KENTLERİMİZDEN... AMASYA, NEVŞEHİR
Doğa tarihi ile ünlü iki kentimiz Amasya ve Nevşehir’i dillendiren E.A ve H.G., elma ve peribacası ile tanınan bu kentler için neler demişler bir bakalım...
“Amasya şehrime önce hiç böyle bakmamıştım. Etrafımdaki değişiklikleri fark edememiştim. Önceden fark edemediğim bu değişiklikleri şimdi mesleğim sayesinde fark ediyorum. Ben kim miyim? Peyzaj mimarlığında okuyan 1. sınıf öğrencisiyim. Ve size size şehrimi iki farklı açıdan anlatacağım...
Amasya, namı diğer şehzadeler şehri. Amasya birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Birçok medeniyetten kalıntılar bulunmaktadır, surlar, kaleler, evler, vb. Küçük bir şehirdir. Venedik misali ortasından Yeşilırmak geçer ve şehri ikiye böler. En önemli objeleri Yeşilırmak, Amasya elması, Yalıboyu evleri.
Amasya’nın en önemli objesi Amasya elmasıdır. Dünyaca ünlü olan bu elma objesini Amasya’nın her yerinde görmek mümkündür.
Ben daha önce onları sadece ev olarak görüyordum dediğim Yalı Boyu Evleri, Amasya’nın en belirgin objelerinden biridir. Çok eski binalardır ama şu anda bir çoğu restore edilmiş ama dokusu korunmuştur. Genellikle yan yana, bitişik şekilde kurulmuş bu evlere Yalı boyu evleri denmektedir. Yeşilırmak kenarında tarihi sur duvarları üzerine ahşap çatkı arası kerpiç dolgu olarak geleneksel Osmanlı evinin bütün özellikleri taşıyan bu evler Amasya ili ile uyumlu objedir. Evler, bodrum üzeri tek kat ya da iki katlı olarak düzenlenmişlerdir.
Amasya Kalesi (Harşene) eteklerinde düz bir duvar misali dikine uzanan, oyularak yapılmış olan beş adet mezar oldukları için ilk bakışta dikkati çekmektedir. Çevreleri oyularak ana blok kayadan tamamen ayrılmışlar bir birine kaya bloklarına merdivenlerle bağlanmışlardır. Amasya’da doğan ünlü coğrafyacı Srabon’un (M.Ö.63-M.S.5) verdiği bilgiye göre, kaya mezarları Pontus Krallarına aittir. Amasya kaleleri günümüze kadar korunmuş ve restore edilmiştir. Bu son yıllarda daha çok önem kazanmıştır. Kral kaya mezarlıkları şehrin en belirgin yerinde olduğu için ilk görüşte fark edebilirsiniz.
Gece ışıklandırması ve çevre düzeni ile peyzaj açısından güzel bir yere kavuşan bu tarihi yapıt daha çok turist çekmekte ve daha güzel görünmektedir. Bu tür peyzaj açısından güzel bir gelişme oldu Amasya için.
Amasya’nın Parkları...
Önceleri çok fazla çocuk oyun alanına sahip değildi. Fakat son zamanlarda birçok değişik parklara sahip. Bu parklar çocukların hayal gücünü artırmak için yapılmış parklardır. En son yapılan parklar bu doğrultuda yapılmaktadır. Çocukların internet kafelerden çocuk parklarına çekilmesine çalışılmıştır. Değişik objelerle süslenen bu parklar sıra dışı ama güzel olmuştur.
Amasya’nın Caddeleri ve Sokakları...
Şehrimizin boyutuna göre uygundur, ne büyük, ne küçüktür. Son birkaç yıldır daha güzel ve kullanışlıdır. İnsanlar bilinçlendikçe yapılar ve şekiller de değişmektedir. Değişik değişik şekiller yapılar kullanılmaktadır. Önceden önemsemediğim şeylerin şimdi insanlar üstünde ki etkileri daha iyi görebiliyorum. Ama ben daha iyilerini yapabilirim.
Amasya şehri yapısal olarak düzensizdir. Çünkü etrafı dağlarla çevrilmiş olan bu şehirde büyümek için çok fazla bir alan yoktur, bu yüzdendağlara doğru yapılaşma artmaktadır. Amasya 1.derece deprem bölgesi olduğundan çok katlı yapıları görmek imkansızdır. Amasya yapısal olarak düzensiz fakat kolaylıkla bir yerden bir yere gidilebilir. Ya da istediğin bir yere kolaylıkla varabilirsin.
Şehzadeler yolu, bir gezi yoludur. Amasya’nın çarşı bölgesi dediğimiz bölgenin bir başından bir başına olan gezi alanıdır. Yer olarak Yeşilırmak kenarına yapılan bu gezi yolunun bir kısmı Yeşilırmağın bir kısmının doldurulması ve sağlam bir zemin üzerine kurularak oluşturulmuştur. Bu gezi yolunda Amasya’da yetişmiş ve eğitim almış olan Osmanlı Padişahlarının büstleri bulunmaktadır. Bunun yanısıra ağaçlandırma ile de renk katılmıştır. Işıklandırması ve kullanılan objelerde bu gezi yolunun cazibesini arttırmıştır. Akşam ailelerin çıkıp gezebileceği güzel ve rahat bir ortam olmuştur.
Amasya’da birkaç yıl öncesine göre birçok değişiklik var. İnsanların ihtiyaçları değiştikçe çevre değiştikçe etrafımızdaki şeyler de değişiyor. Şu anda etrafımızın demir betonlarla çevrili olması bizi yeşile daha çok itmekte ve ihtiyaç duyulmakta bu da benim şehrimde olduğu gibi, yeşile önem veren bir şehir bunun için yeni yeni olsa da bunları şekillendirerek daha güzellikler ortaya koyuluyor. Önceden bunlara çok dikkat etmezdim ama mesleğimden dolayı yeni yeni anlayabildiğim kadarı ile çözümlüyorum. Elbette daha iyileri yapılabilir ama şu anda başlangıç gayet iyi...”
Teşekkürler E.A., yenilenmeye başlayan tarihi kentinde geleceğin peyzaj mimarına çok iş var anladığımızca...
İç Anadolu önemli kentlerinden birisi de H.G.ün Nevşehir’i...
“Nevşehir denince aklımıza önce Kapadokya geliyor. Ama benim aklıma; sadece bahar mevsimi yeşili gördüğümüz yazın ortasında ise baharda gördüğümüz o yeşilin renk cümbüşünün sarıya dönüştüğünü görüyor olmamız geliyor. Kısaca anlatmak gerekirse, yeşil Düzce’ye pek benzemez Nevşehir... Düzce’de her çeşit güzel yeşilin her rengini içeren ağaçlar yetişse de Nevşehir’de genelde çamlar yetişir, geniş yapraklı ağaçlar yoktur. Çünkü nem, sıcaklık, yağış değerleri geniş yapraklı ağaca göre değildir.
Kapadokya Nevşehir’in doğal peyzajıdır. Ben ilkel peyzaj olmasını çok isterdim ama ne yazık ki Peribacaları’na da insan eli değmiş. İnsan eli değmiş demişken Yeraltı şehrini de göz önünde bulundurmak gerek çünkü yeraltı şehri bir kültür sanatını temsil ediyor yani kültürel peyzajın bir kombinasyonudur yeraltı şehirleri. Kültürel peyzaja örnek olarak ta limon depoları ön plana çıkıyor. Bilindiği üzere limon İç Anadolu’da yetişmiyor ama diğer yeşilin temsilcisi olan bölgemizden yani Akdeniz bölgesinden geliyor ama bizim depolarımızda muhafaza ediliyor. Ve tüm Türkiye’ye buradan dağıtıma başlanıyor. (Turunçgiller için doğal soğuk hava depoları)
Kentsel peyzaja bakılacak olursa, eskiden ben Nevşehir’i sevmiyordum çünkü şehrin içerisinde ne ağaç, ne kaldırım vardı, ne de yollar düzgündü. Klasik belediyelerin yaptığı gibi her sene kaldırım ve yollar yenilenir ama eskisi gibi olurdu her nedense ama son beş yıl içerisinde ki Nevşehir’i anlatmak istiyorum.
Şehir içindeki evler en fazla 7-8 katlı ve şehir dışındaki evler ise an az 5 en fazla 12 katlıdır. Ve kendi aralarında bir uyum içerisindedir bu evler. Şehir içerisindeki evlerin bahçeleri yoktur ama şehir dışına çıkıldıkça bahçeli binalar ortaya çıkmaya başlar. Ve şehir merkezinin dışına çıkıldıkça yürüyüş yolu, bisiklet yolu, parklar ve en önemlisi benim için yollardaki ağaçlandırmalar, süslü havuzlar ve süslü kavşaklardır. Çünkü insanlar çoğu zamanını bir yerden bir yere giderken kullanıyorlar ve yollardaki bu güzel peyzaj örnekleri ile karşılaşınca insanlar o su sesinden olsun o heykellerden olsun görünce ve duyunca rahatlıyorlar.
Nevşehir’in kırsal peyzajına örnek verecek olursak, üzüm bağları, patatesinden sözetmem gerekir. Üzüm bağları şehrin dışarısında ya da kasabalarımızda bulunur. Sonbaharda hasat zamanı başlar ve bağı olan insanlar o nefis küçük siyah çekirdekli üzümü toplarlar ve onlardan pekmez, üzüm suyu, şarap ve yöresel tatlımız olan köftürü yaparlar.
Patates tarlaları da genelde Gülşehir ve Derinkuyu ilçelerimizdedir ama son zamanlarda yerli halk tarlaları hiç nadasa bırakmadıkları için toprak zehirlendi ve kanserojen maddeler birikti ve hatta belediye bazı köyleri boşalttı. (Bilinen Tuzköy, vb. yıllardır doğal olarak bu tür topraklardan etkilenmekte!...)
Parklarımıza gelecek olursak, ben gerçekten çok büyük bir parkta büyüdüm, neredeyse Nevşehir’in en büyük parkı. Parkın çevresi site evleri ile doluydu ve her evin kendine ait bir bahçesi vardı. O bahçelerdeki ağaçlar parkın etrafını sanki koruyucu görevi yapıyordu, yerler çim ile kaplıydı ve park iki bölmeden oluşuyordu. Üst katta ve alt katta da oyun parkurları vardı ve birçok çocuktan daha şanslıydım ve günümüze geldiğimde de sadece son beş senede parklar yapılmaya başlandı. Bu parklara eskiden olmayan spor aletleri yanısıra yetişkinlerin çocuklarını rahat bir şekilde gölemleyebilmesi için çardaklar ve kamelyalar ile çocuklar yetişkinler için de basketbol, futbol sahaları konulmaya başlandı. Daha önemlisi yürüyüş yolu yapıldı ve etrafı ıhlamur ağaçları ile çevrelendi ve artık çocuklar güven ile bu yollarda bisiklet sürebiliyorlar.
Şehitliğe değinmeden geçmek olmaz. Şehrin çıkışına doğru yapılan şehitliğimizin etrafı bayraklarla çevrili, yerler çimle kaplı ve heykeller bulunmaktadır.
Şehir terminali şehrin dışarısına yapıldı. Bence terminal hiç güzel olmadı. Klasik terminaller yerine kutu gibi ve camları ise anlam veremediğim bir şekilde ama terminal de şehrimize ayrı bir hava kattı gibi görünüyor.
Buna en güzel örneği verecek olursak, bizim yollarımızda ki kavşaklarda mesela Avanos yolu üzerindeki kavşakta Testi Maketi, Ürgüp yolu üzerinde ki kavşakta Üzüm Maketi, Derikuyu yolu üzerindekinde ise Uçak Maketi var. Kavşaklar sadece maketlerden ibaret değildir; örneğin terminal üzerindeki kavşakta kat kat çamlar dikilmiş ve o katlar arasına ışıklandırma sistemi kurulmuş, üniversite yolu üzerinde ise Fıskiyeli kavşak var ve bu su sesi gerçekten beni çok rahatlatıyor.
Şehrin mezarlıkları iki tanedir, birisi şehrin yakınlarında, diğeri ise şehitliğin üst tarafındadır. Mezarlıklarda belli bir düzen yoktur, mezarlığa baktığımızda dağınık yer hakimdir, mezarlığın içerisinde de o kadar çok ağaç yoktur, sadece mezarların başında yeni dikilmiş ufak çamlar vardır. Şehir içerisine yakın olan mezarlık yol kenarında olduğu için ağaçlarla perdeleme görevi yapılmıştır.
Nevşehir, turistik peyzaj açısından gelişmiştir. Çünkü kayalardan oyulmuş ve etkili ışıklandırılmış oteller açılmış, gece o otellerin ahengine kapılan Kapadokya’yı gezmeye gelen turistler böyle otellerde kalmak için can atmaktadırlar. Kısaca, bana kalırsa Nevşehir her yönü ile peyzajın ta kendisidir.
Dünyaca ünlü bir kenti en kısa böyle tanımladığın ve gözlemlediğin değişimleri aktardığın için teşekkürler H.G., kentini sevmeyi sürdür yapılacak senin de çok işin var...
Orta Karadeniz ve İç Anadolu’nun bu şirin kentleri, doğal, tarihi ve kültürel özellikleri ile ülke turizmine katkıda bulunmaktalar, özgünlüklerinden ödün verilmeden yenilenmelerinin önemi iyi değerlendirilmeli ve özellikle Peribacaları’nın bakımsızlıktan zarar gördüğü haberleri dikkate alınmalı...
Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM 21.02.2011
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|