Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

HAYAT BÖYLE BİR ŞEY İŞTE....

Havaların güzel gittiği günlerde bir akşam üstü, oğlum ile sahil yolundan eve dönüyorduk.
Gerçekten o gün çok güzeldi, sıcaklık keyif vericiydi. Adalar çok net gözüküyor ve güneş batarken fevkalade bir renk serpiştiriyordu gökyüzüne.
Oğlum; aniden ‘annecim bir gün batımında bunu sahilde oturup seyredelim nedersin?’ diye sordu …..
Arabayı kullanan ben aniden şaşırdım kaldım, ilk şaşkınlığım geçince, hemen kenara yanaştım ve ‘çak’ diye elimi ona uzattım; ASLAN oğlum benim budur işte dedim.

Ne kocaman insanlar tanırım ben elindeki keyifleri kullanamayan, mutlulukları yakalamayan olanı yıkan, bir yudum kahvede enerjiyi yakalamayan, negatifliklerde boğulan. Mutsuzluğu olumsuzluğu yaşam yapan.
Oysa minicik bir kahramandan, onun ağzından duyunca bunları pozitif bir jenarasyonun tüm güçleri ile geldiklerine ve bu dünyaya çok iyi şeyler yapacaklarına inandım.
İnanmak istiyorum. İnanıyorum.

Bir gün sonra şehitlerimizin haberini aldım, annelerinin kuzucukları türlü fedakarlıklar ile büyütülmüş o ASLAN parçalarını duydum. Sönen ocakları, bir daha asla aynı mutlulukları yaşayamayacak o evleri.
Her şey vatan için derken, gözlerinden akan yaşlarla anne yüreğinin parçalanışını seyrettim, etrafımdaki herkes gibi bende kahroldum.
Davul zurnalı askerliğe uğurlanan o delikanlıların, evlatların evlerinden ayrılması böyle olmamalı diye düşündüm.
Hiçbir beyin yapısına, hiçbir düşünceye, hiçbir amaca dahil olmayan, hani argoda b… yoluna gitmek tabiri ile ifade edilen bir son.
Erkek anneleri, gülsuları ile sarıp sarmaladıkları bebeciklerini nasıl da askere uğurlayacaklar diye içimden geçirdim . Nasıl?

Van depremi ile sarsıldık tüm ülke. İki haftalık minik bebek kollarda enkaz altında çıktığında gözyaşlarıma engel olamadım.
Daha hayatın ne olduğunu bile kavrayamamışken, kendi daha mis gibi süt kokarken toprak altından çıkarılan, sadece annesinin sütü ve kokusunu yaşam bilirken…
Hayatta minicik şeylere sevinirken evlatlarımızla gururlar duyarken, onları türlü fedakarlıklar ile okutup büyütürken böyle olaylar kalpten yara aldırıyor insana.
Fakat böyle olaylarda herkes tek yürek olunca herkes birbirine sahip çıkınca elimde değil düşünmeden edemiyorum; demek ki istendiğinde birlik olunabiliyor, beraber dertlerin üstesinden gelmeye çalışılıyor.
O zaman neden diyorum neden? Barış içinde yaşanabilir bir dünya yaratamıyoruz.
Birbirimizin kuyusunu kazıp duruyoruz, başarılarını kıskanıyor gurur duyamıyoruz hep daha hırsla daha çok istiyoruz. Güzel yaşamak, iyi yaşamak tabiî ki herkesin istediği bir şey. Ama bu istekler için birçok insanı ezip geçmek neden?

Demek ki din , dil, ırk fark etmeksizin herkes birbirini sevebiliyor. Demek ki elindekini o an ihtiyaçı olan ile paylaşabiliyor ve bunu isteyerek yapıyor, yapabiliyor.
Demek ki sevgiyi sevmeyi, duygusallığı henüz yok etmedik buda bir iyi işarettir.
Ne dersiniz?
Evren bu sevgisizlikten, bu hırstan dolayı barış yerine savaşlar, afetler ile boğuşuyor. Sevgiyi yüksek sesle ifade etmeliyiz, yürekten duyarak.

Pozitif olmalıyız pozitifffff…
Pozitif bakışları düşünceleri yok ediyoruz biz.

En basit örneği kendinize dönerek bakın; kaçımız sabahları bir günaydın demekten, işe giderken iyi günler dilemekten, birbirimize gülümsemeyi, iyimser olabilmeyi başarıyoruz?
Minik bir çocukla, gün geçirin onların hayatlarını gözlemleyin ne kadar minicik şeylerde neler bulduklarını görün, oturun oyunlar oynayın onlarla. İçinizdeki çocuğu çıkarmanızı sağlar. İçinizde bir çocuk yoksa kendinizi acilen tedavi edin zira çocuk ruhu taşıyamayan bir birey önce kendisine hiç faydalı olamaz. Kaldı ki etrafındakilere bir şeyler versin.
Evren bize nasıl sevgi gönderecek, siz almasını bilmezseniz.
Hayat böyle bir şey işte, biz mutlulukları yok edip duruyoruz.
Hayata şükretmeyi unuttuk. Yaşamın güzelliklerini görmeyi unuttuk. Sağlıklı olmamız bize bir şey ifade etmez oldu.

Önümüz bayram bunu fırsat bilin önce çocuk olmayı başarın, çocuklar bayramlarda çok keyif alırlar. Önemseyin hayatı ve en önemlisi kendinizi.

Oğlum’un dediği gibi bir gün oturun sahilde gün batımını izleyin, keyfini çıkarmaya bakın.
Belki bir limonlu çay eşliğinde, belki bir kadeh mey ile.
İçinizdeki çocuğu bularak onu pozitif yaşayarak.

HAYAT BÖYLE BİR ŞEY İŞTE……

P.S. Bir tanecik Akrepler :))) nice mutlu yaşlara.


Perrin GÖKDEMİR ÜLKER
1.11.2011

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 









 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.