ENERJİ ÜLKESİ OLMANIN BEDELİNİ PAHALI ÖDEMEMEK DİLEĞİYLE…
Hidroelektrik santralleri yani kısaca HES. Suyu bol ülkelerin gözbebeği enerji üretim kaynağı bilinen. Ancak diğer ismi ile doğa tüketen. Önemli su havzalarının üretime dönüş yolu bunlar. Su bol bir havza ise doğa da zengin o oranda. Bitkiler de su sever olunca zenginlik biyoçeşitlilikte de yükselir.
Bu alanlar dünyada en son yitirilmesi gerekenler bilinir. Eğer öncelik alırsa doğanın gelecekteki intikamının tadı da bilinir. Suyun kontrollü kullanımını sağlamak üzere yapıldıkları savunulsa da uzun yıllara bağlı gelişmiş bir ormanın bu amaçla kesilmesi geleceğin sele teslimine zemindir.
Yeniden dikilecek diyerek kazınan bitki örtüsü saçı bitmemiş yetimin malı gibi saçsız kalan doğanın sonudur. Su dengesi değişen bir yerin getirileri neler olur da hesaplanmalıdır. Flora kaybı faunaya da yol gösterir. Yenilenen doğadaki değişim bölgede neler getirir. Örneğin bitki zenginliğiyle tanınan Karadeniz’in incisi Düzce'de son yılda yapılması gündemde olan HES lerin hızla getirilişi (birkaçının inşaatına başlanmış!) düşündürücü! Özellikle en yoğun bitki örtüsünün bulunduğu alanlarda (Yığılca ilçesi gibi) yapımına başlanmış olması üzücü. Kurak ve çorak denilen bölgelerimize benzemek ürkütücü, suyun toplanacak olması gerçeği olsa da. Ülkemizdeki enerji sağlamada etkin HES ler için ÇED çalışmaları önemsenmeli.
Biyolojik çalışmalar sonrası yapılacak araştırmalarla kararlar üretilmeli. Biyoçeşitliliği ile üstün ülke iken suyu var ama sulayacak bitkisi kalmayan ülke konumuna düşmemeliyiz. Gelecek büyük göletlerle değişen iklimin kurbanı olmamalıyız. Mevcutlardan tam kapasite yararlanma yollarını açık tutmalı, suyumuzu dengeli kullanmalı, doğada depolama yollarını tercih etmeliyiz. İstikrarlı olmanın her zaman her konuda yararını unutmamalıyız.
Afetlerden uzak, geleceğine güvenle bakabilen insanları ile bütünleşmiş dünyaya…
Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM 31.03.2010
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|