Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

YAŞAM, SENİNLEYİM GİDELİM DOSTUM…

Bir yaz daha yerini sonbahara bırakıyor. Halen olabildiğince sıcak devam ediyor. Leyleklerin gruplar halinde daha sıcaklara göç etmesini seyrederken sonbaharın eli kulağında olduğunu hissediyorum.
Peki bu leylekler kafamın üstünden geçtiler acaba ben kışında çok seyahat edecekmiyim?

Büyükler öyle bir şeyler söylerdi değilmi?

İstanbul’da sonbaharı severim ben, gezilecek en keyifli mevsimdir ne terletir insanı, nede üşütür. Giyinirsin keyifle takıp takıştırırsın arkadaşlarınla sohbette buluşursun. Yazın dinlenmişliğini, enerjisini onlarla paylaşarak. Oğlun ile keşifler yaparsın, filmlere gidersin. Mesela, adalara bu mevsimde gitmek fayton ile tur yapmak keyiflidir.
Oğlumun her şeyi öğrenme isteğine cevap verirken biraz ayılarak ve bayılarak zevk almaya çalışırsın.

Bu yaz her şey programım dışında gelişti, bana hakiki dostlukların ne demek olduğu, kardeş kadar yakın olunduğunu bir kez daha anlattı.

Mesela; yaz başından beri her dakika arayarak “evet ne zaman geliyorsun” demekten bıkmayan canım arkadaşım ve ben birçok defa “inşallah’’ derken yine aramaya devam ederek “bak şu tarihte filan var misafir ama sonra boş’’ diyerek tüm yazın detay bilgilerini vererek beni yine ve yeniden boş bırakmayan o can kadın, can arkadaşım can kardeşim.

NE MUTLU… bana ki böyle bir aileyi tanıyor olmak, o aileden olmak.
Mesela; “hadi çantanı hazırlıyorsun, hiç fazla düşünmek yok al oğlanın eşyalarını da filanca gün yola çıkıyoruz sizi saat 6 da evden alıyorum’’ diyen miniciklik arkadaşım, can arkadaşım, plakların içindeki tınıyı birlikte tattığım, evcilik oyunlarımın eşlikçisi, can kardeşim.

Sanki ikisi de birbirlerine söz vermişler gibi beni ve oğlumu bir anda başka bir diyara taşıdılar öyle plansız öyle aniden “aman bir düşüneyim” derken cennette buldum kendimi. Tabiki kocamın hakkını yemeyeyim müthiş destek oldu bu hadiselere…

Arındırdılar beni kışın o ağırlığından, hepsi beni benden daha iyi tanıyorlardı, neler sevdiğimi neden sıkıldığımı ben anlatmadan anlayanlar onlar. Beni bana verdiler kısacası…

Daha sonra yeniden yollara çıktık bu defa rota başkaydı minicik poncik tatlılığındaki oğlu ile şehir hayatından kaçıp minik bir yörede yaşamayı tercih eden arkadaşlarımız, evlerini açtılar kendi evimiz gibi. Yaz olunca gelen dostlarını ağırlamaktan zevk alıyorlardı hayat insana paylaşmayı ve dostlukları veriyor…
Veriyor ki; anı, dakikayı, saati ve günü ıskalama ve yaşa diye.

Obama geçen yıl sivillere verilen en büyük nişan olan, Özgürlük madalyasını şair ve yazar olan Maya Angelou’ya verdi.
Onun şu sözleri benim felsefem gibi oldu; Yaşam, yakasına yapışıp “SENİNLEYİM DOSTUM GİDELİM’’ demenizi ister. Diyor…

Dostlukları, sevgileri, aşkları ıskalamamak gerek hayatta. Karşınızdaki çocuğunuza, aile büyüklerinize, kocanıza, karınıza, arkadaşlarınıza o iki kelimeyi esirgemeyin. Eğer sevgiyi esirgerseniz birbirinizden yeni yetişen çocuğunuzdan, hayat arkadaşınızdan, dostlarınızdan en önemlisi yaşamınızdan; daha sonra size yaşam bir sürü parçası eksik puzzle gibi darmadağınık çıkar, hep bir yanı eksiktir.
Oysa yaşam, sevgiyle evrenin her noktasında kapıları açar. Gönül gözünüzde, hayatınızda, hep pembe şeker helva gibi olmasa da yaşam doğru yönde ışığı hissettirir.

Ve…
Kadın olmak…
Hangi dinde, dilde, ırkta, hangi yaşam kulvarında olsan da değişmiyor. İster bir köyde okuma yazma bilmeden yaşa, ister büyük şehirlerde iyi okullarda iyi işlerde var ol güçlü ol aynı.
Kadın olmak, anne olmak, iş kadını olmak, evini yönetmek, sevgiline ilgi göstermeğe çabalamak ve hepsini bir anda ve hiç yorulmadan yapmak. Ben atom karınca misali diyorum bu tempoya.
Geçenlerde bir boşanmanın ardından ünlü ve de başarılı bir kadın ile yapılan sohbette; …çocuklarımın bakımı, sorumlulukları evin düzeninin bana verdiği yorgunluk karşısında belki birazcık hak ettiğim değeri yada ilgiyi göremediğim bir sitem …. diye yorumlamış boşanma nedenini.
Göremediği ama beklediği ilgi, sevgi…..

Bu satırları okuduğumda durdum, başarılıydı o kadın, varlıklıydı evinde hizmetlileri, çocuklarının bakıcıları vardı aslında düzeni kurulu gibi duruyordu dışarıdan bakıldığında. Bahsettiği yorgunluk beden yorgunluğu değildi. Çünkü beden yorgunu olsan da, geçer dinlendiğinde, kalp yorgunluğu ise …

Ama oda bir kadındı ve kadınların en çok ihtiyacı olan aslında ilgiydi, anlayıştı bu yoğun yaşanan hayatta. Kimi gün sımsıcak bir sarılmaydı bu, kimi gün eline sağlık karıcığım, kimi gün sıcacık bir gülümseme. İki güzel söz.

Parayla pulla değeri olmayan ama erkeklerin yapmakta zorlandıkları en zor şey, aslında en kolay hareket.
Onlar kabalaşmayı kalp kırmayı, duyguları anlamamayı daha severler. Erkek ırkında gücün kanıtıdır bu. Öyle zannederler aslında, büyük bir yanılgıyla. Zayıflıktır ince olmak, anlayışlı olmak.

Kendilerini güçlü hissetmezler mi araba kullanırken, bir kadını acemi diye yorumlamak, önündeki arabada kadın sürücü varsa onu taciz etmek, sen yapamazsın kadınsın demek, karısının veya hayat arkadaşını başarılarını bilip kıskançlığından onu kırmak, onun diğer insanlarla ilişkilerinin altında başka aciz şeyler aramak. Bunlar erkek için kendilerine güvenmekten çok karşısındakine saldırmak hissi ile yaptıklarına inanıyorum. Saldırırsan güç sende… He-MAN misali…

Kadın oysa sadece ilgi ister, sevgi ister çekip gitmeyi kalbi tamamen kırılmadan düşünmez.
Kalbi kırılmış kadın ise tamiri olanaksız değerli bir vazo gibidir ne kadar yenilenmeye çalışırsa o hep kırıktır.
Ama yaşama hep sıkı sarılı durur çünkü kadında zorba kuvvet değil içten gelen büyük bir yaşam gücü vardır.
Yaşamın yakasına yapışır; SENİNLEYİM DOSTUM HADİ GİDELİM der…

Bir başka ilişkiler hakkında örnek de, Amerika’da 8- 40 yıldır beraber yaşayan eşler arasında bir araştırma yapılmış; eşlerden biri kötü bir alışkınlığa sahipse, diğerinin onu engellemek yerine zamanla o alışkınlığı paylaştığı sonucu çıkmış.
Örneğin eşlerden biri fazla yemek yiyorsa, diğeri onu daha az yeme konusunda ikna edeceği yerde tam tersini yapıyormuş.
Ya da çiftlerden biri çok içki içiyor, sigara alışkınlığı varsa diğeri zararlarını anlatmak yerine daha da teşvik ediyormuş (sanırım baktı ki iflah olmuyor daha çabuk tahtalıköye gitsin de kurtulayım diye)
Zaten eşlerden birinin çok sigara içtiği diğerinin hiç içmediği birliktelik veya evliliklerin çok yürümediği söylenir.

Ya da çiftlerden biri spor yapmıyorsa hayata aktif bakmıyorsa, diğeri onu daha sağlıklı yaşama ve aktif hayata ikna edeceği yerde tembelliğe meylediyormuş…
Ha..ha..ha..ha..
Bence ne hali varsa görsün diyordur.

Bu araştırmalar Loisville üniversitesinden. Bütün bu araştırmaların sonucunda iyi veya kötü evlilikler hayatı daha uzun yaşamayı sağlıyor. Cefasıyla da sefasıyla da….

Size verilen hayatı sevgi dolu, aşk ile ve güzel yönüyle görüp yaşayın. İçki, sigara, uyku ve yalnızlıkların, mutsuzlukların, negatifliklerin kısacası hiçbir şeyin arkasına saklanmayın dostluklarınızı, dostlarınızı artırın, birçok konuda fikir sahibi olmak için kendinize zaman verin, konuşup paylaşın, dertleşin ve hayatın size yüklemiş olabileceği olumsuzları yaşama sarılarak yenin.

Seneler geçer bakarsınız ki hayatınızı heba etmiş gitmişsiniz negatiflikler içinde yok olmuşsunuz.
Hadi gidiyorum ben….
Hey sevgili dostum yaşam, sana sıkı sıkı sarıldım..


Perrin GÖKDEMİR ÜLKER
5.09.2011

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 











 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.