BİR DİLEK TUTTUM
Kışın bu son ayında baharın kaprisli ortaya çıkışlarına aldanıp yaz rüyası gören bendeniz biraz şifayı kapmış hallerdeyim. Oldukça dolu dolu geçen bu ayın içinden biriktirdiklerim ve bulduklarımı paylaşmak istiyorum.
İstanbul’a gelişi ile bizleri mutlu eden biri var “Disk Atan Atlet”. Bu heykeli görmek bugün bana nasip oldu tabii sanat tarihi kitaplarında gördüğüm zaman liseli bir çocuktum.
Heykel M.Ö. 5.y.y. da yaşamış Yunan Heykeltıraş Myron tarafından yapılmıştır ve günümüzde kayıp olan bir bronz heykelin kopyasıdır, disk atan bir atletten çok Antik Yunan sanatının tüm kusursuzluğunu üzerinde taşıyan bir başyapıttır. Heykelin etrafında tur atmak insanı o sonsuzluk anına tekrar götürüyor. Diğer birçok heykelin gölgede kaldığını düşündüm, müzenin içine bambaşka bir “an” hediye edilmişti. 4 Nisana kadar İstanbul Arkeoloji Müzeleri Klasik Binada izlenebilir.
Fakat bunları söylemeden geçemeyeceğim sabah turuma Aya Sofya müzesinden başladım sadece içeri girmek için 20 dakikadan fazla kapıda bekledim. Tabii ki kıyaslamak son derece yanlış olur ama Arkeoloji müzelerimize ilgisiziz. Kültür ve Turizm bakanımız Sayın Ertuğrul Günay İstanbul Arkeoloji Müzelerine gereken ilgi göstereceğini söylemiş.
Birde yolunuz Antalya’ya düştüğü zaman “Antalya Müzesini mutlaka ziyaret edin. Benim lise hayatım bu müzede antik heykel desenleri çizerek geçti. Ve yıllar içinde bu müzenin ne kadar müzecilikle yönetildiğini fark ettim salonları, mimarisi, sunumu asla bir gelişi güzellik içinde değil. Kendinizi dev ve tek parça heykellerin içinde başka bir yerde bulabilirsiniz.
Aya Sofya’ da ki turum aslında kısa sürdü kalabalık içinde birden “Terleyen Sütun”la buluştum. Bu ara İstanbul Efsaneleri ile hasır neşir olmam buna neden oldu sanırım. Hıristiyanların hac vazifesinin bir parçasının da bu sütun olduğunu işittim, aynı zamanda dileklerin kabulü ile ilgili bir söylencesi mevcut. Bir dilek tutup parmağınızı sütunun oyuğuna sokup 360 derece çevirirseniz dileğinizin kabul olunacağına inanılıyor. Efsanelere ve hikayelere diğer yazılarımda yer vermeyi umuyorum.
12 Şubatta Kent Galeride açılan “İlgi ve Şüphe” isimli sergi 6 Marta kadar izlenebilir. Sergide Ahmet Sarı, Coşkun Sami, Huri Kiriş, İpek İnal ve Şevket Sönmez yer alıyor. Ben açılışa katılamasam da sergiyi gezdim, öneriyorum.
Geçen yıl sanki bir müze gezer gibi MKM’ de gezdiğimiz bir sergi vardı “Vincent van Gogh’un Peşinde, Modernizmin İzinde”. Bu sergiden ve izlenimlerimden bahsetmek birkaç satıra sığmaz fakat güzel bir haber 11 Seçkin sanatçının katıldığı bu sergi Ankara’da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde açılıyor. Ayrıca Sergi kapsamında Fransız fotoğraf sanatçısı Sophie Bassouls’un ‘Paris- İstanbul’ fotoğraf sergilerinin yanı sıra tiyatro sanatçısı Hakan Gerçek’in oynayıp yönetmiş olduğu tek kişilik ‘Van Gogh’ oyunu ile bir de panel düzenleniyor. “Vincent van Gogh’un Peşinde, Modernizmin İzinde” sergisi 05–31 Mart 2010 tarihleri arasında gezilebilir.
Ebru Akkamış en son Contemporary İstanbul’da izlediğim ve çok sevdiğim bir sanatçı arkadaşım onun yeni sergisi “Tek Bedende Kaç Kişiyiz?” 3- 16 Mart tarihleri arasında İstanbul Modern Sanatlar Galerisi'nde sanatseverlerle buluşuyor. “Resim serüveninin başından beri, insan ve insanın iç meselelerini resminin çıkış noktası olarak belirleyen Ebru Akkamış bu sergisinde insanın içinde yaşattığı görünmeyen –benlere uzanıyor.”
Picasso, İstanbul’da tekrar. Pera müzesinde ''Suite Vollard'' adlı gravür serisini 16 Şubat – 18 Nisan tarihleri arasında sanatseverlerle buluşuyor.
Mart ayında ki ”Dünya Emekçi Kadınlar Gününü” şimdiden kutluyorum. Herkese sağlık ve sanat dolu yeni bir ay diliyorum sevgilerimle.
Güzel dileklerin gerçekleşsin
Nebahat KARYAĞDI 28.02.2010
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|