YAŞAM ve JAVARİ VADİSİ
“Dünyadan kopuk yeni kabile bulundu” haberi ile neresi bu Javari Vadisi diyerek internette gezindim. Paylaşılan fotoğrafları derledim bir fikrim olsun diye. Sonrada yazmaya başladım başlık ilginç gelince. Dünya neresi ki kopuk yaşayanlar bulundu ile şaşkınlık yaratmış mutlu yaşayanlar diye düşündüm ve sizlerle paylaşıyorum. Amazon, benim öğrencilik yıllarımda el değememiş tropikal ormanlarla kaplı dünyanın en büyük nehri olarak anlatılırdı. Ekvatora yakın yoğun kapalılıkta yemyeşil ormanlar arasından geniş kıvrımları ile akan bol suyu ile büyük bir nehri hayal ederdik. Girilmesi güç olan ancak araştırıcıların zaman zaman resmettikleri görüntüleri ile imrendiğimiz flora ve faunası ile cennet parçaları. Değil içerisinde yaşamak yaşayan vahşilerinden de kaçardı insanlar.
Son yüzyılda bu ormanlardan da yararlanma başlayınca artık aralandı, teknolojik yetersizlikler döneminde kendi halindeki orman keşfedilmeye ve hatta kullanım artışı ile dünya dengelerinde etkilenmelere yol açmaya başladı. Burada yaşayabilen Kızılderili kabilelerin varlığı, doğa ile yaşamı tercih eden insanların bulunabildiği ve onların dünyada gerçek yaşamı sürdürenler olduğu kanımca. Dünyadan kopuk ne demek pek anlayamadım. Bence gerçekte onlar asıl dünyada yaşayanlar, bizlerse, yeni bir dünya oluşturarak kendimize uydurmaya çalıştığımız ancak zaman zaman doğa olayları ile fark ettirildiğimiz dünyada yaşamaya çalışanlar değil miyiz?
Yeni kabile, akraba ilişkileri içerisinde doğa ile içiçe yaşayan bir grup insan, teknoloji nedir bilmeden yaşayan, ilkel insan dediğimiz, bir topluluk olsa gerek. Dünyada oluşan olaylardan bihaber, güzel bir yaşam olsa gerek, üzüntüleri ve sevinçleri kendi aralarında... Oysa biz ileri insanlar, daha daha iyiye diyerek değiştirdiğimiz dünyamızda, nasıl yaşadığımızı algılamaya çalışıyoruz. Javari’yi de Java motoruna benzetelim! Yeni Javarililer çoluk çocuk rengarenk. Özel günlerinde olsa gerek gayet estetik renklerle boyanmışlar. Doğal malzemeden evlerinde basit tarım faaliyetleri, avcılık, balıkçılık ile beslenmelerini sağlamakta, orman ürünlerinden de yararlanmaktalar sanırım. Korkusuzlar mı bilemem ama vahşi hayvanlara karşı koruma önlemleri vardır ya da artık onlarla evcillermiş gibi anlaşmaktadırlar belki de.
Ekoköylere dönüş isteğimiz bundan olabilir mi, doğamıza dönüş dileği. Özellikle yoğun kent koşullarından kaçışın sonuçları mı? Hep ters değil mi insanoğlu. Kırdan kente hızla geçiş sonra tersine kentten kıra... kaldıysa! Kalmaz mı diyenlere haydi o zaman kim, ne kadar tam doğal koşulda yaşam sürdürebilecek? Ben de denemek istiyorum ama belki sadece iki ya da üç gün. Zihinsel dinlenmede iyi bir ilaç olduğunu düşünüyorum. Düşünün; cep tel, baz istasyonu, telefon, otomobil, vd. araçlar, tv, radyo, doğalgaz, ocak, kombi, vb. yok, yiyecekler doğadan ne bulursan (balık, böcek, kuş, mantar, ot, meyve, vb.), buzdolabı yerine tel dolap ya da doğa dolap!, bulaşık, çamaşır makinası yerine el, giysi tek ya da iki, yıkama yok ya da yaz olunca gir dereye çık kurusun, yatak yerde otlardan ya üst örtü gökkubbe mi, yıldızlar mı?, uyurken yarasaların tuhaf seslerini dinle ne dediklerini çözümle, elektrik yok ki kitap okuyup uyusak, mum ışığı mı, ayışığı mı?, gez istediğince çıtırdayan yapraklar üzerinde, şırıldayan suyun yakınında, avuçla akan buz gibi suyu, ama koru kentine dönünce gerekecek kıymetli sesini, gün doğarken ılıklığını hisset içinde güneşin, gözlerin kamaşsın hatta yaşarsın ama gör renginde doğanı kara gözlüksüz, başka...... sizden.
Kızılderililer Ulusal Vakfı (Funai) sözcüsünün açıklamasına göre (2011), 200 kişilik kabilenin izine ilk önce uydu fotoğraflarında rastlanmış, sonra yakından izlenmiş, görüntülenmiş (Resimler). Brezilyalı makamlar ise, ülkenin ücra bölgelerinde yaşayan ve beyazlarla hiç temas etmemiş yerli kabilelere, hiç alışık olmadıkları ve geçebilecek hastalıklara karşı korunmaları için beyazların yaklaşması yasaklanıyor bu kabilelere... haklı olarak.
Konudan konuya ama gerçekten nereden türüyor akla gelmedik hastalıklar diye düşününce günümüzde yaşanan, hak vermemek olanaksız. Tek bir mikrop, yaşam ortamı değiştikçe insanlar gibi, şekilden şekle girebiliyor ve nerede ne yapacağı belli olmuyor.
Haydi Javari’ye gidelim diyeceğim ama alışkanlıklar zor terkedilenler... Ama artık benzeri ekoköylerde neden yaşamayalım. Birkaç gün de olsa doğaya dönersek yaşam ortamlarımızı daha iyi algılarız. Ama yüzyılın ekoköyleri Javari olamaz korkmayın. Her şeyimiz yine yanımızdadır, belki birkaç saatliğine bu yaşamı tadabileceğimiz turlar olabilir. Benim yıllar önce Avusturya’da ilk kez bir ormanda bu duygularla dolaşırken hissettiklerimle, dünya varlıklarımızı kaybetmeden yaşam geleceğini öğrenebiliriz. Dünyadan kopmayız!!!
Mutluluğunuz eksilmesin Javari kabileleri dünyanızda!..
Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM 2.08.2011
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|