Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

KENTLERİMİZDEN… İSTANBUL İLÇELERİ

KADIKÖY, ÇENGELKÖY, SANCAKTEPE

F.A. ile S.M. İstanbul’un en büyük ve önemli ilçelerinden Kadıköy ve Sahrayıcedid, S.B.K. Çengelköy ve H.Y. ise yeni ilçelerinden Sancaktepe’yi tanımlıyorlar...

“Kadıköy, peyzaj açısından birçok özelliğe sahip parkları, bahçeleri, bina tarzları, ağaçlandırma şekli hepsi düzenli bir biçimde yapılmıştır. En büyük parklarından biri Özgürlük Parkı’dır. Bu parkta, koşu alanı, spor aletleri, Basketbol, futbol, tenis sahaları, cross parkurlar, yeşil alan, çeşme, fıskiye, oturma alanları gibi toplumsal yaşam ihtiyaçlarını barındırır. Bakımı her zaman düzenli bir biçimde yapılır. Ne zaman gitseniz otomatik fıskiyeler etraftaki çimleri taze tutmak için çalışırlar. Diğer bir park ise Yoğurtçu Parkı’dır. Özgürlük Parkından daha küçük olmasına rağmen görünüş ve kullanış açısından Özgürlük Parkını aratmaz. Çoğu zaman insanlar arasında buluşma alanı olarak kullanılır.

Sokaklarına geldiğinizde mutlaka evler arasında boşluklar vardır. Bu boşluklar ne çok fazla ne de çok azdır. Her evin arka bahçesinde park yerleri vardır. Arabalar sokakta kalıp ağaçların görüntüsünü bozmaz. Uydudan bakıldığında adeta elle dizilmiş sıralar gibidir. Evlerin çoğu 5-8 katlıdır. Her mahallenin mutlaka bir çocuk parkı bulunur. Hem kumsal olarak hem de yeşillik olarak. Sokak araları yol için müsaittir. En büyük caddesi Minibüs Caddesidir. Kadıköy’den Kartal’a kadar uzanır. Ulaşım olarak metrobüs te bulunur. Çoğu kişi tarafından kullanılır. Sahiline indiğinizde deniz manzarası ile karşılaşırsınız. Deniz olduğundan etrafta çok fazla ağaç yoktur. 20-30 metrede bir yazları gölgelik oluştursun diye ağaçlar dikilir. Yolların kenarlarında ve ortalarında mutlaka ağaçlandırma bulunur. Bu ağaç türleri su açısından fazla su istemeyenlerdendir. Çünkü çok fazla ağaç olduğundan su sıkıntısı çekilebilir.”

Teşekkürler... Kadıköy’ü çok dar bakış açısından görsen de yeşili bol bir ilçesi diyebiliriz.

“Yaşamakta olduğum ve ileride de yaşamımı sürdürmek istediğim Sahrayıcedid Mahallesi geçmiş yıllarda peyzaj açısından çok kötü durumda idi. Sadece peyzaj açısından değil de genel olarak gelişmemiş insanların pek uğramadığı bir boş arazi gibiydi. Amanla gelişen ve İstanbul’un en güzel semtlerinden bir haline gelen Sahrayıcedid Mahallesi önemli bir mahalle konumuna gelmiştir. Gerek çevre yoluna yakınlığı, gerekse Anadolu yakası ile Avrupa yakası arasında bir bakıma köprü görevi gören bir bölge olma özelliği taşıyan Sahrayıcedid doğal ve kültürel elemanları, park ve bahçeleri ile elit kesime hitap eden bir bölge haline gelmiştir. Eski zamanlar da tamamıyla otlak alanı olan Sahrayıcedid Mahallesi zamanla hızlı bir gelişim göstermiş ve önemli bir merkez olmuştur.

Sahrayıcedid de kırsal peyzaj alanında da zamanla birçok değişim olmuştur. Özellikle son zamanlarda artan beton yapılar kırsal peyzajı tehdit etse bile yöneticileri özverisi sayesinde orantılı bir peyzaj gelişimi yaşanmıştır. Genel olarak Sahrayıcedid’in İstanbul’un işlek mekanlarına yakın olması buranın nüfusunun artmasına ve betonarme yapıların hızla gelişmesine neden olmuştur. Kırsal peyzaj alanında Sahrayıcedid’de birçok park son zamanlarda onarılmış ve yapılmıştır.

Sahrayıcedid’in kırsal peyzaja örnek gösterebilecek üç büyük parkı ve irili ufaklı birçok parkı mevcuttur. En büyük parklarından biri olan Milli Hakimiyet Parkı çocuklar için oyun bahçesi yetişkinler içinse yürüyüş yolu ve dinlenme alanı olarak düzenlenmiştir. Aydınlatma elemanları parkın bir kısmını aydınlatır ve doğal bir görünüm katar. Sahrayıcedid Parkı insanların huzur bulması ve mutlu olması için yapılmıştır ve merkezdedir.

Kentsel peyzaj alanında Sahrayıcedid son zamanlarda hızlı bir gelişim göstermektedir. Genelde her apartmanın bulunan bahçesi ve otoparkı bölgenin kentsel peyzaj açısından gelişmesini sağlamıştır. Sahrayıcedid’te kurulmuş olan birçok site kendi bünyesinde bulundurduğu park ve bahçeler ile kentsel peyzaja katkıda bulunmaktadır.”

Mezarlığı ile de tanınan bu mahalle Kadıköy’ün kırsal özelliklerini hızla yitiren mahallelerinden...Teşekkürler ama biraz da olsa yeşil kalmıştır değil mi?

“Çengelköy, Boğaziçinin Anadolu yakasına Beylerbeyi ile Vaniköy arasındaki koyun çevresinde ve ardındaki yamaca kurulu, yeşillikler içinde, birçok yalısı hala ayakta duran, boğaz köprüsünü tam karşısına alan Üsküdar’a bağlı bir semttir. Bahçelievler, Emek, Güzeltepe, Hasippaşa, Havuzbaşı, Kuleli, Mehmet Akif Ersoy olmak üzere 7 mahallesi vardır. Ortalama nüfusu 140.000 dir. Bol yeşilliğinden dolayı havası temizdir. Asırlık ağaçlarıyla, yeşilini muhafaza edebilmiş az semtlerdendir. Aynı zamanda boğazın en kirli denizine sahip kıyılarıdır. Fakat bu kıyılardan, birinci boğaz köprüsü ve tam arkasındaki tarihi yarımada çok net bir şekilde görülebilir.

17.yy.da Çengelköy, Üsküdar’dan sonra İstanbul kıyılarının en büyük kasabasıdır. Evliya Çelebi’ye göre, bu yüzyılda Çengelköy’de muhteşem bir saray ve hasbahçenin dışında bir mescid, bostancı odaları vardırç. Bu dönemde Çengelköy’ün nüfusunun büyük çoğunluğunu Rumlar oluşturur. Zengin Rumlar, kıyı boyunca yalılara yerleşmişlerdir. 18.yy. başı Osmanlı İmparatorluğu tarihinin dönüm noktasıdır. Lale Devri başlamıştır ve bu dönemde Çengelköy büyük bir gelişme göstermiştir. Semt bu tarihlerde, eskiden olduğu gibi halen ormanlarla çevrilidir. Çarşı kasabanın iç taraflarında bulunmaktadır. Gerideki yamaçlarda tarlalar ve bağlar bulunur.

Çengelköy her dönemde kıymetli bir semt olmuştur. Yerli halkı sıcaktır. Kıyı boyunca, aralarına yabancıların girmesine izin vermemişler, sonradan gelenler tepelere yerleşmek zorunda kalmışlardır. Fakat aşağılardaki yozlaşmış yapılaşma yukarı yamaçlarda yoktur. Çünkü yukarı çıkıldıkça tipik Türk evleri görülmeye başlanır. Çengelköy’ün Bizans döneminde dini merkez niteliği ağır basan bir yerleşim yeri olduğu bilinmektedir. 18.yy.da bulunan Aya Yorgi Kilisesi’ni tamir edilmiştir. Bizans’ın bu bölgeye verdiği önem bugünkü Havuzbaşı mevkiinde yaptıkları saraydan, set bahçelerden ve büyük havuzdan da anlaşılmaktadır. Çengelköy, Osmanlı hükümdarları için en gözde sayfiye ve av yerlerinden olmuştur. 17.yy.da iki padişah, IV.Murad ve IV.Mehmed özellikle Çengelköy ile ilgilenmişlerdir. Av merakı meşhur olan Sultan IV. Mehmed için Çengelköy ormanları iyi bir av sahasıdır. Avlanmak dışında, Beylerbeyi’ne doğru uzanan İstavroz Bahçesi’ne de düşkün olan padişahlar Çengelköy ile birlikte anılan meyveler için de buralara gelirler. Hatta padişahlar Çengelköy’e özel meyve yeme turları düzenlemişlerdir.

Evliya Çelebi 17.yy.da Çengelköy için şunları yazmıştır. “...Köy leb-i deryada olup arka tarafıbbağlı bahçeli hiyabanlardır ki tavsifinden dil acizdir. Ahalisinin çoğu Rum’dur. İslamları azdır. Lakin sarayları, bahusus içindeki Hasbahçe gayet mükelleftir. Tumturaklı, revnaklı (renkli, pırıl pırıl bir bağ-ı iremdir. Fakat Allah-u alem bu bahçenin talihi Merih burcuna tesadüf etmiştir.... Lakin köy mamur, şirin bir rıbte-i mahbube’dir (bağlayıcı güzel). Cümle tahtani, fevkani (üst katı olan), kagir binalı üç bin altmış kadar evleri ve sahilinde bir de küçük camisi vardır. Çarşısından geçilerek (imparatorluk) İstavroz Bahçesine gidilir.” Evliya Çelebi’nin bahsettiği Rum ahali 1960’lara kadar köy nüfusunun çoğunluğunu oluşturmuştur. 3000 ev rakamı o tarihler için biraz abartılı gelse de 17.yy. ortalarında Çengelköy’ün, Üsküdar’dan sonra bu kıyının en büyük yerleşimi olduğu bilinmektedir.

Eski yazarlar Çengelköy’ün kirazı kadar ayvasının da ünlü olduğunu yazarlar. Bu meyveler büyük bir Pazar kayığı iskelesi ile kente gönderilir ve bu iskeleden yine köyün ihtiyaçları karşılanırmış. Yaklaşık 150 yıl kadar bir süre içinde hıyar tarlaları ile meşhur bir yer olarak bilinmektedir. Fakat nüfus artışı ve dışardan göç alma sebebiyle tarlaların yerine evler ve apartmanlar dikildiğinden dolayı bu ünü maziye kazınmış ve yok olmuştur. Ama hala hıyar denildiğinde akla ilk gelen yer Çengelköy’dür.

Kısaca bahsetmek istedim Çengelköy’ümün tarihinden fakat o kadar geniş bir zamana yayılmış ki ne kadar uğraşsam yine de uzadı. Simdi günümüz Çengelköy’ünden bahsetmek istiyorum biraz...

Oldukça kalabalıkmış neredeyse ilçe nüfusuna erişmiş bir semt olmuştur artık Çengelköy. Hala eskisi gibi yeşilliklere sahiptir fakat işlek Üsküdar, Ümraniye, Beykoz, Kadıköy ilçelerine ve Boğaziçi Köprüsü’ne yakınlığı sebebiyle ulaşım merkezi haline gelmiş ve günün çoğu saatinde trafik yoğunluğu olmaktadır. Havuzbaşı Parkı adında gerçekten çok güzel ağaçlandırılmış bir büyük, birbirine ideal uzaklıkta olan üç tane de küçük çocukparkı bulunmaktadır.

Eskiden kalma neredeyse her evin kendine ait bahçesi vardır. O zamanlar çoğu ev müstakil olduğundan insanlar sosyal etkinliklerini bu bahçelerde gerçekleştirirmiş. Bu yüzden apartmanların sayısı her ne kadar artsa da bu müstakil evlerin sayısı da azımsanmayacaktır. Buna bağlı olarak ta bahçe sayısı gerçekten kayda değer bir yerleşim yeridir ve insanları bahçe düzeninden çok anlamasalar da bahçelerine ve bitkilerine ilgi gösterirler. Ayrıca Çengelköy sınırları içinde üç büyük sera vardır. Sokakları ne kadar darsa caddeleri yeni düzenlemeler sonucu o kadar büyütülmüştür. Biri kıyıya yakın merkezde diğeri ise daha iç kesimde olmak üzere iki adet halk pazarı vardır.

Çengelköy tepeleri ile de meşhur bir yerdir. Bu ün ise tepelerindeki manzarasından dolayıdır. Neresinden bakarsanız bakın harika bir boğaz manzarasına denk gelirsiniz. Bu kadar yapıların arasında en az bu yapılar kadar değerli ve güzel olan canlıdan, bir çınar ağacından bahsetmemek imkansızdır. Oldukça yaşlı olan bu çınar ağacının (İbrahim Hakkı Konyalı bu ağacın bin yıllık olduğunu iddia eder) dallarının birçoğu toprağa paralel uzamış, uzunluklarından dolayı kırılmamaları için altlarına destekler konulmuştur. Çınarın yanındaki yalıyı yaptıran Abdullah Paşa burada küçük bir cami de yaptırmıştır. Günümüzde gölgesi altında şirin bir kahve bulunan çınar, İstanbul’un en kayda değer ağaçlarından biridir.”

İstanbul’un en güzel ilçelerinden birisi Çengelköy’de yaşamayı istememek mümkün mü? Teşekkürler S.B.K...

“Sancaktepe ilçesinde yaşamaktayım. İlçemiz 2008 yılında Ümraniye’ye bağlı Sarıgazi, Yenidoğan ve Kartal’ın beldesi olan Samandıra’nın birleşmesiyle oluşmuştur. Yeni Belediye binası ve ilçe Kaymakamlık binası Sarıgazi’de kurulmuştur. İlçe, Kartal, Maltepe, Ataşehir, Ümraniye, Çengelköy, Pendik ve Sultanbeyli’ye komşudur. Gelişmeye şöyle başladık diyebiliriz; Sarıgazi Köyü, Sarıgazi ve Sancaktepe... İlçenin merkezi bulunduğumuz yerde olduğu için yollar, kaldırımlar, park ve bahçeler daha düzenli ve daha bakımlı hale gelmiştir. Yaklaşık her mahalleye sağlık ocağı, çocuk oyun alanları, emekli insanlarımızın dinlenebileceği park ve oturma alanları, konferans ve tiyatro için kültür merkezleri, kütüphaneler yapılmıştır. Bu alanların kendi içerisinde küçük te olsa formal düzene hakim bahçeleri bulunmaktadır. Ayrıca bölgedeki insanların spor yapabilmeleri için yürüyüş yolu ve bu yol üzerinde oturma birimleri, spor aletleri de yer almaktadır.
Sarıgazi merkezine ulaşan bir cadde trafiğe kapatılıp, yaya yolu yapılmıştır. Caddeyi çevreleyen binalarda eskiden daire olduğu halde değiştirilip iş merkezi oluşturulmuştur. Cadde üzerindeki müstakil evlerde bahçeleri restoran haline getirilmiştir. Böylece onlara sigara yasağının verdiği ticari kaybın önüne geçildiği sanılmaktadır. İş merkezinin bir bölüm de mağazayla oluşturulmuş, alışverişten yorulanlar için trafiğe kapalı bölümde oturma birimleri yapılmıştır. Yanlarına betondan saksılar konulmuş, caddenin trafiğe açık yerlerine de ağaçlar dikilmiştir. Yol kenarlarında çim alan oluşturulmuştur.

Mahalle içine gidildiğinde müstakil evlerin yerini almakta olan yeni binalar veya boş arazilerin kullanıldığı siteler yapılmaktadır. Eğimli sokaklarda drenaj sorunu oluşmaktadır. Bodrum katları bulunan binalarda su giderleri yeterli olmadığında İstanbul’un yoğun yağışlı dönemlerinde su baskınları ortaya çıkmaktadır. Dere yataklarına kurulan binalar da bulunmaktadır. Ayrıca ilçenin nüfusu arttıkça çocuklara hitap edebilen alanlar yok edilmektedir. Araziler doldurulup yerine binalar yapılırken çocuk oyun alanları ihmal edilmektedir. Ben burada kentleşmenin kontrollü gitmesini her bakımdan dikkatle yapılmasını isterdim. Yani insan ve onun oluşturduğu çevrenin isteklerini bu alanlar artık karşılayamamaktadır. Sonuçta eğer gelişecekse bir alan, ortaya çıkacak sorunların da önüne geçilmesi için düzenli bir çalışma yapılmalıdır.”

Kent gelişmelerinde çok yönlü gelişmenin önemini sergilediğin düşüncelerine teşekkürler H.Y...

En gelişmiş, en güzel ve en sorunlu denilebilecek ilçelerden örnekler büyük bir kent içindeki ayrımlar yönünden ilginç değil mi?


Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM
18.04.2011

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.