|
IV. ULUSAL PEYZAJ MİMARLIĞI GÜNÜ KUTLANDI
13 Mayıs 2010 Peyzaj Mimarlarının heyecanlı günü... Dördüncü yılda da başta Ankara olmak üzere eğitim verilen birçok kentte çeşitli etkinliklerle kutlandı. Nice mutlularına...
Ankara’da, Peyzaj Mimarları Odasınca bu yıl ikincisi yapılan proje değerlendirme yarışmasının ödülleri dağıtıldı. Her yıl ayrı bir konuda yapılan peyzaj projelerinin değerlendirilmesi amacıyla geçen yıl “yaya alanları ve meydanlar”, bu yıl “kent parkları” alanında projeler ödüllendirildi. Katılanları ve dereceye girenleri kutlarken, gelişen mesleğimizin daha da kabul edilebilir olmasında etkin projeleri yurtiçi ve yurtdışında geliştirmek üzere başarılar dileriz.
Düzce’de üçüncü kez kent merkezinde Atatürk anıtına çelenk sunumunun ardından Peyzaj Mimarlığı Bölümü öğrencileri ile birlikte mesleki tanıtım amacıyla bir sergi açıldı. Halkın ve özellikle üniversite tercihi yapan öğrencilerin bilgilenmeleri sağlandı. Kendi kentlerinde üniversite okuma zevkini tatmak istemeyen lise öğrencilerimize yakın olmaya çalışıldı. Güzel ancak mevsime göre oldukça sıcak bir gündü. Görüntülerden de anlaşıldığı gibi projeler, maketler ve bitkiler ile küçük bir mekan oluşturuldu ve öğrencilerin dans gösterisi (salsa Batuhan ve İlknur), müzik dinletisi (gitar Gazi, saz Kadir, Vokal İbrahim, vd.) ile de günün tadına varıldı. Üniversitemiz, Fakültemiz, PMO işbirliği ile düzenlediğimiz bu etkinlikte destekleyen kişi, kurum, kuruluşlara ve medyaya teşekkür ederiz.
Bu mutlu günün ardından ise, Akkuyu Nükleer Santralı için verilen karar moral depomuzu biraz boşalttı. Biyolojik çeşitlilik ileride dünya için gerekli denilse de biliyoruz elektrik ve su da insanlar için o kadar önemli... Dengeli kullanım nasıl sağlanacak? ise henüz çözümlenememiş çok bilinmeyenli denklem! Doğa haykırışları, III.KÖPRÜ, İSKİ, HES, ABANT, AKKUYU… derken umarım bu denklem sonsuz bilinmeyene dönüştürülmez.
Peyzaj Mimarlığı denilince hala sadece bitkilerle estetik çalışma yapan meslek akla gelirken / getirilirken, gerçek uğraşısını da gerçekleştiremez duruma gelmez / getirilmez ülkemizde umarım. Bozulan hiçbir şeyin yerine geri getirilmesi kolay değilken ya yok edilen / ler?... Ağlamadan / ağlatılmadan gözlerimiz kamaşmadan uyanabilir / uyandırılabilir miyiz tatlı uykumuzdan? Pek çok veri dünyanın değiştiğini ya da hızla başladığını belirtiyor (İzlanda yanardağı küllerini arabalarımız üzerinde çamur olarak gördükten sonra), öyleyse duyarlılıkla ne yapmalıyız aynı hıza uyum sağlayarak ve ne yapıyoruz. Hiçbir şey diyenleri duyar gibiyim! Henüz vaktimiz varken neden bunları görmekte zorlanıyoruz açık olarak anlayamıyorum.
Güzel ülkemizi yeniden başka bir yerde bulma olanağımız yoksa neden elimizdekinin kıymetini bilmekte bu durumdayız? Uranyum depolaması da siyasi önemli bir karar olabilir ama deprem bölgesinde depolanmasının neler getireceğinin de aynı hassasiyetle hesaplanmış olması gerekmez mi?
Avrupa Peyzaj Sözleşmesini imzalayan bir ülke olarak peyzajlarımız için neler yapacağız / yapmalıyız? Henüz tam olarak değerlerimizin varlığını kavrayamamışken çok daha az değerler için güçle savunan pekçok ülkeyi nasıl algılayacağız / anlayacağız?
Azsa çoktur kullananı, Çoksa bilinmez kıymeti…
ANLAMLI DÜNYA İÇİN ELELE...
Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM
19.05.2010
 Yazarın Tüm Yazıları... -  Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|
