Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

GURUR VE TEŞEKKÜR

Marka düşkünü olmadım hiçbir zaman. Evet sevdiğim markalar var, tercih ettiğimde var, ama illa da marka olsun diye bir ısrarım yok. Neyse ki çocuklarımda benim gibi. Fakat marka düşkünlüğü vs. gibi konularda genelde aklımıza hep ünlü yabancı markalar geliyor genelde. Ben herhangi bir ismi övmek ya da yermekten çok hoşlanmıyorum ama bu kez birkaç markadan söz etme isteği hissettim. Sözünü edeceğim markaların bundan haberleri bile yok.Yani ısmarlama bir reklam olmadığını özellikle belirtmek istiyorum.

Tamamen yaşadığım birkaç küçük rastlantısal tecrübemden söz edeceğim. Geçen sene tatil için bir valize ihtiyacım oldu. Daha önce almış olduğum valizim oldukça eskimiş, kullanılmaz durumdaydı. Fermuarı dahil her yanı kötü gözüküyordu. Kısacası atılması gereken bir haldeydi.

Alışkanlık işte hep alışveriş yaptığım İçerenköy Carrefour’daki Cantaş Mağazasına gittim yine. Valizlere göz atarken tezgahtar benimle ilgilendi. Öylesine sohbet ederken sürekli kendilerinden çanta, valiz aldığımı söyledim. O kadar eskidiği halde daha önceki aldıklarımı atmaya bile kıyamadığımı filan söyleyince, işte o anda enteresan bir şey oldu. Bana ürünlerinin ömür boyu garantili olduğunu, eski valizimi götürürsem gerekli tamiratları yapabileceklerini söylediler. Gerçekten şaşırdım ve hoşuma gitti. Üşenmedim ertesi gün oradan aldığım birkaç valizi Cantaş’a götürdüm. Gerçektende çok kısa bir süre içinde gereken bütün tamiratları yapıldı ve telefonda bana istersem evime de bırakabileceklerini söylediler. Bu olabilecek en şahane durumdu. Cantaş’ı kutluyorum ve böyle bir yerli ürünümüz olmasıyla gurur duyuyorum. Teşekkürler Cantaş.

Söz etmek istediğim ikinci marka Çetin Optik. Bizim satın aldığımız dükkan Hasanpaşa’da Kadıköy Belediye binasının hemen karşısında. Çok iddialı olmayan mütevazi bir dükkan görünümünde. Ama eski bir gözlükçü. Eşim gözlük kullandığı için senelerdir bir çok gözlüğe bir sürü paralar ödemişizdir. Hele çocuklar küçükken, güreşiyoruz diye ne gözlükler darmadağın olmuştur. Çetin Optik’i bir arkadaşım vasıtasıyla tanıdık. İyi ki de tanımışız. Gözlüğü aldınız, bir süre sonra gözlüğünüzün şekli bozuldu ya da düştü camı kırıldı vs. bütün bunların hepsini ücretsiz olarak telafi ediyorlar. Gözlüğünüzün başına bir şey gelince ‘yine mi para vereceğim’ fobisine hiç gerek kalmadan ömür boyu garantili gözlüklerinizi kullanabilirsiniz. Teşekkürler Çetin Optik.

Ve son marka çok yeni yaşadığım bir tecrübe. Oğluma yerli ürünleri kullanmayı sevmesi nedeniyle Mavi Jeans’tan hoşuna giden bir İstanbul tişörtü almıştım. Yemek yerken bir şeyler dökülünce yıkarken leke çıkarıcı tarzda bir şeyler sıkıp makineye attım ve yıkadım. Çıktığında leke çıkarıcı sıktığım yerler minik minik delik olmuştu. Leke çıkarıcısıyla tam olarak ilişkisi olup olmadığını anlayamadım. Çünkü daha önce de kullanmıştım ama böyle olmamıştı. Belki biraz fazla kaçırdığımı düşündüm ama daha yeni olduğu için de üzüldüm tabi. Geçen hafta İstanbul serisinden bir tişört daha aldım oğluma. Genelde giyilmeden yıkama alışkanlığım nedeniyle attım makineye ve tişört çıkınca sanki makinenin bir yerine sıkışmış gibi yine küçücük bir delik vardı. Tabi canım oldukça sıkıldı. Neyse ki fazla pahalı değil, bunları günlük giyer başka birkaç beğendiğinden alırım diye düşündüm. O sırada tesadüfen oğlum bir arkadaşıyla eve geldi. Arkadaşı kendilerinin de Mavi ‘den aldıkları bir tişörtte sorun çıktığını annesinin götürdüğünü ve hemen değiştirildiğini anlattı. Doğrusu ümitlendim ama benim aldıklarımın biri oldukça uzun zaman önce alınmıştı ve sorun belki benim hatamdı, diğer yeni sayılırdı ama görüntüsü bir yere sıkışmış ta deforme olmuş gibiydi.

Yıkadığım bu iki tişörtü ütülemeden satın almış olduğum Kozzy Alışveriş Merkezindeki Mavi Jeans Mağazasına götürdüm. Değiştirirlerse iyi olurdu. Ama değiştirmezlerse de çok fazla üzülmeyecektim. Çünkü ikisini de, biraz stres atmak için gittiğim pazardan aldığım tişörtlerden daha ucuza satın almıştım. Bana hoş geldiniz diyen kasadaki görevliye, satın almış olduğum iki üründe problem olduğunu söyleyip uzattım tişörtleri. Hemen açıp şöyle bir göz gezdirdi. O sırada arkadaki yazıya ilişmişti gözüm. ’Lütfen değişim yapacağınız zaman satın aldığınız faturayla birlikte geliniz’. Ama ben faturayı getirmemiştim ve büyük olasılıkla atmıştım. Daha önce bir çok kez aynı durumla karşılaşmış ve çok sıkıntılar yaşamış biri olarak kendi kendime ‘önemli değil, herhangi bir sıkıntı olacaksa hiç keyfimi bozmadan teşekkür ederek çıkarım’ diye düşünüyordum. O sırada kasadaki görevlinin sesi beni düşüncelerden çıkardı. ’Sizin tişörtlerin aynıları var, istediğinizi seçin ben de bu arada değişim işlemlerinizi yapıyorum’. Hemen alacaklarımı aldım. Kasaya yöneldim. Ama bu kadar kolay olması beni garip bir şekilde rahatsız etti sanki. Acaba ürünlerine güvenmiyorlar mıydı, neden bu kadar kolay olmuştu? Ne faturayı sormuştu, ne ne zaman aldığımı, ne ürünle ilgili neden değiştirmek istediğimi, ne de ürünleri incelerken bunların nasıl olduğunu. Üstelik ben bir yetkilime danışayım ya da müdürüme sorayım, ya da ben yetkili değilim bu konuda filan gibi şeyler de dememişti. Bir an kendimi çok iyi hissettim. O kadar üzüldüğüm iki ürünümü birden, beni hiç yormadan yenileriyle değiştiriyorlardı. Üstelik hiç de öyle uzun uzun, geldiğine getirdiğine pişman olacak kadar bekletmeden, işlemleri de güleryüzlü bir şekilde tamamlayarak.

İşte o zaman anladım marka olmanın neden önemli olduğunu. Evet markacı değilim, reklamdan hoşlanmıyorum ama tüketici haklarının korunabilmesi için karşınızda bir muhatap bulabilmek harika bir şeymiş. Böylesi şeyleri yabancı ülkelerin örnekleriyle anlatırız genelde ve marka denince, genelde aklımıza hep yabancı markalar gelir. Hatta bazen o kadar abartırız ki, kalitesiyle ilgili olmadan, sadece yabancı marka olduğu için tercih ettiklerimiz bile vardır. Marka olmak sadece satmak değil daha da önemlisi sattığınız ürünün her zaman ve her koşulda arkasında güvence olarak durabilmektir. Kısacası hem iyi bir isim olduğu, hem de bizi dünyanın bir çok ülkesinde gururlandırdığı bir yerli marka olarak teşekkürler Mavi Jeans.

Bunlar benim birkaç tecrübemle ilgili isimler, eminim ülkemizin gurur duyulacak nice değerleri nice markaları vardır. Hepsini kutluyorum, bir tüketici olarak hepsine teşekkür ediyorum ama şunu da hatırlamakta fayda var; sadece ihtiyacımız kadar tüketelim…


İlknur ERŞAHİN ÇAKICI
9.06.2011

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.