Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

HEDİYE ALMAYIN, ARMAĞAN EDİN…

Armağan edilir de, hediye alınır nedense. Hediye ve armağan kelimelerini her ne kadar eş anlamlı kabul etsek de, eğer sözcüğe vurgu yapan isim tamlamaları varsa, eşanlamlısı her zaman o sözcüğün yerini dolduramıyor. Bu iki sözcük de böyle. Hediye deyince aklımıza genelde satın alınan bir şeyler geliyor pek çoğumuzun. Oysaki birine bir şey armağan etmek her zaman alış - verişi çağrıştırmıyor.

Kendi ördüğünüz bir atkıyı da, yaptığınız bir resmi de armağan edebilirsiniz birilerine. Ya da bir tiyatro bileti armağan edebilirsiniz birilerine. Oysa ki hediye dendiğinde ilk akla gelen genellikle alış - veriş merkezleri oluyor.

Çocuklarım bana anneler gününde sana ne alayım anne diye soruyorlar bazen. Ne istersin deseler yine bir derece ama bu özel günlerin bir alış - veriş tufanına dönüşmesi bana biraz tüccarca geliyor doğrusu. Şahsen ben özel günleri çok önemseyen biri değilim. Doğum günümün sabahında sanki unutmuşum gibi yapıp, her şeyi sürpriz gibi yaşamaya zorlamıyorum kendimi. Ya da evlilik yıldönümü vs. gibi günlerin sadece erkeklerin kadınlara maddi bir şeyler alması günü gibi kabul edilmesinden hoşlanmıyorum. Sanki kadınlar kendileri için para harcanması gereken bir cinsiyetmiş gibi düşünülmesi çok komik. Hele hele bu önümüzdeki sevgiler günü olayı artık iyice ticari bir hal almış durumda. Neredeyse sevgiler, kimin kime hangi hediyeyi aldığıyla ölçülecek .

Geçen gün bir alış - veriş merkezinde gördüm. Ücretsiz kartpostal yollanıyor. Kadıköy Belediyesi böyle bir şeye öncülük ediyor ve yazdığınız kartları ki kartlar ve zarfları da ücretsiz, ücretsiz olarak da sevdiklerinize ulaştırıyor. Acayip hoşuma gitti, çünkü ben mektup yazmayı kart yollamayı çok severdim. O üzeri pullu karlı yılbaşı kartlarını, bulunduğum şehrin kartpostallarını sevdiklerime yollamaktan çok keyif alırdım. O zaman yaşadığım o keyfi bana yeniden yaşattılar, küçücük bir şeyden ne kadar mutlu olduğuma ben bile şaşırdım. Eşime ve 2 oğluma sevgililer günü kartları yazdım. Umarım zamanında gelir postalar. Yıllar öncesinin aylarca süren posta yolculukları geldi aklıma da, evet teknoloji kötüydü ama, keyifle gelecek postayı beklemek, posta kutusunda güzel bir şeylerle karşılaşmak ne büyük sürprizdi benim için. Çocuklarıma hediye almadan, para harcamadan da sevgimizi gösterebileceğini anlatmak için güzel bir örnek olacak bu. Tabi onlar bundan ne kadar memnun olacaklar doğrusu ben de bilmiyorum. Ama teknolojinin içinde yüzerken bile aslında sıkıldıklarının da farkındayım. Sanırım kolay elde etmek çocukları olduğu gibi hiçbirimizi de mutlu etmeye yetmiyor.

Hediye almak için artık yorulmaya bile gerek yok, internetten siparişini ver, ister kendi ellerinle teslim et, istersen sürprizmiş gibi birileri senin adına teslim etsin. Sadece 3-5 dakika harcamak yeterli. Oysa ki armağan olarak düşündüğümüzde benim aklıma bir sürü şey geliyor, armağan edilebilecek. Belki en klasiklerden biri ama hala bir karizması var kitap armağan etmenin. Farkında mısınız, birine kitap armağan etseniz fiyatı verdiğiniz kişinin en son aklına gelecek özelliklerinden biridir. Bir kazak hediye edersiniz, markası, fiyatı, güzelliği hem sizi hem karşınızdakini gerebilir. Az mı oldu, beğenir mi vs.. Oysa ki bir kitap armağan ediyorsanız, fiyatı akla bile gelmez. Yazarına bakılır, adına, kapağına, hatta yayınevine göre bile kitap seçilebilir, ama eğer çok sıkıntılı bir durumunuz yoksa ne alan ne de armağan edilen için fiyatı ön planda değildir.

Örneğin bir fidan armağan edebilirsiniz sevdiğinize. Eğer düşünürseniz fiyatı da gerçekten çok uygun, ama maddi değerle ölçülemeyecek kadar harika bir armağan. Düşünsenize sizin adınıza bir yerlerde bir ağaç dikiliyor, doğa en az sizin kadar mutlu olacaktır bu işe. Tabi unutmadan söyleyelim sevgiyi belli eden en güzel armağan başında öpücük geliyor. İster sevgiliniz,ister çocuklarınız, isterse de dostlarınız, sevginizi göstermenin en güzel yollarından biri öpmektir.Sevdiğinizi söylemektir.

Belki biraz da sevgiye olan açlığımızdan, sanki sevildiğimizi ispat etmek ister gibi bir davranış geliştirmişiz. Kim kime en iyi hediyeyi alıyor, kim nereden bizim için ne getiriyor gibi sevgiyi fiyatlandırma derdine düşmüşüz sanki. Oysaki sevgi bedava. Sevgimizi sadece iki sözcüğü yan yana söyleyerek hissettirebiliriz. ’’Seni Seviyorum’’.

Bu yazıyı okuyanlara hediye yerine daha çok armağan sözcüğünü kullanmayı, hediye etmek yerine de armağan etmek deyimini kullanmayı öneriyorum. Çevremizdeki insanlara da unuttuğumuz bu deyimi hatırlatalım, kullandıralım ki, sevginin parayla ölçülebilecek bir şey olmadığını yeniden hatırlayalım.

Bir insana zaman ayırmanın bile o insana armağanımız olacağını düşünelim. Karşımızdakine ne hissettirirsek bizde öyle hissederiz. Etrafımızdaki insanlara sevgimizi cüzdanımızla değil, sözlerimizle ve armağanlarımızla ifade edelim. Edelim ki, 1 4 şubat gibi günler anlamını kaybetmeden, birilerinin satın alma, harcama günü gibi görmesine sebep olmadan, sevgi yoğunluğunda bir gün olabilme özelliğini yitirmesin.

14 şubat için benim sloganım, Sevdiklerinize ‘’hediye almayın ‘’,’’ armağan edin’’ …


İlknur ERŞAHİN ÇAKICI
13.02.2012

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.