Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

27 ARALIK 1919’DAN 90 YIL SONRA ANKARA

Bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklâl Harbini başlatmak üzere Ankara’ya gelişinin 90. yılı.

Dün, Atatürk’ün 26 Aralık’ta Gölbaşı’nda bir gece kaldığının anısına Gölbaşı ADD’nin belediye ile birlikte düzenlediği panele davetliydim.
Toplantıya beni davet eden, oturumu yöneten gazeteci Nuriye Atabey, Atatürk’ü o gece evinde konuk eden ailenin torunuydu. Kendisini kutluyor ve teşekkür ediyorum.

Oturumun konukları, Em. Tümgeneral Reha Taşkesen, Em. Korgeneral Erdoğan Karakuş, Prof. Hasan Önal (Gölbaşılı) ve Yakup Odabaşı (Beld.Bşk), birbirinden değerli bilgiler sundular. Benim için sürpriz olan bilgileri okurlarıma aktarmak üzere notlar aldım.

Örneğin, Mustafa Kemal Atatürk, Ankara Milletvekili olarak seçildiğinde Bâlâ’dan seçime girmiş, mazbatasını oradan almış.
Meclise Ankara milletvekili olarak girmek çok özel bir konumda olmak demekti, bu onur da Bâlâ’lıların oldu. Çünkü, sadece Haymana, Bâlâ, Koçhisar ve Gölbaşı köylerinden 30 bin kişilik gönüllü ordu kurmuşlardı.

Aklıma 1934 Ankara milletvekili olan dedemin amcaoğlu Aka Gündüz geldi, acaba mazbatasını hangi bölgeden almıştı?
Atatürk’ü karşılayan Ankara Müftüsü Börekçizade Rıfat Efendi, Gölbaşı’nın Beynam köyündendi.

Nuriye Atabey’lerin dede evinde, on yıl öncesine kadar her yıl 26 Aralık günü Atatürk için mevlit okutulur, helva dağıtılırmış. On yıl önce bu evi Silahlı Kuvvetler Mehmetçik Vakfına bağışlamışlar ve Atatürk’ün kaldığı bu evi müze yapmışlar.

Atatürk, Gölbaşı’na Hacıbektaş’tan gelmişti. Orada Hacıbektaş postnişi Celalettin Çelebi’nin misafiri olmuş, maddi ve manevi desteğini almıştı.
Gölbaşı çevresindeki halkın İstiklâl Harbi’ne verdiği desteğe bir bilgi de söz alarak ben ekledim. Ankara’nın demirci ustası İsmail Efe’yi anlattım. Demirci İsmail ustanın kızı Şükran Canselen ablamızdan bizzat dinlemiştim. Babası, “Ben ne katkı verebilirim, benden ne istersiniz?” diye sormuş Gazi Paşa’ya. Gazi Paşa ondan kasatura yapmasını istemiş. “Süngü tak” emri verdiği zaman lazım olacağını söylemiş. İsmail usta bütün köylere haber salmış, evlerden kapı demirini, bahçe demirini, pencere demirini söken getirmiş İsmail ustaya. Yeni demirci dükkânları açmışlar, kasaturalar, kılıçlar yapmışlar. İsmail usta, köylerden kadınları organize etmiş, yün fanila ve yün çorap örme işini organize etmiş.

Bu anlattıklarımı alkışladılar. Anladım ki, bu insanlar yine fedakârlık yapmaya hazırdırlar. Afganistan’da görev yapan Türk taburunun ilk komutanı Reha Taşkesen (aslen Trabzonlu), Atatürk’ün Samsun’a çıkışında kendisini esir almaya hazırlanan İngiliz subayının nasıl esir alındığını anlatarak başladı. Anadolu’da gittiği diğer yerleri anlattı.

Sayın Taşkesen, konu ülkemizin bugün sözde açılırken etnik ve dinsel parçalanmak istenmesine geldiğinde, Afganistan’da yeni anayasayı İtalyan hukukçuların yaptığını, o anayasada milli bir devlet tarifi yapılmayıp etnik ve dinsel gruplara dayalı, şeriat hukukuna dayalı, diledikleri zaman ayrılma hakkını talep edebilecekleri bir devlet tanımı getirildiğini, şimdiki Taliban direnişi kırılsa bile bir süre sonra Afganistan’ın bu anayasa ile paramparça olacağını anlattı. Irak anayasasının da böyle yapıldığını, işgal kalksa bile Milli Devlet’in ortadan kalkmış halde olacağını söyledi.

Reha Taşkesen komutanın bu açıklaması çok önemlidir. Çünkü bizim Milli Devletimizin anayasasını da bugün aynı kafayla değiştirmek üzeredirler. Bakınız, Afganistan’da biz asker oluyoruz, inşaat işleri yapıyoruz, elin İtalyan’ı, ki Yahudi asıllı İtalyanlar yapar bu işleri, gelip anayasasını yapıyor! Üstelik de anayasasına etnik, dinsel parçalılığı kabul eden “şeriat devleti” ibaresini ekliyor.

Yani, Mustafa Kemal’in Ankara’da Anadolu birliğini kurarak kurtardığı ülkemizi şimdiki yöneticiler nereye götürmek istiyorlar, açıktır. Şükür ki halkımız bugün bu açılımın arkasındaki tuzakları görmeye başlamıştır.

Bugün, 27 Aralık, Ankaralıların, Gölbaşı’lıların, 500 davul 70 zurnayla Mustafa Kemal’i karşıladıkları, Oğuz Kırı’nın davul zurnalarla şahlandığı gündür.
Bugün, Ankara Marşını yeniden söyleme günüdür. (Söz: Aka Gündüz. Beste: Halil Bediî Yönetken)

Ankara Ankara güzel Ankara
Seni görmek ister her bahtı kara
Senden yardım umar her düşen dara
Yetersin onlara güzel Ankara

Yurduma göz diken dik başlar insin
Türk gücü orada her zoru yensin
Yoktan var edilmiş ilk şehir sensin
Var olsun toprağın taşın Ankara

Bugün, tüm Ankaralılara ve Türk Ulusuna kutlu olsun.
Nicelerine ermek dileğiyle…


Mahiye MORGÜL
27.12.2009

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.