PAYLAŞILSA YANLIZLIK OLMAZ
Yalnızlık , yaşamda bir an.
Hep yeniden başlayan
Dışarıdan anlaşılmaz.
Ya da kocaman bir yalan
Kovuldukça kovalayan
Paylaşılmaz.
Bir düşün’de beni sana ayıran
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Özdemir Asaf.
Çok severim bu dizeleri ben, içinde çok şeyin yattığını düşünürüm.
Çok kalabalıklarda yaşasak da aslında, yalnız olduğumuzu anımsatır bana. Dostluklar da, ilişkiler de, kadın-erkek de, kısacası hayat denen kocaman uzun görünen kısacık ömürlerde.
Bazı olaylar, hareketler (doğru veya yanlış) olduğunu bildiğimiz halde bir türlü engelleyemediğimiz bir şekilde yaşanılır hayatta. Bu olaylar evrende var olan hareketlerdir.
Örneğin, keyifle geçirilen bir akşamda aniden çocuk ağlaması ile kontrol edilemeyen sinirleri bilirim ben. Koskoca bir adamın minicik çocuktan beter isyanlarını. Sonradan yaşanan pişmanlıkları. Susarım ve gülerim kızgınlığımı yenebilmek için. Kalabalık bir çevrede aslında nasılda yalnız olduğumu anlarım.
Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.
………..
Günler günleri takip etti,
Aylar ayları kovaladı,
An’lar anılara dönüştü.
Bahar, yaza
Yaz, Kışa kavuştu.
2010 senesi 2011 ‘e doğru yol almaya başladı.
Bir sene daha, yerini umutları ile yeni bir yıla devretmeye hazırlanıyor. Geri sayım başladı bile. Daha önceki senelerde aralık ayına girdiğimizde daha çok heyecan ve coşku duyardım, etrafımdaki insanlarda da durum aynı olurdu, caddenin o isimli mağazaları bile daha kocaman ışıldar, bana hadi sen daha hazırlıklara başlamadın mı der gibi coşkusunu yansıtırdı.
Onlar halen öylelerde bende mi enerji kalmadı anlamadım. Esasında en sevdiğim hareketlilik bu sıralarda yaşanandır. Belki de yazdan kalma sıcakları halen yaşadığımız içindir benim Noel, yeni yıl heyecanlarımın daha olmaması.
Düşünsenize mis gibi hava dışarıda size gülümserken, deniz kenarlarındaki cafeler beni çağırırken nasılda kış heyecanı yaşarım?
Sanki hava beni duydu yukarıdaki satırları yazdıktan bir gün sonra aniden sıcaklık yerini ısıran kış havalarına bırakmaya başladı.
Kış, sen beni unuttun galiba dercesine yüzünü gösterdi.
Oğlum benden daha fazla hava durumunu takip eder oldu, Artık kar yağmasını bekliyor kocaman kardan adam yapabilmek için. Burnuna havuç gözlerine zeytin koyacakmış birde kendine küçük gelen bir bere bulmuş onu da kafasına takmalıymış. Ne güzel çocukların dünyaları ne masum ne kadar temiz.
Keşke büyüdükten sonra da tüm insanlar, masumiyetlerini ve olaylara iyi bakabilmeyi unutmasalar.
Çocuklar bambaşkalar, onları doğru gözle izleyebildiğinizde aslında hepimizden daha büyük olduklarını gözlemliyorsunuz. Olaylara bakışları, çözümleri net, karmaşıklık yok riya yok, olduğunca açıklar.
Siz, başarıyı takdir edenlerden misiniz yoksa takdiri hakir görenlerden mi?
Hani ailenizde karınız, kocanız, çocuklarınız veya iş yerinizdeki ekip arkadaşlarınız güzel bir şey yaptıklarında onu güzel takdir eden sözlerle yücelten onu daha da teşvik edenlerden misiniz?
Yoksa bu başarıları, iyi niyetle yapılanları sürekli beğenmeyen, karşısındaki kişiye sürekli eleştiren sözlerle hitap eden (güya daha iyiye teşvik eden) kendinizden nefret ettiren uzaklaştıran insanlardan mısınız?
Bir insanı daha iyiye götürmek için çaba sarf ettiğini sanan ama sadece konuşan ve karşısındakinin o işe karşı isteğini yok eden?
2010 sonuna yaklaşırken o kadar çok konu var ki arka arkaya sıralamak ve yazmak geliyor içimden. Bazıları hep sevgi ve mutluluk dolu, bazıları da hayatının gerçekleri, bir o kadar da düşündüren.
Hayatımızda olanlar ailelerimiz, dostlarımız, hayatımızda ama bizi gökyüzünden izleyenler, hayatımıza yeni girecekler ile kocaman ama kocaman bir evren var.
Aşure tenceresindeki lezzetler gibi bu arada aşure ayının gelip çattığını da rahmetli anneannemim alıştırdığı saatli maarif takviminden öğreniyorum. Bol bereket, bol sağlık, bol şans, bol dostluk, inanç, iyi niyet, barış dolu 2011 diliyorum.
Siz siz olun hayata hep bardağın dolu tarafı ile bakmayı deneyin. Etrafınızdaki negatif düşünceli, sorunlu, hep şikayet eden, sürekli bir şeyler isteyen ama mutlu olmayan insanlardan uzak durun, herhangi bir nedenle duramıyorsanız duymayın görmeyin. Onları yok sayın.
Yalnızlık yaşamda bir an, hep yeniden başlayan, dışarıdan anlaşılmaz.
Paylaşılsa yalnızlık olmaz. Kendinize gelin ve hep siz doğal içten olun. Mutlulukla.
Perrin GÖKDEMİR ÜLKER 8.12.2010
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|