Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

9 KÖYDEN KOVULMAK…

Sonunda geldi 2012. Üstünden de kaç gün geçti. İyi dilekler, iyi umutlar, bolluk, şans, bereket dileyerek karşıladık kendisini. 2011’ide sevabıyla günahıyla uğurladık ve gitti. Hepimize yeni senede barış ve huzur.

Ben, Oğlumun yılbaşı telaşını gördükçe çok eğlendim, onun neşesi bana geçti. Etrafında onu sevenlerin hazırladığı hediye paketlerini açtıkça bu günün hiç bitmesini istemedi. Bana ‘anneciğim yılbaşı geçince de bana paketli hediyeler alırsın dimi‘ diye soruyordu açarken paketlerini.
Onu seyrederken çocukluğun ne kadar güzel bir dönem olduğunu düşündüm.

Bunları gözlemlerken; Tüm çocukların bu kadar şanslı olmadığını, depremde evsiz kalan o miniciklerin değil pakete sıcacık yuvaya ihtiyacı olduğunu düşündükçe içim buruldu acıdı, hep şükrettim durumumuza. İşte o zaman bir kez daha arsızlığa, hırslara, mutlu olmak varken beceremeyenlere eh dedim. Allah sizi bildiği gibi yapsın.

Her sene olduğu gibi, hepimiz kendimize göre sıralamalar yaptık, bu sene neler yapacağız kendimiz için ailemiz için. Geçen senede yaptığımız hataları tekrarlamamak için kararlar aldık, daha iyimser olmak adına birçok iyi detayları listemize ekledik.

Sosyal olmak, dostlar ile olmak için daha emek sarf etmek için çabalamayı seçtik seçeneklerin içinden. Bunların hepsi hayatı daha güzel daha anlamlı yaşamak içindi. Zira hayatı gördük ki o kadar hızla akıp gidiyor. Bu akışta anlarımızı, dakikalarımız daha sıcak daha sevecen olabildiğince pozitif geçirelim.

Bir karikatür var bilmem gördünüz mü; iki balık, yarım su dolu bir kavanoz içinde; birinin ağzı kavanozun dışına doğru ‘gördün mü boş bu kavanoz’ diye bağırıyor; diğeri ağzını kavanozun dibine doğru dönmüş ‘dolu bu kavanoz dolu’ diye yorumluyor durumlarını.

Hayat böyle değil mi, daha sade daha huzurlu , mutlu yaşayabilmek için, kendimizi ve de tabiî ki yakınımızdakileri de mutlu etmek için olduğumuz konumu renklendirmek ?
Ama negatif kafalı insanlar ne yazık ki bardağın dolu tarafını görmek yerine hep boş tarafıyla ilgilenerek hem kendilerini hem de yakınlarındaki insanları sınıyorlar… Bana ne kadar dayanabilir diye? Kırılan vazolar tamir edilseler bile kırıktırlar bilirsiniz.

Oysa onlarda biliyorlar ki krediler bittimi bir daha hiçbir banka sana kredi açmaz.
Terslik içine işlemiş insanlarda böyle, kendi yetersizliklerini hep yanındakilerden çıkarır bu artık psikologlar tarafından bilmem kaçıncı kez duyduğumuz bir gerçek.

Hep kendileri haklıdır, hep kendileri çok iyi bilirler ve karşısındaki doğru söylediğini bildiği halde aşağılamak için, kendi açığını sözde kapamak için hırçınlaşarak, kabalaşarak kırarak cevaplar verirler. Zanneder ki başardı, yazık…..

Onlar hastadır oysa, hem de çok hasta. Hayatın güzelliklerini kabul etmek istemeyen, içinde olduğu yaşama şükretmeyi beceremeyen, hep başka isteklerde bulunan istediği duruma gelince onu beğenmeyerek başka istekleri olan. Kısacası hep bir şeyler isteyen ama hiç mutlu olmayan.

Bulunduğu ortamdan sıkılan, bulunduğu yerden sıkılan şehir, köy, kasaba ülke değiştirmek isteyen ama oralara gittiğinde hiçbir şeyin değişmediğini gören negatifler. Oysa insanın kafasındadır her şey, değiştirdiğin ortamda, arkadaş da, sevgili de değil kendinde. Sen kendini seviyor, sayıyorsan zaten hayat sana her zorluğa engebeye karşı da dayanıklılık verir. Elbet tökezlersin, elbet canın acır ama hayatın sana verildiği kadar olan zamanını iyi kullanmaya çalışırsın.

Bu kişiliğin sağlam olmasıyla, aile değerlerine verdiğin önem ile, dostlarının seni ne kadar sıklıkta arayıp senle olmak istediği ile doğru orantıdadır. Çeşitli renkler de , çeşitli kıvamlarda dostlukların varsa yaşamının içinde, hepsinden sana geçecek o kadar da çok alıntı vardır.

Bir arkadaşım anlattı; yaşamını paylaştığı hayat arkadaşı hastalanmış basit bir soğuk algınlığı. Bir doktor, bir ilaçla beklide biraz daha itina ile geçebilecek soğuk algınlığı 2-3 aydır devam ediyormuş.

Kızcağız sıkıntılıydı üzülüyordu inat uğruna doktora gitmeyen arkadaşı için. Bir gece önce artık sıkıntı verdiğini itiraf eden arkadaşına ‘canım kendine bakmadın dikkat etseydin bari , bir doktor……..’ derken hayat arkadaşı gürlemiş ağzına ne gelirse kızın yüzüne… Yok cahilmisin, sende bir şey bilmiyorsun…. derken kızı sözleri ile yaralamış. Kız bin pişman ağzını açtığı için; o an ağzında ‘b.. ye’ demek geçmiş ama ortam daha da gerilip çirkin bir hal alacağından arkasını dönüp gitmiş. ’Bana ne diyemiyorum ki üzülüyorum’ diyor ben o değil daha uzak birisine bile üzülürüm.

Güldüm…. Hem komikti, hem de gerçek. Umarım ben bu satırları yazdığımda arkadaşı doktora gitmiş durum iyi bir hal almıştır. 9 köyden kovulmak bu olsa gerek???

Siz bu kadar komik olaylar yaşıyormusunuz bilmem? Ama hayatın olan ile mutlu olma ilkesini unutmamak lazım. Bu da zannedilmesin daha iyi için çalışmak, daha iyi imkanları kurcalamak, daha çok arkadaş edinmek, daha hobiler katmak, daha gezmek, yerler görmek keşifler yapmak dan vazgeçmek.
Aman ha, hep daha iyi için hep daha sağlıklı olmak için, daha pozitif olmak için sımsıkı sarılacağız bu yaşama.

Kalanı Yüce Tanrıdan, onun biz kullarına nasip biçtiği hayattan.
9 köyden kovulmadan hep sevgiyle kalın, 2012 de güzel yaşam an’larına.


Perrin GÖKDEMİR ÜLKER
9.01.2012

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.