UZUN ZAMANDIR UNUTTUĞUM BİR HİS
“Neydi o deli gibi gidişimiz,
Bembeyaz köpüklerle, açıklara!
Köpükler ki fena kalpli değil,
Köpükler ki dudaklara benzer;
Köpükler ki insanlarla
Zinaları ayıp değil.”
Orhan Veli’nin “Denizi Özleyenler için” şiiri sonbaharda mı yazıldı acaba? İnsan en çok bu mevsim denizi özlüyor sanki.
Güzel bir şiir, güzel bir şarkı hayatın içinde beklenmedik bir sürpriz gibi karşımıza çıktığı zaman, yeni bir sayfa açılıyor zihnimizin atlaslarında. Kimi zaman yüzümüze yerleşen ve sönmeyen bir gülümsemenin nedeni bir ses, bir bakış oluyor. Bu hislerin yaratıcısı sanatçının sihirli varlığı olarak karşımıza çıkıyor. Sanatın her hangi bir dalında gerçek bir sanatçı, bir şarkıcı olabilmenin en büyülü halinde duran bir isim Elizas Marelli. Bu değerli isim Yunanistan’ın divalarından bir tanesi. Marelli İstanbul’daydı ve bende konserini dinleme fırsatı buldum. İlerlemiş yaşına rağmen kadife gibi sesini yitirmemişti. Bildiğim ya da ilk defa duyduğum şarkılarla uzun zamandır unuttuğum ya da hissetmediğim bir duyguyu yaşadım. Sanatçının şarkısıyla seyircisinin varlığına ulaşmasını; iletişimini, benimle bir oluşunu. Ne zamandır yoktu böyle bir “an” hayatımda.
Müzikten resme doğru yaklaşırken İstanbul'un sonbahar renklerinden Uluslararası Pera Festivalinden bahsetmeden geçmek istemedim. Festival 30 Kasıma dek devam ediyor. Çok kültürlülük temasında birçok disiplinin bir arada olduğu festival programında iki konseri kaçırmak beni çok üzdü; açılış konseri olan Yunanistan’ın önemli müzik topluluklarından biri En Chordais' in “Pre- Rebetiko” konseri ve Muazzez Abacı’nın yorumuyla “Atatürk’ün sevdiği şarkılar” konseri.
Atatürk’ün sevdiği şarkıları düşününce nasıl ince bir zevke sahip olduğunu düşünmeden edemiyor insan. Acaba günümüz de politikacılar nasıl bir zevke sahipler? Atamızın aramızdan ayrılışının 72. yılında onu anmadan geçmek istemedim. Atamızın gerçek sesi olduğu açıklanan bir kayıt var, internette karşınıza çıkmıştır belki bu kayıtta bir devlet başkanına yakışan üslubu, kibarlığı, cümleleri, görüntülerde ise şıklığı ve beyefendiliği ile yine önder yine örnek alınması gereken bir lider. Bir kez daha kendimi ona hayran olmaktan alıkoyamıyorum. Ruhun şad olsun ATAM.
11.Antalya Uluslararası Piyano Festivali bu yılda harika bir programla devam ediyor. 26 Kasım - 16 Aralık 2010 tarihleri arasında Antalya Kültür Merkezinde gerçekleşecek.
Artist 2010, 20. İstanbul Sanat fuarı gerçekleşti. Tüyapta gerçekleşen fuarın bu yıl ki Onur Sanatçısı ödülünün sahibi Ali Teoman Germaner (Aloş) oldu. Eleştirmen Onur Ödülü Prof. Dr. Ayla Ödekan’a , Koleksiyoner Onur Ödülü Sayın İpek ve Ahmet Merey’e, Sanatsever Kurum Onur Ödülü ise Baksı Müzesi’ne verildi.
Pera müzesindeki iki anlamlı sergi var; Çarlık Rusyası'ndan Sahneler: Rus Devlet Müzesi Koleksiyonu'ndan 19. Yüzyıl Rus Klasikleri sergisi ve Csontvary "Macar Resminin Sıradışı Bir Ustası". Ben gezerken çok keyif aldım, iki resim ise gerçek bir sanatsal haz verdi bana. Müzede bir annenin çoçuyla yaptığı diyalog dikkatimi çekti. Anne tahminen 7-8 yaşında ki oğluna “Sen ressam olmak istiyorsun, resimlere iyice bak” diyordu. Ne kadar sevindirici bir durum çocukları hem ilgi alanlarına yönlendirmek hem de sanat sevgisini desteklemek. Ressam olmak isteyen çocuklarımızı mutlaka sanatla buluşturalım, tabii sanatçı olmak istemeyenleri de, bu ülkenin güzel çocukları yarının Türkiye’si ve dünyası.
Contemporary İstanbul, 25–28 Kasım 2010 tarihleri arasında beşinci kez sanatseverlerle buluşacak. Fuar bu yılda Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonunda gerçekleşecek.
Tüm eğitimcilerimizin, 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlarım. Kendi öğretmenlerime de bana kattıkları tüm değerler için teşekkür ederim. Eğitimcilerin sağlıklı ortamlarda geleceği şekillendirdiği nice güzel yıllara…
Kasım sonbaharın son ayı ve bence çok duygu barındırıyor içinde. Birçok konu hakkında kısa kısa yazıp bir ayı burada benim için tamamlıyorum. Ama şiirle açtığım yazımı bir büyük ustayı doğum gününe az bir zaman kala onu anarak ve yine şiirle noktalamak istiyorum. Dünya ve Türkiye onu müthiş mizah dolu öyküleri, tiyatro oyunları ve şiirleri ile tanıyor. UNESCO'nun verilerine göre bu yazarımız Türkçeden yabancı dillere eserleri en çok çevrilen 4. yazar durumunda. Ben onun bir şiiri ile yazımı noktalıyorum. Bilebildiniz mi?
“Ya zamanından çok erken gelirim
Dünyaya geldiğim gibi,
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi.
Mutluluğa hep geç kalırım
Hep erken giderim mutsuzluğa,
Ya herşey bitmiştir çoktan,
Ya hiçbir şey başlamamış.
Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın
Ölüme erken sevgiye geç,
Yine gecikmişim bağışla sevgilim
Sevgiye on kala ölüme beş.”
Nebahat KARYAĞDI 21.11.2010
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|