Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

KENTLERİMİZDEN... İZMİR, DENİZLİ

Bu kez de örnekler batıdan...

E.Ş. ve A.S. Ege’nin büyük kentinden esintiler sunuyorlar.

“İzmir, Ege Bölge’sinde yer alan Türkiye’nin nüfus yoğunluğu bakımından üçüncü büyük şehridir. Ege’nin incisi adıyla hitap edilen İzmir, adına yakışır doğal güzellikleriyle ülkemizin bir inci kadar değerlidir. Şehir doğal bir liman kenti olması nedeniyle dört mevsim çeşitli ülkelerden gelen turist gemilerini ağırlamaktadır.

Şehrimiz, eski çağlardan bu yana çeşitli kültürlerin etkisinde kalmış ve günümüzde de bünyesinde barındırmaktadır. Böylece bırakılan eserlerle geçmişe ışık tutulması mümkün olmuştur. İzmir’de en çok Yunanlılar kaldığı için şehir kültüründe Yunan esintilerini görmek mümkündür. Yunan kiliseleri, mabetler, yer altı kentleri, su kanalları, vs. tarihi eserlerimizin bazılarıdır. Özellikle yerli ve yabancı turistlerin sürekli ziyaret ettiği Efes’te bu kıymetli eserlerden yalnızca biridir. Şehir, tarihi eserler bakımından zengin olduğu kadar bunları koruma konusunda da hassas davranmakta, birçok hasarlı eser restorasyon çalışmalarıyla gelecek nesillere aktarılmaktadır.

İzmir, ılıman Akdeniz iklimine sahiptir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. En fazla yağışlar bahar aylarında görülür. Ilıman iklime sahip olduğu için hemen hemen bütün tropikal meyveler burada yetiştirilmektedir. Halk genelde zeytin ve incir yetiştirerek geçimini sağlamaktadır. Bu ürünler yurtdışında da büyük rağbet görmüştür.

Şehrimizde, ülkemizde pek görmediğimiz palmiye ağaçlarını sıklıkla görmek mümkündür. Bölgenin bitki örtüsü makidir. Ayrıca şehrin yüksek kesimlerinde çam ormanları yer almaktadır.

İzmir, bir sahil kenti olduğu için yapılaşma kıyı tarafında fazla, kıyıdan uzaklaştıkça azalmaktadır. Ayrıca bölge sürekli göç aldığı için çarpık kentleşme oranı yüksektir. Buna karşın, şehir insanı sosyal yaşama büyük ölçüde gelişme sağlamıştır. Örneğin; hemen her mahallede çocuk oyun alanları, spor sahaları, yürüyüş parkurları oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bununla beraber, sahil kenarları ortak yaşam alanı olarak değerlendirilmiş oturma alanları, kafe, bar, restoran, çocuk parkları, vb. kurulmuştur. Ayrıca dünyaca bilinen İzmir Uluslararası Fuarı, her yaz kapılarını açmakta ve dünyadan çeşitli ülkelerden insanları ağırlamaktadır. Ve tarihi Kemeraltı Çarşısı’da yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çekmekte, İzmir iline ekonomik açıdan katkı sağlamaktadır. Konak, Karşıyaka, Bornova, Bostanlı, Çeşme, Urla önemli ilçeleridir.

İzmir’de binalar genelde çok katlı olup, bahçe tasarımı ve süsleyiciliği ön plandadır. Rahatlı, huzur ve doğanın bütün güzelliğiyle kullanılması vazgeçilmez özelliklerdendir. Özellikle yeni yapılan site bahçeleri daha geniş tutulmakta, bahçelerde palmiye ağaçları, meyve ağaçları, süs bitkileri, şekil ve boyut bakımından farklı havuzlar kullanılmış değişik heykel ve renkli çiçeklerle bahçeye hareket katılmıştır.

İzmir nüfus bakımından kalabalık bir şehir olduğu için şehir içinde toplu taşıma araçları olan metro, metrobüs, otobüsler kullanılarak şehir trafiği rahatlatılmaktadır:
Diğer büyük şehirlerde olduğu gibi İzmir’de de çevre, hava, gürültü kirliliği başlı başına sorundur. Çok fazla fabrika bulunmamasına rağmen insanların bilinçsizce davranışı doğayı olumsuz yönde etkilemektedir.

Sonuç olarak, İzmir doğal güzellikleriyle göz dolduran, çeşitli kültürlerden insanları bünyesinde bulunduran, turizm açısından gelişmiş bir şehirdir.”

diyen E.Ş.na ve İzmir’i başka bir bakışla değerlendiren A.S. da teşekkürler...

“Doğduğum, 20 sene yaşadığım, herşeyimi paylaştığım, bütün sevdiklerimi içinde barındıran, taptığım bir şehir İzmir. Mimarisi açısından da çok değişik ve akıl almaz bir yer.

Araştırmacıların “Old City/ Eski Şehir” dedikleri İzmir doğal güzellikleri korunarak yapılandırılmaya ve restore edilmeye çalışılıyor. İnciraltı dediğimiz sahil şeridi çevresi düzenlenerek tüm toplumla ve İzmir halkıyla buluşturuldu. Hala eksik olan birkaç şey var ama şuan için amaçlara ulaşılmış gözüküyor. Ayrıca Basmane ve Agora civarı restore edilmeyi ve çevre düzenlemesinin yapılmasını bekliyor. Bu konuda yetki sahibi olan peyzaj mimarı bir hanımefendi var aslında. Gazetede çıkan bir röportajını okuduğumda şöyle diyordu. “Basmane’yi insanların rahatlıkla gezebileceği, kafelerin ve restoranların bir bahçe içinde yer aldığı bir kompozisyon haline getirmek istiyorum. Eskiden Rumların yaşamış olduğu Basmane’yi, hem eskiyi korumak, hem de yeni bir bakış açısı içerisinde farklı düzenlemelerle yeni bir yapıya kavuşturmak istiyorum.” Biliyorum ki yaşadığım süre içersisinde de Basmane gitmesi zor olan tabiri caizse korkulan bir yer olmuştur. Çünkü içkicilerin ortak yeriydi burası. Umuyorum ki tarihi yapısını koruyarak restore edilecek ve çevre düzenlemesi İzmir’e özgü olacaktır.

Bir başka tarihi yapı ise Kemeraltı Çarşısı’dır. İzmir’in gözbebeği, yaşama arzusunun arttığı bir yer. Turist akınına uğrayan Konak ilçesine bağlı Kemeraltı yeni ve bir o kadar da eski tarihi bir çarşı. Özellikle Saat Kulesi ve çevresi muhteşem bir manzara oluşturur. Sağında Kemeraltı Çarşısı, solunda ise Kordon’a bakan muazzam bir merkez olmuştur her zaman Saat Kulesi.

Diğer taraftan da Karşıyaka, İzmir’in incilerinden olan ilçesidir. Sahil şeridinde yer alan iki iskelesiyle, anıtları ve heykelleriyle sahildeki yeşil alanlarıyla karakalem yapılabilecek bir yer Karşıyaka.

İzmir’i anlatmakla bitirebilir miyim bilmiyorum fakat ekolojik yapısı zengin, peyzaj mimarisi açısından geniş alanların yer aldığı bir kent İzmir.”

Bakın S.U. Denizli’yi nasıl tanımlamış...

“Denizli ili, Ege’nin ikinci büyük ili olmasıyla beraber 2011 yılında büyük şehir sıfatı kazanması kesinleşmiştir. Denizli merkezde 500 000 den fazla nüfusa sahip olmakla birlikte en büyük sanayisi tekstildir; ardından da mermer sanayisi gelmektedir. Denizli ili asıl Akdeniz ikliminin özelliklerini taşır.Yüksek dağlarla çevrili olduğu için alçakta kalır ve genellikle sıcak ve kurak bir şehirdir. Ancak 2004 yılında şehrin merkezine yakın kısmına yapılmış olan baraj gölü, Denizli’nin nemlilik oranını arttırmıştır. Dünyanın en meşhur şeyi horozlarıdır.

Denizli’de eski İslam bahçelerinin önemli özelliklerinden olan gölge günümüz bahçelerinde de etkisini sürdürmektedir. Bahçelerde genel olarak su ve gölge büyük öneme sahiptir. Bahçelerde büyük ve uzun ağaçlar göze çarpar. Denizli’deki bahçe kültürü sıcak ve kurak yaz günlerinde gölgede oturarak serinlemek amacıyla kullanılır. Bu amaç doğrultusunda birçok bahçede çardaklar ve bu çardakların üstüne kapamak ve gölge teşkil etmesi için üzüm asmaları kullanılmıştır.

Denizli’de son on yılda büyük şehir sıfatı kazanmak amaçlı düzenlenen 175 proje çerçevesinde birçok büyük parklar yapılmıştır. Yaklaşık birer yıl çalışmayla tamamlanan büyük imkanlar sağlar.
Denizli ili birçok doğal ve kültürel peyzaj yapısına sahiptir. Bunların en önemlisi dünyada tek olan, akan suların kireçlerinin birikmesiyle oluşan, “Beyaz Cennet” olarak ta adlandırılan Pamukkale’dir. Pamukkale, şehrin simgesi haline gelmiştir. Pamukkale çok sayıda turist çekmesiyle birlikte koruma altına alınmış doğal peyzaj örneklerindendir. Koruma altına alınmadan önce bilinçsizce etrafına yapılan otel yapılaşmaları ve turistlerin bilinçsiz davranışları nedeniyle beyaz cennetin beyazlığı lekelenmeye, sarılaşmaya başlamıştı. Pamukkale ulaşım bakımından elverişsizdi ama artık Denizli’deki doğal ve kültürel payzaj çalışmaları etkinliğiyle hazırlanan 175 projenin içerisinde olarak ulaşım sorunu çözülmüş ve birçok bölgeden kolay ulaşılabilmesi için yeni yollar yapılmıştır.

Yeni yapılan İncili Pınar Parkında suya ve gölgeye büyük önem verilmiştir. Burada Türk Büyüklerinin büstleri sergilenerek kültürel anlamda da büyük özelliğe sahiptir. İçerisinde basketbol sahası, tenis kortu, halı saha barındırarak insanların tüm sosyal ihtiyaçlarını karşılamak hedeflenmiştir. Bu özelliğiyle de Frederick Law Olmsted’in park ve bahçeler üzerindeki düşüncesini yansıtmaktadır.”

Denizli demek Pamukkale ve Horoz biraz da sıcak sularıyla deprem demek, yıllardır anımsanan Ege’nin incilerinden birisi olarak değil mi sevgili S.U. teşekkürler...


Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM
15.03.2011

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.