim. Nasıl oluyor da fark etmiyoruz? Buna örnek vereceğim.
Türk Bayrağındaki sembollerde, ay yıldız üzerinde her yıl yapılan değişikliklerin ne kadarını fark ettik? Hilal’in kağıt para üzerindeki şimdiki çekiştirilmiş haline nasıl geldiğini yıl yıl düşünebiliyorum; o yamuk hilali 75.yıl kutlama afişlerinin süsü zannettik, ses çıkarmadık. Yamuk hilal geldi kağıt paranın üstüne oturdu; Para devlet demektir!
İki yıl önce madeni paradan buğday kaldırıldı; madeni para artık değersizdi, üzerinde neyin olduğu önemli değildi, bakmadık bile.
Şimdi, bugün Ankara Anıtpark’ta 2 bin kişilik koro toplandık, Atatürk için Cumhuriyet Marşları söyledik, tören bitiminde Anıtkabir’i ziyaret ettik.
“Biz Atatürk Gençleriyiz” marşını söylerken bestecisi Muammer Sun öğretmenimiz de aramızdaydı, çok gururlu bir tabloydu. Fakat orada asılan afişte bayrağın al rengi başkaydı ve beyaz hilal üzerine maviden gölge düşürülmüştü.
Biz marşlarımızı söylemenin heyecanı içerisindeyken bayrağın üzerindeki renk değişimini dile getirerek işimize pürüz kondurmak istemiyorduk. Hem, SCA Vakfının üstlendiği bu afişlere kimse bir şey diyemezdi, çünkü bu koroları bu alana toplama işinin baş organizatörü onlar görünüyordu.
O noktada sessiz bir teslimiyet vardı; çivi bir santim daha girmiş oldu.
Bugün orada gördüğüm, üzerinde kalpaklı Atatürk resmedilmiş olan bayrakların iki yüzü farklı tondaydı. Bu çok yenidir. Bir yüzü parlak pembe, diğer yüzü beyazlatılmış! Atatürk’ün kalpağı ve elbisesi de artık kurşuni değil, simsiyahtı… Öyle ki, cilalı boya kullanılmış, siyahın parlaklığı göze batıyordu!
Dahası var, hilalin yönü yukarıya dönmüş! (Buna Fetoş hilali de diyorlar.)
Bir kere, bayrak üzerine Atatürk resmetmek baştan yanlıştı. Şimdi nereye geldik, bakar mısınız? Basit gibi duran bir ayrıntıya itiraz etmediğimiz zaman ona her yıl bir şey daha ekleyip açmaya devam ediyorlar. (Karşımıza bir açılım daha çıktı; Bayrak Açılımı!)
Milli sembollerimizi değiştirirken, görüyorum ki bu yıl beynimize birkaç santim daha girdiler!
Ders kitaplarında her yıl bir santim daha giriyorlar. Lütfen, İlköğretim Matematik ve Türkçe 1. Sınıf ders kitaplarından, geçen yıl okutulanlarla karşılaştırarak bir bakınız, sayfa sayfa karşılaştırınız. Acaba neden araya sayfa girdirilmiş, neden haritada renk değiştirilmiş, neden bazı sözcükler değiştirilmiş?
Toplum önündeki belirgin başlıkları maviyle yer değiştirmeye bir örnek: “Yeni Yüzyıl” diye bir gazete vardı, kırmızıydı başlığı, sonra adı “Radikal” oldu ve rengi mavileşti. Aynı okuyucu kitlesi, okumaya alıştığı yazarları artık mavi başlıklı bir gazetede okuyordu, önemli olan renk değildi… Çivi bir santim daha girmişti.
Mavi’de buluşanlardan, Zaman gazetesi, okur kitlesi yeşil sembollü bir tayfa olduğu halde Mavi’ye itiraz etmediler. Ülkü Ocaklarının rengi de Bahçeli tarafından mavileştirildi; Zaman, Radikal ve Ülkü Ocakları, hiç çaktırmadan Mavi’de nasıl buluştu? Bu üç isim üç ayrı fikir yapısını temsil ederdi oysa.
Bayrağımızın al rengini ise, dalgalamakta olan bayraktan görüntü alınmış numarasıyla, dalgalara gölge ya da parlaklık vermek bahanesiyle ton değiştiriyorlar. Bu yıl dalgaların arasını siyaha, dalganın üzerini ise beyaza çevirme taktiğine başlandı. Beyaz hilal üzerine ise mavi gölge düşürüldü.
Gördüğüm şudur ki, bayrağımızın kızıl rengi beyaza doğru, hilalin rengi ise maviye doğru evrilmektedir. Bu gidişle, asla dilemiyorum, sonunda mavi-beyaz olur, ki o benim bayrağım değildir, bana görmek nasip olmasın! Çünkü, mavi beyaz, Yahudi ve Hıristiyan renkleridir, binlerce yıldan beri Anadolu’ya kan kusturanların rengidir.
Çevrenize dikkatle bakın, mavileştirilmekte olduğumuzu göreceksiniz; İngiliz kolonilerinin rengidir!
Oğuz-Şaman Atalarımızın bayrak rengi olan kırmızı (güneş) ile sarı (ay) renklerini de bu arada DTP’nin afişlerine verdiklerini fark ettiniz mi?
Mahiye MORGÜL 31.10.2009
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|