YALAN DÜNYA
AŞK da var, CAZ da var, SAZ da var….
Diye mırıldanarak yeni başlayan sit-come ile başlamak istedim başlık olarak. Avrupa Yakası halen favorim.
Televizyon kanallarında birbirinin aynı sıkıcılıkta ve de uzatmak için türlü abartı hikayeler eklenen ve esas konunun unutulduğu dizilerden sonra biraz keyif, neşe ve gülümseme olmasını dilediğim bu dizi içinse şimdilik çok beğeni sözcükleri kullanamayacağım ama takip ettiğim zamanlarda da Gülse Bilsel’i gözlemlerinden dolayı tebrik etmeden geçemiyorum.
Karakterler çok özel ve oyuncular da muhteşem.
Özellikle şu plastik terlik olayı yok mu?…. Hani balkonda duranlar, dışarı çıkarken değiştirmek zorunda bırakılanlar:)) Sanki sokağa çıkıyormuş gibi devamlı gündeme gelen naylonlar…
Balkonuna çıkarken de nasıl yapılıyor anlamadım gitti? Evet sokaklar artık tam bir pislik cenneti ama insan kendi balkonuna bahçesine çıkarken de böyle terlik değiştirir mi? Ve de hadi hepsini geçtim o naylon pazar terlikleri ahhhhh tam yalan dünya:))
Birde neyi anlamam biliyormusunuz?
Evinizde özel bir toplantı yapıyorsunuz şık bir yemek veriyorsunuz, çağırdığınız dostlarınızda aynı özenle süslenip püsleniyorlar herkes pırıl pırıl. Aman offff !!!! o da ne ayakkabılar çıkıyor (yedek ayakkabıda gelmemiş) kalıyorlarmı çoraplar ile, gitti karizma. Görsellik için ise diyecek en ufak kelime yok… Fosssss…………söndü her şey.
Yazıma böyle biraz boş, biraz hoş bir konu ile başlamak istedim.
Ocak, Şubat ve Mart aylarında öyle ani şeyler oldu ki; hayat ne kadar değişik an’lar yaşatıyor diye düşünmeden edemiyorum.. Bunlar müthiş sınavlar. Hani denir ya Allah insanı acı ile terbiye etmesin diye.
Evet biliyorum her gün laylay lom bir yaşam sürmüyoruz ama bazen gerçekten ağır yüklerle geliyor an’lar.
Kendinizi sorguluyorsunuz, beklentilerinizi sorguluyorsunuz, koşmacalar içinde neleri boşa yaptığınızı sorguluyorsunuz. Neleri ertelediğinizi ve o güne şükretmeyi unutmamayı tekrar hatırlıyorsunuz.
Hep savunduklarımın içinde en başında doya doya sevgileri göstermek gelir. Ertelemeden, hissettikçe sevgi kadar insanı yücelten bir şey yok bence. Sarıp sarmalayan kuvvetlendiren karşınızda sevginizi anlamayan biri olsa dahi , kayıp onun kaybıdır sizin değil emin olun.
An’lar……
Bir akşam üstü her şey rutin seyrederken ben oğlumun yemek telaşındayken; çalan bir telefon insanın acı ile ‘’….yok olamaz ‘’ diye feryat ettiği haber ile duruyor an. ‘’ Aslı’yı kaybettik’. Şimdi herkesin Karla r Prensesi diye bildiği güzeller güzeli ASLI NEMUTLU.
Başarılı, yaşından fazla ödüller dolu hayatı, bir çok dejenere olmuş günümüz gençliğinden uzak çalışma azmi, aile bağlarına saygısı ve hayata arkadaşlarına bağlığı ile ailesinin gurur duyduğu genç kız.
Nemutlu ailesi, benim için çok değerli. Sevgi, saygı ile bağlandığım mükemmel ailelere örnek göstereceğim tam bir aile. Aile kavramının en iyi örneklerinden.
Tanıdığım tüm fertleri ayrı ayrı son derece sıcak, mütevazı, ve o kadarda değerli.
Aslı, benim can kardeşim, Kanka’mın kuzeni. Minicik hallerini bildiğim peri kızı. Onun bu dünyadaki başarıları, hayatı, insan sevgisi ve dünyaya vermek istediği mesaj özeldi. Kısacık hayatı boyunca çok şeyi zamana sığdıran ve arkasındanda tanıdık tanımadık herkesi etkisi altına alan güzel kız.
Tanrı onu karlar ile yanına aldı, buradaki görevi tamamlandı, kendi yaşından çok fazla mesaj bırakarak gitti. Ben bu acı ile tam 20 sene önce tanıştım ne yazık ki onca senenin nasıl geçtiğini anlamadan… Bir ailenin nasıl yarım kaldığını, bir kardeşin nasıl acılar çektiğini hepsini hissedebiliyorum.
Aslı gibi Murat’ta gencecik yaşına çok şey sıkıştırdı çabuk büyüdü ve çabuk gitti. Onlar Tanrının kanatları altında bizi seyrediyorlar ve orda görkemli bir yaşamdalar.
Biliyorum ve de hissediyorum hak ettikleri gibi. Orda yalan yok, orda hırs yok, orda birbirini kazıklamak yok orda acı yok… Orası Cennet.
An’lar…..
Bir sabah güne tam başlamak üzereyken, çalan telefon insanın acı ile ‘’….yok olamaz ‘’ diye bile haykıramadan kaldığı haber; ‘’Ayşe’ yi kaybettik’’ kim .. hangi… ne… gibi garip sözcüklerin arkasında AYŞE AYBEK BATMAN…
Güzeller güzeli okul arkadaşım. Son seneler sıksık bir araya gelip, görüşülemeyen yılların acısını çıkardığımız o enfes gurubun As’larından. Sap sarı saçları, pırıl pırıl gözleri, sevgi dolu yaklaşımları ile, ağzından hiç biran düşürmediği iki oğluna düşkünlüğü ile, Bodrumdaki evinde herkesi ağırlamak için çabalamaları ile, aklı İstanbul’ da arkadaşlarında kalan ‘’mecburi hizmet ‘’ notları ile bizi hep takip eden herkese acayip moraller veren canlı mı canlı arkadaşımız.
An’lar…..
İnsanın çocukluğu hele birde çok keyifli ve de özel geçmişse ileri yaşamında faydasını göreceği doyumluluk, mutluluklar getirir. İşte benimde öyle güzel öyle sevgi dolu ve de dolu arkadaşlar, onların aileleri birlikte paylaşılan bir dolu an’lar ile geçti.
O an’ların içinde çok derin yeri olan Can Amcam, cennete kızının yanına gitmeyi tercih etti.
Hayata tutundu tutundu ama tüm sevdiklerine son dakikalarda bile gülümseyerek veda etti. Koca çınar, kuvvetli bastımı yeri titreten, kalbide bir o kadar adam derin adam.
Neden hep bir neden var. Hayat bu kadar.
Hayat insana çok ders veriyor aslında, almasını bilene. Şükretmeyi, olanı iyi kullanmayı, hırslarının esiri olmadan yaşamayı unutmamak için ‘’akıllı ol’’ diyor.
Annemin apar topar ameliyat olması ve ondan sonraki süreç ise bana Tanrı tarafından hep ‘’akıllı ol’’ çağrısıydı aslında. Bana her şey benim elimde benden gelene, benim yaptıklarıma kimsenin gücü yetmez diyordu.
Anneciğimin sağlığının yerinde olması, başarılı geçen süreç bana şükretmeyi kabullenmeyi bir kez daha hatırlattı. Hep insan olmak için çabalamayız, birbirimizi kırmadan, dostlukları sımsıkı sararak.
Hep senden geride kalanlar iyilikler olmalı, insan olmak, sevgi dolu olmak, dost olmak geride bıraktığın en büyük miras bunlar. Unutma ve akıllı ol demesi hep bundan.
Hayat çıkarılacak dersler ile dolu. Bu dersler hep kötü değil elbet ama hepimizin insan olduğunu yüce yaradan tarafından biçilen ömürleri yaşadığımızı asla unutmamak gerek.
Kalp kırmamak, kırgın kalmamak, sevgimizi hep göstermek, iyi yaşamak için çabalamak, elimizdeki değerleri doğru kullanmak…
BAHAR GELİYOR GİBİ HAFİFTEN GÖZ KIRPIYOR, GÜZEL GÜNLERE, ŞÜKREDEREK, SEVDİKLERİMİZİ ANARAK VE YAŞAYARAK.
Perrin GÖKDEMİR ÜLKER 16.03.2012
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|