Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

ÇAYIN TARİHİ DİZİNİ - 2

1947 16 Haziran 1946 günü temeli atılan ilk çay fabrikası 1947 çay kampanyası dönemine yetişti ve fabrika çalıştı. Büyük heyecan vardı. Fabrikanın açılışına Ankara’dan gelenlere ilk imalattan hediye paketçikleri verildi.

Sonra tatsız bir olay yaşandı: Ankara’ya dönüş için, Samsun’a kadar vapurla gidilecekti. Grup Samsun’da inerken kolcular bavullarını aramak istedi. Açılan bavullardaki çay paketlerini çıkarıp kolculara teslim ettiler. Bu hiç hoş bir durum değildi. Bu ayıbı Ankara’ya bildiren misafirlere çayları iade edilerek özür dilendi.

Bu tatsız olaya sebep olan ihbarcının hastane baştabibi operatör doktor Muzaffer’in boşta gezen oğlu olduğu iddia edildi. Böyle, toplumda refüze olacağı işleri gençlerin kendi başına yapmayacağı düşünülmeliydi.

Kalite arayışları sürüyordu: Çayın kalitesini düşürmemek için 4 ton kaba yaprak herkesin gözü önünde yakılarak imha edildi

1947 yazında Celal Bayar Rize’ye geldi ve fabrikayı ziyaret etti. Beraberinde Yaşar Kemal’in de içinde bulunduğu kalabalık bir basın heyeti vardı. Odada, Rize’ye has mısır yaprağından örülmüş hasır koltuklarda oturuldu.

Bu yıl, ilk kez Çaycılar Yardımlaşma Kooperatifinin parasıyla azotlu gübre alındı ve üreticiye dağıtıldı. Kooperatif rüştünü ispatladı ve güven kazanmaya başladı. Bundan sonra kooperatife üye olmak isteyen gönüllüler arttı. Gelecek yıllardaki birikimiyle tüm fabrikaları devletten devralarak üreticiyle fabrikacıyı bir elde toplamak amaçlanıyordu.

Düşlenen olamadı. Beş on yıl sonra kooperatifte biriken paraya göz koyanlar oldu. Biriken parayla ÇAYBANK kuruldu, fakat işletilemedi, amaca uygun yönetilmedi, paralar başkalarına kredi olarak verildi.

İnönü’nün ikinci ziyareti: İnönü savaş gemisiyle Doğu Karadeniz gezisine çıkmıştı. Trabzon’dan karayolu ile Rize’ye geldi. İnönü, eşi Mevhibe hanım ve kızı Özden’le birlikte ikram edilen çayların tadım testi yapıldı. İnönü, Rize Halkevinde bir konuşma yaptı; Stalin tarafından Kars ve Ardahan’ın istendiğini, gerekirse topyekün savaşa hazır olduğumuzu anlattı. Bunun yıllar sonra Gürcistan gazetelerinde çıkan bir yalan haberden kaynaklandığı anlaşıldıysa da ülkeler politikalarını çoktan bu yalana göre çizmişlerdi.

1948 Çay bahçeleri çok genişledi. Tasarlanan 30 bin dönüm aşıldı. Fabrikalar gece gündüz nöbetleşerek çalışıldı, her nöbette işçilerin başında bir ziraat mühendisi vardı. Üretimin Trabzon’a doğru genişlemesi için istek vardı.

Rize’de güçlü bir zirai teşkilat vardı. Budama ve toplama eğitimi programları üzerinde duruldu. Hindistan ve Seylan’daki gibi verimi artıran damızlık bahçe tesisi kuruldu. Ziraat teşkilatının başında deneyim ve ilke sahibi Kazım Kartal, Selahattin Türüt bulunuyor, Mevlut Kinez ve Hızır Nurik gibi değerli uzmanlar bahçelerden verimli sonuçlar alıyordu.

Asım beyin bir kız çocuğu doğdu, adı YAPRAK oldu.
Lord Kinross Rize’de: Trabzon İngiliz konsolosu Asım beyi telefonla arayarak İngiliz diplomat ve yazar Lord Kinross’un Rize’de 4-5 gün araştırma yapacağını, onu birkaç gün misafir etmesini, iyi bir otelde oda ayırtmasını, onunla ilgilenilmesini istedi. Asım bey Kinross’a İyidere, Of, Pazar, Çayeli, Pelivantaşı ve Selimiye’yi gezdirdi. Kinross, bölge insanını canlı çevik ve hareketli buluyordu. Kinross, bu havalide eskiden Ermeni yerleşim merkezlerinin olup olmadığını merak ediyor, soruyordu. Bir yandan da “Siz Atatürk devrimlerinin ve ekonominin öncülerisiniz” diye Asım beyi övüyordu.

Lord Kinross Rize’den sonra Hopa’ya, oradan Ardahan’a ve Erzurum’a geçecekti. Asım bey Hopa’da arkadaşı Fikri Kumbasar’ı arayarak bu diplomata yardımcı olmasını, Hopa’dan sonra Ardahan’da güvenilir bir arkadaşıyla temas kurmasını rica etti. Kinross Hopa’da sağı solu gezdikten sonra Sarp sınır kapısına götürüldü. Fikri Kumbasar,Ardahan ve Erzurum seyahatlerini programlamış olarak onu gönderdi.

Kinross, daha sonraki yıllarda, Doğu Karadeniz gezi izlenimlerini Within Torosses adlı kitabında anlattı.

1950 Demokrat Parti seçim kazandı ve DP il yöneticileri ellerinde bir listeyle fabrikaya Asım Zihnioğlu’na gelerek bu listedekileri işe almasını istediler. Müracaat tarih sıralamasına bakarak defterde 800 kişinin sırada beklediğini söyledi ve kural dışı olan bu isteği reddetti. Yeni tarım bakanı Tahsin Coşkan ithal çaydan yana tutum sergiledi; “İthal çayın kilosunu 5 liraya satın alırken, Rize çayının Cideli vatandaşa on liraya içirilmesini doğru bulmuyorum” dedi. Kendisi Kastamonu Cide milletvekiliydi. Çayın maliyet sorununa çözüm getirmek yerine sekte vurulma dönemi başladı.

Çayın babası Zihni Derin bağımsız Rize milletvekili adayı oldu; Rizeliler ona bunu armağan vermek istediler. Hiç seçim propagandası yapmasına gerek bile yoktu, Rizeliler onu çok seviyordu. Fakat Demokrat Parti’nin çok hızlı esen “Yeter!” sloganı Zihni Derin’i yenik düşürdü.

1 Ocak 1950’de çıkartılan yasa ile Devlet Ziraat İşletmelerinin malı olan çay fabrikası Tekel’e devredildi. Çay alım satımı ve işlenmesi Tekel’e geçti. Tekel katma bütçeliydi, artık işletmenin bütçesi meclis kararından geçmek zorunda kalacaktı. Bu da kararların ve hizmetin yavaşlaması demekti.

1951 Çay konusuna yabancı olan Tekel Bakanlığındaki ilgililere “ÇAY NEDİR” anlatma sorunu yaşandı. Bakan Rıfkı Selim Burçak Rize’ye gelerek ihtiyaçları yerinde tespit etti. Çay konusunun Tekel bünyesinde anlaşılması için Asım bey bu ziyarete önem verdi, yaş çay üretimi artmış ve yeni çay fabrikalarına ihtiyaç vardı.

Aynı bakan, çay mevsimi sona ererken, tam mevsimlik işçilerin işten çıkartılacağı zamanda, özel kalem müdürü aracılığıyla bir arkadaşının yakınını işe alması için Asım beyden ricada bulunacaktı.

2 Mart 1951’de çıkarılan bir yasa ile 35 bin dekar daha çay bahçesi kurulması yetkisi alındı ve çay dikim sahası Trabzon’dan Sovyet sınırına kadar genişledi.

Daha sonraki yıllarda 6133 sayılı yasayla 70 bin dekar daha eklendi. Son olarak da isteyenin çay bahçesi kurması kolaylaştırıldı (tahmini olarak 1980 sonrasında). Bu kontrolsüz büyümeyle, çayda devlet kontrolü zayıfladı ve yeni fabrikaların nereye kurulacağı gibi kaos dönemi başladı. 1980 sonrasında özel sektörün fabrika kurmasına izin verildikten sonra halkçı devletçi çay politikası kalmadı, üreticiyi koruma bitti. (1995 rakamlarına göre yörede 210 bin ailenin 760 bin dekar çay bahçesi bulunmaktadır.)

1953 Çay Kongresi toplandı. Çay bahçelerinin Ordu ve Giresun’a kadar genişletilmesi, yörede fındık yerine çay ekiminin özendirilmesi gündeme getirildi. Bu önerilere meteorolojik nedenlerle karşı çıkan Asım Zihnioğlu oldu. Rize’de ilkbahar ve yaz aylarında yağış otuz yıllık ortalamaya göre 1276 kg iken, Giresun’da 632 kg idi.

Rize dağlarına yağmakta olan karın çay zararlılarını ( kara leke hastalığı ve kırmızı örümcek) yok ettiği, bu nedenle zirai ilaç kullanılmadığı ve bu nedenle Rize çayının dünyada çok özel bir kalitede olduğu, aromasının bu nedenle üstün olduğu Asım bey tarafından anlatıldı. Ekim alanının genişletilmesiyle bu kalitenin de korunamayacağını anlattı.

Kongreye katılanlardan Trabzon milletvekili Hasan Saka, Asım beyin konuşması üzerine “Şimdi anlaşılmıştır ki bu iş uzmanlar tarafından kararlaştırılacak bir konudur” dedi ve kongre başkanı Nedim Ökmen bunun üzerine “Uzmanlar burada, öğleden sonra toplanabilirler” dedi. Öğleden sonra toplantıya Asım beyden başka kimse gitmedi ve böylece kongrede bir karar alınmamış oldu.

Fakat, ertesi gün gazetelerde yer alan haberden anlaşıldı ki, kongrede alınacak kararı Tarım Bakanı önceden belirlemiş ve gazetelere vermişti: “Tarım Bakanlığı’nda toplanan Çay Kongresi’nde Giresun ve Ordu vilayetlerinde de çay ziraati yapılmasına karar verilmiştir” yazıyordu.

Bu sahte karardan sonra bölgede dikim için avanslar verildi, bahçeler hazırlandı, dikimler yapıldı ve sonra beklenen ürün çıkmayınca üreticinin hevesi kendiliğinde kesildi. Yörede yetiştirilen fındık tarımı çok daha az zahmetli olduğu için çaya pek rağbet olmayacağı açıktır.

Dünya kalitesine ulaşıldığının belgesi:
1953’ün ürün raporları çayımızın dünya kalitesine ulaştığını gösterdi. Dr.Mann aracılığıyla Londra çay otoritelerine ulaştırılan ürünler hakkında verilen raporda şöyle yazıyordu:

“Eğer Türkiye bu nitelikteki çayını Avrupa piyasasına sürebilseydi, bu Hindistan ve Seylan çayı için ağır bir darbe olurdu.”

1953 sonuna doğru, yakında yapılacak olan 1954 seçimlerinin baskısı Rize’de iyice yoğunlaştı. 1950 yılından beri süregelen anlaşmazlıkların çözümü iyice zor görünüyordu. Asım Zihnioğlu DP’nin yanlış çay politikalarına tek başına direnemeyip Rize’den ayrıldı. Böylece çay ve çay üreticileri büyük koruyucuları Asım Zihnioğlu’suz kaldı.

DEVAMI BİR SONRAKİ YAZIDA….


Mahiye MORGÜL
2.03.2010

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.